RADYO Ankara Kaldırılan prensipler 14 Eylül çarşamba günü Ankara Radyosunun telefonları sabahtan akşama kadar devamlı olarak çaldı durdu. Meraklılar o gece oViyanada yapılacak olan Beşiktaş - Rapid fut- bol maçının radyodan naklen yayın- lanıp yayınlanmıyacağım soruyorlar- dı. Radyo idarecilerinden bâzıları bu suale kısaca "hayır" demekle ye- tindiler. Bazıları ise maçın radyodan yayınlanmıyacağını, çünkü böyle bir yayın için gereken tedbirin alınmadı- — söylediler. Diğer bazı idareciler neticesinin, haber alındığı takdirde, program aralarında ilân edileceğini bildirdiler. Radyoevinden bu hususta bilgi edinmek için telefonlarına sarılanlar arasında sporseverler bulunduğu gi- bi gazeteciler ve haber ajanslarının müdürleri de vardı. Hepsi de bu önem- li karşılaşmayı hiç Olmazsa radyo- dan takip edemiyecekleri için üzgün, telefonlarını kapamışlardı. Maç rad- yodan verilmiyecekti, bundan emin- diler. Çünkü bizzat Radyo Müdürün- den, Pragram Müdüründen, Söz Ya- yınları (o Şefinden ve diğer yetkili ida- recilerden durumu öğrenmişlerdi. Geniş bir dinleyici kütlesinin me- rakla takip ettiği muhakkak olan bu maçın çok evvelden alınan tedbirler sayesinde, yine çok evvelden açıkla- narak yayınlanması kadar yerinde bir hareket olamazdı. 1 Eylülden sonra gazetelere dağıtılan basılı programlarda belirtilmiş program sa- atlerini hiçbir şekilde değiştirmemek azminde olan Ankara Radyosu ma- çın zamanını da çok evvelden basılı programına işleyebilirdi. Maçın oy- nanacağı Viyanada bir aksaklık çık- madığı takdirde de programda belir- tilen saatte maçın naklen yayını mümkündü. Böylece maçın yayınla- nacağı ve yayın saati dinleyicilere ve basına önceden duyurulmuş olur ve radyolarımızın artık Batılı bir anla- yışla çalıştıkları ortaya çıkardı Bu, işin dış görünüşü idi. Maçla- rın radyodan naklen yayınlanması- nın bir de iç görünüşü vardı. Geçtiği- miz Temmuz ayının 18'inde, çeşitli mesleklere ait 16 kişi işlerini güçle- rini bırakıp Ankara Radyosuna gel- mişler ve Radyoevinin I numaralı stüdyosuna kapanarak üç gün müd- detle sabahın dokuzundan akşamın altı, altı buçuğuna kadar radyoları- mızda yayınlanması istenen program- lar ve uygulanması gereken prensip- ler hakkında oldukça faydalı karar- AKİS, 19 EYLÜL 190 ar almışlardı. sanatkârların, ilim adamlarının ve başarıya ulaşmış devlet memurları- nın da bulunduğu bu topluluk, "Rad- yo Yayınları Danışma Kurulu" İsmi- şöyle deniliyordu: Danışma Kurulu, toplantının ilk gü- nü öğleden sonra bir "Söz Yayınları Komitesi" seçmiş, bu komite de spor yayınları ile ilgili olarak, Basın-Ya- bu yın ve Turizm Genel Müdürlüğü ta- rafından tasdik edilen şu kararı al- mıştı; "Türkmillitakımlarının ya- Evet,bu bir “şahıs meselesi" dir Ankara Radyosu Musiki Yayınları Şefliğine yapılan kayırmalı tâyinle ilgili protestolar, sadece bir şahıs etrafında koparılan fırtınadan mı ibarettir? Gerek basındaki, gerekse basın dışındaki protestocuların art düşüncesi nedir? Bunu kestirmek güç ama, kesinlikle söylenmesi gereken şudur ki, evet, bütün bu protestoların amacı aslında bir şahsı korumak- tan başka birşey olmamalıdır. Kusursuz otomatların iş başına gelebile- cekleri çağa kadar, şahıslar üzerinde tartışmaya devam etmek zorun- dayız. "Hiçbir şahıs zaruri değildir, biri giderse yerine başkası gelir. Esas olan, mekanizmanın işlemesi, oyunun devam etmesidir" görüşümü ileri süren zihniyet, mekanizmanın ancak, onu çalıştırmasını bilen şa- hıslar sayesinde işliyebileceğini, oyunun ancak oyun bilgisi olan şahıs- larca devam ettirilebileceğini hesaba katmalıdır. Tuhaftır, benzer görüşlere doğrudan doğruya protestocularda da rastlanıyor. "Benim gözüm bilmem hangi mevkide değildir" diye muh- temel bir vazife teklifini peşin olarak reddetmek, birtakım basmakalıp ve edinilmiş düşünüşlere uyup vazifeden kaçmak diye adlandırıl malıdır. Bir işi görebilecek yetkiyi kendinde bulan bir şahsın gözü, pek tabii o işin koltuğunda olacaktır; Bunda utanılacak hiçbir taraf yoktur. Bu bakımdan, o mahut kayırmalı tâyin yüzünden Ankara Radyosunun Mu- siki Yayınları Şefliğinden uzaklaşmak zorunda kalan Faruk Güvencin, durum düzeltilip de kendisi yeniden iş başına çağrıldığında bu daveti ka- bul etmiyeceğini bildirirken böyle bir görüşü ileri sürmesi birtakım muhtemel ve gereksiz dedikodulara önceden tâviz vermesi demek olur. Birçok mevki gibi, Ankara Radyosu Musiki Yayınları Şefliği de, çarpık yollara sapmak istiyenlere, gerçekten bâzı kirli menfaatler sağlıyabilir. Fakat, dürüstlüğü peşin olarak kabul edilmiş -ve zaten ispatlanmış- bir şahsın böyle bir çekingenliğe kapılması yersizdir. Öte yandan, Faruk Güvenç ile birlikte vazifesinden istifa eden rad- yo kurulu geçen hafta, kayırmalı tâyin Basın Yayınca düzeltildiği ve kurula yeniden iş başına dönmesi teklif edildiği takdirde bu teklifi ka- bul etmiyeceğini açıklamıştır. Hiçbir gerekli sebebe bağlanmadan veril- miş olan bu karara müspet bir yoldan akıl erdirmek güç olduğu için bir- takım menfi ihtimaller üzerinde durmak mümkündür. Meselâ, kurul acaba radyo programlarını ıslah etme yetkisini kendinde görmemekte midir? Öyleyse niye, kayırmalı bir tâyini ileri sürerek iş başından çe- kilmiştir de gerçek sebebi ortaya atmamıştır? Yoksa, sırf bir kapris -baltalayıcı sonuçları olabilecek bir kapris mi kurulu böyle hırçın bir davranışa götürmüştür? Öyleyse unutmamak gerekir ki, karşımızda, zıtlaşılması gerekilen kişiler değil, bir hataya düşmüş, fakat aklı eren kişilerin yardımına muhtaç iyi niyetli bir idare vardır. Bu iyi niyet nitekim, Milli Birlik Komitesinin geçen hafta yayınla- nan ve nüfuz suiistimalinin önleneceğini belirten bildirisinde bir kere daha açığa vurulmuştur. Düpedüz bir nüfuz suistimaliyle iş başına ge- tirilmiş olan şimdiki Musiki Yayınları Şefinin henüz iş başında tutul- masını sırf, işlerin bizde biraz yavaş yürümesine verebiliriz ve kayır- malı tâyinin düzeltileceğine güvenebiliriz. Bununla beraber, hatadan en kısa olmasını dilediğimiz bir zaman içinde dönüldüğü takdirde her- şey eski durumuna dönecek midir? Radyo kurulu inadında ısrar eder- se ne yazık ki bu yolda artık umutlanmak boş olacaktır. Aralarında değerli obancı takımlarla yapacakları müsa- bakalar, hangi gün olduğuna bakıl- maksızın, radyolardan yayınlanır." Bu kararın başka bir maddesinde de "Stadyumlardan naklen yayın yalnız pazar günleri yapılabilir." Ankara Radyosu idaresinin büyük bir titizlikle sâdık kalmağa çalıştığı kararlara göre (Beşiktaş-Rapid maçının radyodan yayınlanması im- kânsızdı. Fakat, ortada özel bir du- rumun bulunduğunu da kimse inkar 33 taşımaktaydı. Radyo Yayınları