YURTTA OLUP BİTENLER İşte, kendilerine elendi bulmadan e- demiyen bu insanlar yeni idarecileri hakikatin çok uzağına götürebilir ve onları yeni hatalara sevkedebilirler- di. Bunu iyice düşünmek, tehlikeli ih- timallere karşı hazırlanmak ve bu insanlara fırsat vermemek gerekiyor- Genç subaylar düşmanlarla mü- cadelede bilgili olduklarını göster- mişlerdi. Seyahat, dost geçinenlere karşı tutumlarının miyarı olacaktı. Dünya kadar insan kendilerine yılı- şacak, hatalı olduğunda zerrece şüp- he bulunmayan hareketlerini, sözle- rini dahi övecek, hoşlarına gitmek ilçin gökteki ayı önlerine koyacaktı. Havadis gazetesi bu (davranışların canlı örneği olarak ortada değil miy- di? Bir Komite üyesi, haksız görülen davranışından dolayı en kibar tarzda tenkide mi uğradı ? Havadisin üç ka- -emi, Peyami Safa (oOOrhan Seyfi ve bilmem ne Evliya derhal kalkanları- nı ona siper ediyor, tenkit sahibinden basın hürriyetine her şeye ver sın ediyorlardı. Böyle bir talihsizliğe geçen hafta içinde genç Numan Esin mâruz kaldı. Üç Havadisçinin üçü birden, hattâ bir kısmı "Numan Esi- ni tenkit edenler komünisttir" Komite üeyesini savundular da, sa- vundular.. Şimdi, aynı tipler yurtiçi seyahatte inkılâpçılarla yüzyüze ge- leceklerdi. o İnkılâpçılar, bu sebepten valizden çok "pek yüz"e muhtaç bu- lunuyorlardı Yorucu günler.. Komite üyelerinin eşleri veya yakın- ları evlerde valizleri o hazırlarken valiz sahiplerinin fikrini almağa fır- sat bulamadılar. Zira geride bıraktı- gımız hafta Komite hergün munta- zaman saat 14 de toplandı ve gece yarısına yakın dağıldı. Milli Birlik Komitesinin geçen hafta içinde elin- de bir hayli iş vardı. Ceza Kanununda yapılacak değişiklikler, Hal Kanunu ve Kira Kanunu bunların başında ge liyordu Bilhassa Kira Kanunu son derece titizlikle inceleniyor ve hemen bütün maddeler kiracı lehine değiş tiriliyordu Mili Birlik oOKomitesinin geçen hafta içinde yaptığı toplantı lar bir hayli tartışmalı ve uzun geçti başsavcıyla beş savcıdan teşekkül e deceğini âmir hüküm koymuştu. Bu hü bir kanunla değiştirildi, ve bu rakamı verine "lüzumu kadar" iba resi konuldu Böylece, işler çok daha kolaylanacaktı Savcıların tâyini me selesi de Komite tarafından ele alın dı. Duruşmalarda sürat birinci şart olduğuna göre işin ehli adamların tâyini gerekiyordu. Bunun için de gü- 20 zel bir çâre bulundu. Muhtelif tahki- katları yöneten hukukçular elde mev- cuttu. Bir Topkapı hâdisesi tahkika- tını yapan heyet içinde birkaç hukuk- çu birden bulunuyordu. o Bunlardan biri, bu hâdiseyle ilgili duruşmada id- dia makamını işgal edebilirdi. Böyle- ce hem çabukluk temin ediliyor, hem de iddia makamındaki şahsın yanıl- ma payı azaltılıyordu. Zira tahkikatı yapan zat en azından bu meseleyle üç ay uğraşmıştı. Bir dert ki.. Komite, geride bıraktığımız o hafta içinde son derece girift ve için- den çıkılmaz bir ise nihayet vermek kararını da aldı. Bu. Bakanlıklarda kurulan ve doğrusu istenilse Devlet mekanizmasının işlemesini çelmele- meye başlıyan tahkikat kurullarının lağvıydı. İşin başında Mili Birlik Komitesi Bakanlıklardan kurulların bu derece içinden çıkılmaz durumlar yaratacağını tahmin etmiyordu. Ama gün geçtikçe, Komitenin Dilekçe Ko- misyonuna binlerle şikâyet mektubu yağmağa başlamıştı. Yüzlerce insan işinden çıkarılıyordu. o Yüzlerce me- mur Dairesinden neye uğradığını an- lamadan fırlatılıp atılıyordu. Memle- kette işsizlik alıp yürümüştü, Şikâ- yet çamuru diz boyundan fazlaydı. Anilar öyle ahım şahım memurlar da değildi. Olan küçük memura olu- yordu. Bu yüzden hemen her daire- de, elini şakağına dayamış "Sıra ba- na ne zaman gelecek?" diye kara kara düşünen yüzlerce insan türemiş- ti. Başbakanlığın tamimine rağmen kurullar Allah yarattı, demiyorlardı. Sanki tahkikat kurulları memur öğü- ten bir makinaydı Sami N. Özerdim Hakkı yeden adam Komite bu durumu başlıca iki se- bebe bağladı. Birincisi, on yıl içinde bir çok suiistimaller olmuş ve Dev- let mekanizması arap saçına dönmüş- tü. Yakından veya uzaktan hemen her memur buna bulaşmıştı. Büyük başlar aşağı yukarı o temizlendiğine göre artık bu derece derine inmeğe lüzum yoktu. Zira sabık idare pek çok gayri meşru işi meşru hale sok- muş ve küçük memur bu alışkanlık- la önüne gelen evraka imzayı obas- mıştı. İkinci sebep, tahkikat kurulla- di. Bu da işlerin aksamasına ve Dev- let mekanizmasının tam randımanla işlememesine sebep oluyordu. önümüzdeki hafta içinde çıkarı- lacak bir tamim bu kurulların lağvı- nı temin edecek ve komite bir dekle- rasyon neşrederek vaziyeti vatanda- şa açıklıyacaktı. Komitenin üzerinde odurduğu 6- nemli meselelerden biri de, ordunun gençleştirilmesi (o sırasında ayrılanlardan istemiyerek mağdur e- dilmiş bulunanların durumu oldu. E- mekliye ayrılanlardan bâzıları bu yıl 30 Ağustosta bir üst rütbeye terfi e- deceklerdi. Bunlar on gün evvel e- mekliye sevkedilince çok şey kaybe- diyorlardı. Meselâ, bu Ağustosta al- baylığa terfi edecek olan bir yarbay emekliye ayrılmış ve tabiatiyle mu- amele yarbay rütbesi üzerinden ya- pılmıştı. Böylece, on gün sonra albay olacak olan şahıs ömrü boyunca ala- cağı emekli maaşından, az da olsa, birşeyler kaybediyordu. mek için Komite bir kanun tasarısı hazırlamakta ve bu şekilde mağdur olanların hakkını iade için gerekli düşünmekteydi, Ha- zırlanacak tasarı kısa zamanda -di- gerleri gibi- Komitenin tasvibine su- nulacak ve kanunlaşacaktı. İhtilâl bilmecesi. Mili Birlik Komitesi üyeleri geride bıraktığımız hafta bu kadar çalı- şır, yemek yemeğe dahi vakit bula- mazken, içlerinden bir tanesi -en genci- birkaç işi birden yapmağa muvaffak oluyordu. Muzaffer Özdağ oir yandan Komitenin toplantılarına iştirak ederken, bir yandan da fırsat buldukça başkentte bazı teşekkülle rin toplantılarına katılıyor ve konuş- malar yapıyordu. Konuşmayı seven Özdağın katıldığı toplantılar sadece başkenttekiler değildi. Arada bir İstanbula uçuyor ve birkaç saat ka- lp, herhangi bir toplantıda hazır bu- lunduktan sonra tekrar başkente dö- -üyordu. Zaman o kadar azdı ve iş- ler o kadar sıkışıktı ki Özdağ geçen haftanın ortasında perşembe Sa- bahı uçakla İstanbula gitmiş, Fen AKİS, 19 EYLÜL 1960