YURTTA OLUP BİTENLER İrtibat bürosu vazifesi Müzeliklerin Sayfiye hazırlanıyor Ankarada Soruşturma Kurulu işle- rin büyük bir kısmını bitirip dos- yalan dürerken, duruşmalar için İs- tanbulda ve Yassıadada bütün hazır- lıklar tamamlanmak üzereydi. İstan- bulda kurulan İrtibat Bürosu iyi ça- lışıyordu İskele, sefir yapacak gemi- ler, gazetecilerin, ve dinleyicilerin du- rumu en ince teferruatına kadar he- saplanmış, iş plânlanmıştı. Bu arada gazetecilere (o verilecek kartlar hazır, o bekliyordu. İki isim bildiren gazetelerden birer isim daha bildirmeleri istenmişti. Yassıadada duruşmaları takip edecek gazeteci- lerin sayısı 204'ü bulmuştu. Hazırla- nan kartların bir yüzünde gazeteci- nin resmi ve hüviyeti vardı. Her kar- ta bir numara verilmişti. Diğer yüz- de ise Adada riayet edilecek hususlar altı madde halinde sıralanmıştı. Mad- delerden biri omayınla kaplı yasak bölgelere (o girilmemesini sıkı sıkıya tembih ediyordu! Duruşmalar için bütün hazırlıkla- rın bitmek üzere bulunduğu İstanbul- da işini bitirmiyen ve daha uzun Za- man bitirmesine de imkân olmıyan bir teşkilât mevcuttu. Vilâyet o Adli Müşavirliği, İstihbarat Bürosu tara- fından incelenerek kendisine gönderi- len ihbarlardan baş kaldıramıyordu. Vilâyetin aynalı salonundaki dar ve küçük odada çalışan Müşavirlik he- men her gün yüzlerce ihbarı incele- mek zorunda kalıyordu. Adli Müşa- virlik makamını şimdi Celal Cüceloğ lu işgal etmekteydi. İstanbulda ince- lenen dosya adedi iki binin üzerindey- di. Bu dosya dağının içine gömülmüş 16 görecek Deniz Müzesi layığı olan müşavirin sabrına, doğrusu is- tenirse yakınları hayrandı. Gecenin geç vakitlerine kadar dostlarıyla başbaşa kalan Cüceloğlu halinden şi- kayetçi olmadığı gibi, memnundu da. Zira ihbarlar arasında pek eğlenceli- leri, pek gülünçleri, çoğu zaman da düşüklerin tevessül (o ettikleri komik meseleleri < açıklıyanlar o mevcuttu. Hele D.P. nin incelenen evrakı met- rukesi arasında öyle şeyler çıkıyordu ki, genç müşavir bütün yorgunluğunu unutuveriyordu. D.P. tamimleri bun- ların en güzel misalleriydi. Genç hu- kukçu bu tamimleri okuya okuya ne- redeyse yaman bir politikacı kesile- cekti. Hele bir tanesi kendisini pek güldürmüştü. Bu tamim, 1957 seçim- lerine takaddüm eden günlerde gön- derilmişti ve seçim sandıklarının zin- har muhaliflerin veya muhalif tanı- nanların evleri, kahveleri, dükkanları yakınma konmamasını sıkı sıkıya tembih ediyordu! Politikacılar Yaş 77 Ak saçlı adam oturduğu koltuğun arkasına yaslanarak gülümsedi ve: "— Eski kumandanlardan sağ kalanlar a beşinci, mi geliyo- rum?" dedi. Oldukça | hatabı : "— Sabahleyin hesaplamıştık Pa- şam, ama bir tanesini unuttuk" diye cevap verdi. onra, "Siz altıncı şişman ve sevimli mu- oluyorsunuz" diye ilâve etti. Ak saçlı adam bir an düşünceye daldı. " —Kimi unutmuştuk?" diye sor- du. Devamla: "— Pertev Paşa bir, Sakallı Ce- mil Paşa iki, Fahrettin Altay Paşa üç, Refet Paşa dört. Ben beşinci ol- muyor muyum?" dedi. Muhatabı:, — Hayır Paşam, bit de Ali Fu- at Paşa var". Ak saçlı adam tekrar ve: gülümsedi — Öyle N doğru, ben altıncı o- luyorum" de Hayatta bulunan eski kumandan- ların altıncısı, ak saçlı adam, İsmet İnönüydü ve bu konuşmanın yapıldı- ğı 24 Eylül cumartesi günü 77. do- gum yılını kutlamağa hazırlanıyor- du. İnönü o gün sabahleyin saat do- kuzda uyandı. Traş olup itinayla kah- valtısını etti. Kahvaltıda bir bardak ralı beyaz şirin evde gün mükemmel bir şekilde başlamıştı. İnönü, haya- tından pek memnundu. 77. yaşına bastığından dolayı değil. Annesi ve babası Ankaraya dönmüş olan iki kız torunu, Gülsün ile Nurperi Toker kendisinde misafir diye... İnönünün ilk Ziyaretçisi aynı Za- manda hususi doktoru olan Cihat Abaoğluydu. ne ettikten sonra hakkında bazı küçük tavsiyelerde bu- lundu. Aslında İnönü kendisini son derece sıhhatli hissediyordu. Sadece sırtında, hafif üşütmeden mütevellit bir ağrı duyduğunu söyledi. Bu da, 77 yaşındaki delikanlı için mühimse- necek bir şey değildi. Ak saçlı lider o gün koyu mavi bir kostüm giymişti. Ayağında gri - yün çoraplar ve kırmızıya çalan kahve- rengi bir mokasen vardı. Kahverengi sarı ve gri karışımı alacalı bir kra- vatı Paşaya son derece yakışmıştı. Abaoğlu, gittikten sonra kapıyı ça- lan bir adam, C.H.P. Merkez İdare kurulunun kırmızı ve beyaz glayöl ile kırmızı karafilden yapılmış bir buketini getirdi. Daha sonra FB. li kürekçiler Paşayı ziyarete geldiler. Kendisine bronzdan bir kadın kürek- çi heykelciği hediye ettiler. Üçüncü ziyaretçi emekli bir valiydi ve Paşa- nın sıkılmasına rağmen yarım saat müddetle durmaksızın konuştu. Bu a- rada C.H.P. Gençlik kolları Merkez İdare Kurulundan Nedret Yalçı adın- daki öğrenci de Paşaya üzerinde al- tın yaldızdan tuğra işlemeli bir düzi- ne bardak hediye etti. Dördüncü grup ziyaretçiler Pa- şanın silah arkadaşları olan eski Mu- AKİS, 26 EYLÜL 1960