YURTTA OLUP BİTENLER sına halkın alkışları arasında bindi, arabada son bir defa ayağa kalkarak İnönüyü selâmladı. İnönü de Devlet Başkanına eğilmek ve elini sallamak suretiyle mukabele etti. Araba, gene tezahürat içinde iskele istikametinde ayrıldı Açıklama peşinde Ziyareti o gece pek geç vakit Ana- dolu Ajansı resmen bildirdi. Fa- kat bazı gazeteler nisbeten erken sa- atte hâdiseden haberdar olmuşlar ve günün, hattâ son ayların bu en mü- him hâdisesini gerektiği gibi göste- i. Cumhuriyet, iki Paşa- nın terasta, merdiven başında alın- mış resimlerini de temin etti ve ya- yınladı. Fakat teknik zaruretler do- layısıyla erken bağlayan Oo gazeteler bunu okuyucularına haber veremedi- ler. Hele salonda cereyan eden konuş- ma sırasmda -konuşmanın İnönünün çalışma odasında yapıldığı yanlış şe- kilde aksetmiştir- nelerin görüşüldü- gü herkes için büyük merak mevzuu oldu ve gazeteciler ertesi gün işin o tarafını derinleştirmeye çalıştılar. Nitekim pazar günü Ömer İnönü- nün Maltepedeki güzel evinin telefon- ları durmaksızın çaldı. İnönü, gününü Maltepede geçiriyordu. o Arayanlar hep gazetelerin nöbetçi omuhabirle- riydi. İki Paşa ne konuşmuşlardı? Acaba İnönü resmi veya gayriresmi bir açıklamada bulunabilir, oyahut bir kaç söz söyleyebilir miydi? C.H. P. Genel Başkanı bütün gazetecilere eş cevap verdi. Her hangi bir izahat- ta bulunmak mevkiinde değildi, ko- nuşmak istemiyordu. İnönü sâdece o dolayı o memnuniyetini beyan e Görüşme mevzuunda İnönü kesi- minden bir şey çıkmayacağım süratle anlayan gazeteciler gözlerini Cemal Gürsele çevirdiler. Devlet Başkanını yakalamak ve demeç almak Milliye- tin genç muhabiri Özdemir Gürsoya 12 kısmet oldu. Devlet Başkanı "İsmet İnönü ile tam bir fikir mutabakatı halindeyiz" dedi ve şöyle devam etti: — Görüşmemiz tamamen hususidir. İade-i ziyarette bulundum. Milli me- selelerimiz hakkında görüştük. Gö- rüşme büyük bir samimiyet havası içinde yapılmıştır. İnönünün herkes- te olduğu gibi benim üzerimde de şa- yanı hürmet bir tesiri vardır. Onunla memleket meseleleri hakkında fikir teatisinde bulunmak benim için zevk- tir." Gürselin açıklaması hakikatin i- fadesiydi. İnönü Devlet Başkanını İn- kılâp hareketini takiben Başbakan- lıkta ziyaret etmiş, tebriklerini bil- dirmişti. Cemal Gürsel şimdi bunu ia- de ediyordu. Fakat Vatan gazetesinin aynı pazar günü ele geçirdiği Başba- kanlık oOMüsteşarı Albay Alpaslan Türkeş hâdisenin üzerine biraz daha ışık tutmaktan çekinmedi. e Albay Türkeş "Bu, bir nezaket ziyaretidir. Devlet Başkanı bu ziyareti daha ön- ceden yapmak istiyordu, fakat meş- guliyetinin fazlalığı buna mâni idi. Ayrıca ben iki asker arasında yapı- lan ve çok samimi bir hava içinde geçen görüşmenin faydalı olduğu ka- dar zaruri de olduğu kanaatindeyim" dedi. Bununla ifade edilen Gürsel" - İnönü görüşmesini hâdiselerin bir za- ruret haline getirdiği ve iki devlet adamı arasında bir yandan itimada, diğer taraftan kendine güvene daya- nan açık, samimi münasebetlerin ku- rulmasına bizzat Milli Birlik Komi- tesinin lüzum gördüğüydü. İnönüye gelince, bundan hem memnunluk, hem istifade duyduğunu belirtmek- ten kaçınmadı. Dedikodu üzerine politika Aslına bakılırsa görüşmeden önceki hafta, hattâ görüşmenin yapıldı- ğı hafta bilhassa başkent kaynayan bir dedikodu kazanı haline gelmişti. Türkiyenin dört bir tarafında çıkan rivayetler büsbütün şişerek aksedi- yor, bazı maksatlı .politik şahsiyetler de suyu bulandırdıklarından i tehlikeli taraf bir yandan bazı Milli Birlik Komitesi üyelerinin, bir yan- dan bazı C.H.P. ileri gelenlerinin bu dedikodular üzerine oâdeta politika bina etme temayülleriydi. Aman yâ- rabbi, ortada ne lâflar dolaşmıyordu! Efendim, bir Milli Birlik Komitesi ü- yesi bilmem hanki evdeki hasbihali sırasında bilmem ne demişti." C.H.P. liler bunu alıyorlar, nin temayülüne sanki ciddi bir teşhis koymuşcasına kendilerine tutumlar çiziyorlardı. Aynı hal Komite üyeleri için de varitti. i f C.H.P. liler gidiyorlar, gusuyla doluymuşlar gibi partilerin- den haber taşıyorlar, C.H.P. de ce- reyan edenlerden ve bu partinin iç mekanizmasından Komiteyi sözüm ona haberdar ediyorlardı. Bunların içinde son derece yaygın şöhret sahi- bi olanlar da vardı, vaktiyle aynı hiz- meti D.P. liderlerine görenler de.. Müseccel İnönü düşmanları ise Komi- te içinde bir İnönü düşmanlığının to- humlarını yaymanın gayreti içindey- diler. C.H.P. Genel Başkanının her sözünü hattâ bazen hiç söylemediği sözleri- en garip tefsirlerle mânalan- dırıyor, bilhassa onun iktidara geç- mek hırsıyla yandığı yolundaki meş- hur Bayar - Menderes propagandası - nı başka ve örtülü kelimelerle tekrar- lamağa çalışıyorlardı. Ara bozucula- rın C.H.P. lilere telkin etmek istedik- leri ise Milli Birlikçilerin kaptıkları koltukları bırakmayacakları, meselâ Türkeşin yaman bir C.H.P. ve İnönü bulunduğu, başlıca gaye- nin C.H.P. yi tahrip olduğuydu. Bu- nun dışında D.P. liler Milli Birlik Ko-, mitesi üyelerini bir mektup yağmu- runa tutmuşlardı. Bu, aslında, 28 Ni- AKİS, 10 AĞUSTOS 1960,