19 Eylül 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

19 Eylül 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA GLP BİTENLER Endülüs hükümdarının hazineleri Haftanın sonunda, bir taraftan da sabıkların mallarının sayımına girişildi. Zira bunlar da Yüksek A- dalet Divanına bir rapor hâlinde su- nulacaktı. Sabıkların müsadere edi- len malları Yeni Meclis binasının D blokunda, alt katta, üç salonda yığılı duruyordu. Malların maddi kıymeti milyonlara baliğ oluyordu. Bunların arasında ne aranırsa bulmak müm- kündü. Belli ki sakıtlar zevk sahibiy- diler. Nadide mücevherat, envai tür- de şampanya birinci salonda duruyor- du. İkinci salonda gümüş takımlar yer almıştı. Üçüncü salon daha eğ- lenceli ve zevkli mallara tahsis edil- mişti. Burada ev eşyası bulunuyor- du. Bu eşyaların büyük bir kısmının hal malı olduğu dikkati çekiyordu. anlaşılan, "Bay Yüzde On" ve şüre- ası iyi çalışmıştı. Geçen haftanın ortasındaki çar- şamba günü bu nadide eşyanın sayı- sına başlandı. Sayım paraşüt subay- larının nezaretinde yapılıyordu. Baş- kentin tanınmış Ookuyumcuları haf- tanın ortasındaki gün geldiler ve 31 Mayısgünü"Bay Yüzde On"un evin- de bulunan mücevheratın kati sayı- mını yaptılar. Bunların bir kısmı sa- yımdan sonra Merkez Bankasına tev- edilerek kasalarda muhafaza altı- na alındı. Zorlunun sâdece gümüş ta- kımları üç kasayı tepeleme doldur- mağa kâfi geliyordu. Bu yüzden ku- yumcuların çalışmaları geç vakitlere kadar sürdü. Kuyumcuların ağızla- rını bir karış açıkta bırakan, Zorlu- nun bu kadar mücevheri nasıl buldu- gu değil, nasıl olup ta bir kuyumcu derecesinde ince işten anladığı oldu. Zira ele geçen bir broşun değeri en azından 85 bin lira olarak tespit edi- liyordu. Kuyumculardan müteşekkil ekip, neticede düşüklere ait olup kıymeti milyonlara yükselen mücevheratı tes- pit ettiler ve takribi fiyatları bir za- bıtla alâkalılara sundular. Daha son- ra mücevherat Merkez Bankasının çelik kasalarına konularak emniyet altına alındı. Mücevheratın taşınma- sından en fazla memnun olanlar, ta- bii ki onları muhafaza ile vazifeli po- lis memurlarıydı. Zira D blokunun alt katında, asansöre giden yolun solun- da daracık bir yerde çalışan üç polis memuru hayatlarının en sıkıntılı an- larını geçirmişlerdi. Şimdi bu mesu- liyetti vazifeden kurtuluyorlardı. Fa- kat hayır, vazife bitmemişti. Zira Soruşturma Kurulu onların mesaile- rinden memnun olmuş olmalı ki bu üç gözüpek memuru bırakmamış ve onlara Yeni Vazifeler bulmuştu. Üç dinlenmesi gereken şahitleri Kurula getirmekti. Eh, doğrusu bu işleri diğerinden ra- hattı. Bunun için memurlar tevek- külle başlarını salladılar ve yeni va- Zifelerine dört elle sarıldılar. Yalnız, Ya bu, Patrik efendi? Ermeni patriği Karekin efendinin düşük Menderesin kasasında bulun- muş bir mektubunu yayınlamıştık. Ermeni cemaati adına Ermeni ce- maatinin hislerine asla tercüman olmayan bir sempatiyi, gençlere kar- şı giriştiği mücadele sırasında Menderese bildirmeyi akıllılık sayan Pat- rik efendi "Bilmiyordum, haberim yoktu, farkında değildim" kalkanı- nın ardına saklanmaya kalkışmıştır. Ama Patrik efendi Menderes ne zaman bir mücadeleye girişse düşük Başbakanı hemen, Ermeni cemaati adına teşvik etmiştir. İşte, Karekin efendinin 13 Mayıs 1959 tarihinde Menderese yazdığı mektupta Basın hakkındaki yaveleri.. Karekin efen- dinin Menderese hitap ederken kullandığı "Siz" kelimelerini, sanki Tan- rıdan bahsediyor muş gibi büyük harfle yazdığını farkediyor musunuz? "Sevgili Başvekilimiz, basının boş ve hattâ bazan zararlı münakaşa ve mücadelelere sahne olacağı yerde, yüksek fikirlerden mülhem ciddi hayret yapıcı hamlelerinizin yanı başında basın bu vadide çalısmalarile, niçin bu ihtiyacı da karşılamakta Size müzahir olmasın? Eminim ki tâlim ve terbiye meselesi de, diğer teşebbüsleriniz kadar kalbinize ve fikrinize yakın bir meseledir. Ve muhakkaktır ki Siz, Sizin hemhis ve hemfikir mesai arkadaşlarınızla birlikte bu sahada da kuvvet ve enerji- ye maliksiniz. Fakat basının, ve affınıza mağruren söylüyorum, cümle - mizin vazifesi, hak ve imkânlarımızın müsaadesi nisbetinde bu vadide çalışmaktır. Hakiki vatanperverlik bunu icabedet" Hayır, hayır. Menderes gökten zembille inmiş değil. Bu cemiyetin bir yaratığı. Ermeni patriğine kadar kimler, neler yazmışlar yarabbi! işleri zannettikleri gibi kolay çıkma- dı, verilen isimleri bulmak bir hayli zordu. Meselâ, Yüksek Soruşturma Kurulunun istediği İzzet Akçalın oğ- lunu bulmak onlara tam 48 saate mal oldu. Tabii bu arada zevkli işler de yapıyorlardı. Bu zevkli işlerden biri, kendilerine geçen haftanın içinde ve- rildi. Vazife, sabık Başbakanın met- resi Ayhan Aydanın hizmetçisi güzel Rindayı bulmak ve Soruşturma Ku- ruluna getirmekti. Rindayı bulmak kolay oldu. Ayhan Aydanın en az kendisi kadar güzel hizmetçisi Rinda Ay, emri tebellüğ eder etmez giyin- miş ve üzerine bir hüviyet dahi alma- ga lüzum hissetmeden yola revan ol- muştu. Asıl eğlenceli osafha, Rinda Ayın D blokunun kapısında gözük- mesiyle başladı. e Rinda Ay paraşüt teğmenlerinin önünde bütün işve ve naz numaralarını eksiksiz yapmış ve teğmenlere bir hayli hoş vakit ge- çirtmişti. Anlaşılan, güzel hizmetçi bu kabil numaraları pek iyi biliyordu. Rinda Ay, paraşütçü teğmenlerin yanından ayrıldı ve 10 Numaralı Ku- rulun karşısına çıkarak Aydan - Menderes münasebetleri hakkında malümat verdi. Rindaya sorulan so- rular, Menderesin gayrimeşru çocuk- larıyla ilgiliydi. Rinda Ay bu mevzu- da bildiklerini hiç çekinmeden 10 Nu- maralı Kurula anlattı. Ne var ki. malümat tam manasıyla tenvir edici olmadı ve bir kere daha Ayhan Ay- danın ifadesine omüracaata lüzum hissedildi. Aydan Kurula celp edildi ve yine aynı suallere muhatap oldu. Ünlü opera sanatkârı her şeyi bülbül gibi anlatıyor, fakat çocukların im- hası hakkında mütalea serdinden çe- kiniyordu. Soruşturma Kurulu üyele- ri onun bu çekingenliğini analık his- sine verdiler ve fazla ısrar etmediler. Zira, zaten sabık Başbakanın bu re- zil zamparalık maceraları hakkında kâfi fikir edinmişlerdi. Uçurulan balon Soruşturma işte bu tarzda devam e- deliller dosyalanı- iddianame tanın ortalarında, bir İstanbul gaze- tesinde intişar eden haber ortalığı bulandırdı ve Milli Birlik oOKomitesi tarafından kaleme alınıp Devlet Rad- yosu tarafından ısrarla tekrarlanan bir tebliğe sebep oldu. Haberin neşredildiği gazetenin 13 Eylül tarihli nüshasını ellerine alan- lar, bu gazetenin Ankara istihbaratı- nın ne emin ellerde olduğunu bir ke- re daha idrak ediyorlardı. Zira ga- zete bütün refiklerini atlatarak man- şetini bir idam haberiyle süslemişti. Haber, "İdamı istenenlerin sayısı: 55" başlığını taşıyor ve sekiz sütun AKİS, 19 EYLÜL 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: