alındılar ve A e biraz bek- lemeleri rica olundu. tadaki uzun masanın eti bir anda eazotecilerle doldu. Albay Türkeş yeni rejimin alâ- ka çeken simasıydı ve onunla sohbet başkent gazetecileri için mükemmel havadis kaynağı sayılabilirdi. Bu yüzden tehacüm fazlaydı. Gülkurusu renginde İsfahan halısıyla kaplı sa- lon, soğuk hava tertibatına rağmen sıcak sıcaktı. Saat tam 17.10 olmuştu ki kapı açıldı ve Milli Savunma Bakanı Or- general Fahri özdilek içeri girdi, öz- dilek, gazeteciler için sürprizdi. Al- lah tan, beklenmeyen misafirin yanın- da Albay Türkeş ve Basın Yayın U- mum Müdürü Yarbay Yıldız da bu- lunuyordu. Gazetecilere Milli Savun- ma Bakanı bir haber verecekti: Elli dakika sonra, yani saat tam 18 de Türk Silahlı oOKuvwvetlerine omensup 235 general emekliye sevkediliyordu. Bunlardan biri de Fahri OÖzdilegin kendisiydi. Aynı saatte, boşalan yer- lere tâyin edilen yeni kumandanlar işlerine (o başlayacaklardı. Bu arada Hava Kuvvetlerinden elliye yakın al- bay ve yarbay ile Deniz Kuvvetlerin- den bunun yarısı kadar albay ve yar- bay emekliye sevk edilmişti. Emekli- ye sevkedilen generallerin hepsi ka- rarı son derece makül karşılamışlar ve buna ihtiyaç olduğunu teslim et- mişlerdi. Maksat orduyu gençleştir- mekti. Bu yüzden ameliyenin önder- liğini Milli Savunma Bakanı Fahri Özdilek yapmış ve askerlikten affını istemişti. Komitede diğer general ü- yeler de aynı gerek Sıtkı Ulayın ve gerekse İrfan Baştuğun çok genç generaller oluşla- liye sevki ortaya bir yeni vaziyet çı- karıyordu: Milli Birlik Komitesinin Artık otuz yedi asker, bir sivil üyesi vardı. Basın toplantısı samimi ve eğlen- celi oldu. Özdilek istifasının sebeple- rini anlattı. Bu elzemdi. Yüksek rüt- beli subay fazlalığı orduda bir sıkış- ma ve düzensizlik meydana getiri- yordu. Arkadaşlarının kendisini ta- kip edeceğinden emindi. Böylece, se- nelerce ihmâl edilen bir mesele kendi- liginden halledilecek ve Türk Silâhlı Kuvvetleri arzulanan zindeliğe ka- vuşacaktı. Milli Savunma. Bakanının saatine pek sık baktığını görenler merak et- tiler. Nihayet bir gazeteci, dayana- mayıp sordu, Özdilek babacan bir kahkaha savurdu ve: — Albay Türkeş saat 18 e kadar konuşabileceğimi söyledi. Üstelik, sa- AKİS, 10 AGUSTOS 1960. " at 18 den itibaren sivil bir vatandaş olacağım da, onun için sık sık saati- me bakıyorum" dedi. Daha sonra ga- zetecilere başını sallıyarak: "— Biraz evvel birisi sordu. Sivil elbiseniz var mı diye. Hakikaten iyi bir sualdi. Bir tane koyu renk var. Biri de bitmek üzere. Yalnız hangisi- nin nerelerde, ne zaman giyileceğini pek kestiremiyorum. Artık onu da, sizler öğreteceksiniz" diye ilâve etti. Sohbet vakit ilerledikçe koyulaş- tı. Bir ara emekli generale sivil ha- yatta politikaya atılıp atılmıyacağı soruldu, Özdilek son günlerde bu su- alle, belli ki pek sık karşılaşıyordu. Gülerek cevap verdi: "- Mili Birlik, Komitesi üyesi olarak hâlihazırda politikayla meş- gulüm. İlerisi için bir şey söyliyemi- yeceğim." mekli General sorulan sualle a- lâkalı sözlerini Milli Birlik Komite- sindeki 37 arkadaşının bir siyasi par- ti kurmaya niyetli olmadıklarını, bu- nu düşünmediklerini bildirerek ta- mamladı. Akisler, akisler, akisler İşte, umumi efkar, hattâ muameley- le en yakından alâkalı şahıslar -e- mekliye sevkedilenler- tarafından ilk defa böylece duyulan karar derhal derin ve son derece yaygın akisler yaptı. Düşünmek lâzımdı ki emekli- ye sevkedilenlerin başında Genel Ragıp müşpala İnkılâba tekaddüm eden Alpaslan Türkeş Enteresan bir adam ASKERLİK günlerde 3. Ordu Kumandanlığı vazi- fesini görüyordu. Harekete ordusuyla katılmış ve Genel Kurmay Başkanlı- ğına getirilmişti, Şimdi, onunla bir- likte Orgeneral Fazıl Bilge; Orgene- ral Vedat Garan gibi isimleri bilinen kumandanlar sivil hayata al dı. Hâdisenin bütün memleketi, meş- gul etmemesi imkansızdı. Halbuki oOÖzdilegin oönderliğiyle başlayıp 235 generalin emekliye sev- kiyle devam eden ve 20 Ağustos ta- rihinde binbaşı, yarbay ve albaylar- dan bir kısmının emekliye ayrılmala- rıyla kuvwvetlenecek olan Orduyu gençleştirme Ameliyesi birkaç günün düşüncesi değildi. 27 Mayıs hareke- tiyle idareyi eline alan Silâhlı Kuv- vetler içinde mesele uzun yıllardan beri tartışılmaktaydı. Mili Birlik Komitesi ilk iş olarak bu son derece im mevzu üzerine eğildi. Orduyu gençleştirmek lâzımdı. Gelgelelim bu, şöyle bir hareketle kolayca yapılacak iş değildi. Bir kere kimsenin mağdur olmaması lâzımdı, İkincisi bir kır- gınlığın, bir dargınlığın ortaya çık- maması gerekiyordu. oAmeliye tam bir hakkaniyet içinde yapılmalıydı. Aksi halde, bugün elinde kudret tu- tanların kendi askeri rakiplerini ber- taraf ettikleri yolunda ithamlar der- hal belirir ve Türk Silâhlı Kuvvetle- rinde huzursuzluk yaratırdı. Gerçi 27 Mayıs hareketini yapanların kilit noktalarına emin adamlar yerleşti- rilmek suretiyle Türk Silâhlı Kuv- vetlerine hakim olunabileceğini dü- şündüklerini osanmak dahi delilikti ama bir takım hususi kaynakların 27 Mayıstan bu yana daimi surette maksatlı haber yaydıkları göz önün- de tutulursa dikkatli davranmakta fayda vardı. Bunu önlemenin çâresi, tasfiyede her hangi bir politik mak- sadın bulunduğu zehabım verecek hareketlerden sakınmak, e sevkedilecekleri iyi seçme Bunun için çalışmalara başlandı. Evvelâ Emeklilik Kanununda bir de- gişiklik yapılacak ve askerden emek- liye ayrılanların durumu düzeltile- cekti. Askerden emekliye ayrılanla- rın sivil memurlara nazaran handi- kapları çoktu. Subaylar çeşitli rüt- belerde yaş haddine uğrayabillyorlar- dı. Meselâ 48, 52 ve nihayet 57 yaşın- da emekli olabiliyorlardı. Sivil me- mur ise 65 yaşına kadar çalışabili- yordu, böylece an az 8, en çok 17 yıl- lık bir fark ortaya çıkıyordu. Bunun subay emeklisine (o kaybettirdiği iki kazanç vardı. Birincisi, sivil me- murdan daha düşük bir baremle e- mekli oluyordu, ikincisi, Emeklilik Kanununun emeklilik ödeneğine ilâ- ve diye her hizmet yılı için tanıdığı yüzde nisbeti düşük oluyordu. Diğer 9