26 Eylül 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

26 Eylül 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ettikçe elden ele devredilir" de- i. Kendisine sorulan "Yeni vazifeniz ne olacak?" sualine ise gene meşhur e. cevap verdi: — ün müsteşarlıklardan ve bakalim üstün bir görev olan şanlı, şöhretli Milli Birlik Komitesi üyeliği! Sonra, biliyorsunuz, Müste- şarlığı Komitenin görüş ve isteği ü- zerine almıştık. Muvakkatti. İhtilâ- lin ilk günleri geçmiştir, idareyi si- villere terkediyoruz." Bunları söyledikten serzeniş kokan sesle: — Böylece de, beklediğiniz oldu işte" diye sözlerini bitirdi. Sustuğu zaman gülümsüyordu. Biraz süküttan sonra gazetecilere söyliyeceklerinin bittiğini anlatmak istercesine: " sonra biraz — Hemen gidin, bunları gazete- lerinize yetiştirin bakalım" dedi. erde kapanmıştı. Basın mensup- ları birbirlerini itercesine odadan dı- A yl bir müddet daha soh- bet e Gaz kine gelen muhabirlerin ilk işi, Hükümette bulunan diğer as- ker üyeleri aramak oldu. Ele geçire- bildikleri Ulaştırma Bakanı General Ulaydı. Ulaya, Albay Türkeşin söz- lerini tekrarladılar ve: "— Sizin, Özdilekin ve Ahmet Yıldızın da çekileceğinizi, yerlerinizi sivillere terkedeceğinizi söylüyorlar. Doğru mu?" diye sordular. Sevimli General telefonun öbür ucundan a bir kahkaha attı: erede o günler! Şöyle bir kons çekilip dinlenebilsek! Ama, görüyorsunuz ben yerimdeyim. Her- halde diğer arkadaşlar da yerlerinde- dirler. Ben böyle bir şey duymadım." dedi. Gazeteciler Ulaya ikinci bir sual sordular ve oldukça iyi bir cevap al- dılar: — Albayın yeni bir vazifesi ola- cak mı ?" — Vallahi, Türkeş çok kültürlü ve zeki bir arkadaştır. Komitenin ona ihtiyacı olacağı kanaatindeyim!" Garip tesadüfler Basın mensupları odayı terkettikten sonra Albay Türkeş ve Binbaşı Taşer de fazla kalmadılar, beraberce Başbakanlıktan ayrıldılar. Türkeşin bu arada yemek yemediği aklına gel- di. Taşer ve Türkeş Hürriyet Lokan- tasına giderek karınlarını doyurdu- lar. Albay fazla konuşmuyordu. Bü- tün sükünetine ve yüzündeki tatlı te- bessümüne rağmen sinirli olduğu belliydi. Yemeği müteakip kendisini eve götürmeği teklif eden Taşerden AKİS, 26 EYLÜL 1960 Dündar Taşer Bir gölge gibi özür diledi. Bütün ısrarlara rağmen diretti ve çalışacağını o söyliyerek Başbakanlığa döndü. Gece çok geç vakitlere kadar Başbakanlıkta kaldı. Eve gitmeğe hazırlandığında erkenci horozlar ilk nağmelerini Başkentte duyurmağa başlamışlardı. Sabah saat 9,05 de Başbakanlığın önünden geçenler kalın gür kaşlı Al- bayı merdivenleri tırmanırken gör- düler. Türkeş mütadı veçhile gene mesai saatında Başbakanlığa gelmiş ve odasına çıkmıştı. Çok geçmeden, tesadüf, Dündar Taşer de Başbakan- lığa geldi. Saat 9.05 de odasına giren Albayı odasından çıkarmak veya kendisiyle görüşmek o gün için hakikaten pek güç oldu. Saat tam 17 ye kadar fası- lasız çalışan Türkeş, yeni Başbakan- lık Müsteşarına vazifesini devretti. Doğrusu istenirse, geçen bu süre için- de Türkeşin sâdece vazifeyi devredip etmediği meçhuldü. Bilinen, Albayın aralıksız sekiz saat odasından çık- madığıydı. Öğle üzeri Bulvar Palastan ge- tirtilen mütevazı yemeğini de Türkeş odada yedi. Mönü tavuklu pilâv, ho- şaf ve salataydı. Bütün bu müddet zarfında Türkeşi kapı önünde gene vefakar dostları gazeteciler bekledi- ler. Türkeş de onları unutmamıştı. Nitekim Başbakanlıktan ayrılırken kapıda kimseyi göremeyince yanın- dakilere — Hani, gazeteciler nerede? Ço- YURTTA OLUP BİTENLER cuklan beklettiğime üzüldüm valla hi." dedi. Halbuki garip bir tesadüf daha olmuş, Albay dışarı çıkarken kapıda ki basın mensuplarına Türkeşin ken dilerini beklediği haber verilmiş ve öbür kapıdan içeri alınmışlardı. Ne olursa olsun her iki taraf da bu kö tü tesadüfe son derece üzüldü. Baş bakanlıktan Meclise gelen Türkeşi görenler, Albayda herhangi bir deği şiklik olduğunu farketmediler. Gene arada bir dudaklarını büzüyor, gene gülümsüyor ve gene etrafındakilerle tatlı tatlı sohbet ediyordu. ma kudretli Albay artık eskisi kadar kudretli değildi ve bu, herkes için hayırlıydı. Soruşturma Dananın kuyruğu (Kapaktaki Kurul) Bu haftanın sonunda Ankarada, A- nayasayı ihlal eden düşüklere ait dosyaları yeni Meclisin D blokunda tetkik eden Soruşturma Kurulu Aza ları bir dosyanın pek ince bulundu gunu farkettiler. Dosyayı ellerine al- dıklarında bunun Celâl Bayara ait ol duğunu anladılar. Öteki düşükler, i fadelerinde pek çok şey anlatmışlar suçu birbirlerinin üzerine atmışlardı Menderes konuşmuş, konuşmuş, ko nuşmuştu. Buna mukabil Celal Ba yar, o kendisine mahsus kof edasıyla sorguya gelenlere: — Teşkilatı Esasiye Kanununu okuyun. Devlet Reisinin mesuliyet sizliği orada tadât edilmiştir" ceva bını vermişti. Gerçi sorguya gelenler, tevkif e dildiği gün bile "Ben buraya mili iradeyle geldim, milli iradeyle gide rim" diye Çankayadan bir türlü çık mak istemeyen ve milli iradenin ken disini oraya türlü cümbüş, rezalet suistimal yapsın diye gönderdiği ze habında bulunan kara cahile Teşki lâtı Esasiye Kanununun ruhunu an latmışlardı ama, Bayarı Anayasayı ihlal suçundan ifade vermeye razı edememişlerdi. Öteki düşüklerin ( ifadelerine ge lince, onlardan pek çoğu Hadi Tan patentini taşıyan bir tip ifade vermiş lerdi. Hadi Tan, Yassıadada arkadaş larına bir ifade örneği hazırlamış ve sorguya çekilirlerse bunu tekrarla malarını istemişti. Böylece D.P. mil letvekilleri aynı şeyi söylemiş ola caklar, savunmalarını kolaylaştıra caklardı. D.P. iktidarının "kanun melanet" hocası Hadi Tan böylece arkadaşlarıyla birlikte gene hukukun inceliklerinin arkasına sığınmaya ça- lışmıştı. Ama bu defa, meramına er mesio kadar kolar olmayacaktı. Zi-

Bu sayıdan diğer sayfalar: