YURTTA OLUP BİTENLER Politikacılar Büyükadada bir gece Gri elbiseli, gri kravatlı, ak Saçlı, badem biyıkli ve her Hâlinden as- ker" oldugu anlaşılan babacan tavırlı adam etrafına toplanmış beyaz smo- kinli, o—papyon kravatlı, gıcir gıcır kolalı yakalı, kendisini dikkatle din- lemekten ziade dikkatle dinledikle- rini gösterecek hareketlâr' yapmağa gayret edenlere gülerek: — Ben şahsen politikacı degi- lim.- Askerim. Politikacı olmağâ di. niyetim yok" dedi. Birkaç saniye atlattıktan sonra yerlerinden kıpırda- mayan beyaz smokinliler şöyle bir baktı ve devam etti: 5 tıgı nüktenin tesirim anlamak ister- cesıne baktı Sonra babacan tavirli askerin ne söyliyeceğini dinlemek ü- zere kulak kesildi. Babacan tavırlı asker bu suali duymadı! Hâdise geçen haftanın sonunda bir gece Büyükadadaki Anadolu Klü- bünün denize nazır terasında cere- yan ediyordu. Babacan tavırlı, sivil elbiseli asker Devlet ve Hüküm! Başkanı Orgeneral Cemal Güreldi Anadolu Klubünde Hazine yararına bir balo vermiyordu. Gürselin etrafını saran beyaz smokinlilere gelince. Ha- zineye yaptıkları yardımın o çalımı içinde eğlenen zengin Klüp sakinle- riydi. Gürsel, Klübe deniz yoluyla geldi. Rıhtım boyu kalabalıktı. Devlet Baş- Komitesi üyesi Münir Köseoğlu bu- lunuyördu, Gursel yol yürümenin ver- digi yorgunlukla bir sandalyeye ken- dini bıraktı. Neşeli görünüyordu, Her zamanki gibi ağır âgir ve kelimelerin üzerine basarak konuşmak taydi. Bir müddet masada bulunan gazeteciler- le sohbet etti Daha sonra Klübun şa- hane terasina çıkmaya karâr verdi ve na birlikte terasa doğru yürün- © Gürsel terasa geldiğinde, ortada uzanan bir masanın etrafında kadınlı erkekli büyük bir grup o toplanmış, konuşuyordu. Mevzu Cemal Gürseldi. Devlet ve Hükümet Başkanı agır a- gır kendine has adımlarla masanın başına geçti ve bir iskemleye oturdu. Salonun ve Anadolu Klubünün etra- General Gürsel gazetecilerle sohbet ediyor En samimi dostlar "— Politika olarak yaptığım tek şey şu: Herhangi bir konuyu doğru bulmaz, cevap vermek istemezsem o suali duymam Bana duyuramazsınız. Üç defa sorarsınız. Beş defa sorarsı- nız, Nihayet sorduğunuz şeyi siz de unutursunuz." Beyaz smokinlilerin kaşları dik- kat ve itinayla çatıldı. Başlar dikkat vs itinayla sallandı, Bu sırada baba- -an tavırlı askerin hemen arkasında bulunan, "ş" harfini "s" diye te- di böyle o konuşmağından dolayı da rurn olduğu derhal ânlaşı- lan bir beyaz smokinli hafifçe eğile- rek: "— Pasam sizin kulağınız iyi du- yar degilmi ?" dedi ve etrafına, yâp- 22 kanı sevgiyle selamlanıyor" ye alkış- lanıyordu. Doğrusu istenirse, yüzler- de şaşkınlık da yok değildi: Alışılflıa- dik, daha doğrusu yedi sekiz senedir unutulmuş; bir manzarayla karşı karşiya bulunuluyordu. General Gürsel yol boyunca sıra lalan ve kendisine tezahürata devam eden halkın arasından, meşhur baba- can selamlarıyla alkışa mukabelede bulunarak geçti. Klüpte, pistin hemen yanına kurulmuş iki masa Başkan ve beraberındekilere ayrılmıştı, Gürsel gazetecilerle beraber bir masaya o- Masada Vali General (Refik Tulga Ahmet Emin Yalman, Yusuf Ziyâ Ortaç Nüvit Yetkin. Kem: Bayezit, Vedad Dicleli ve Milli Birlik fini birden bire saran muteber zeva- tını süzmeğe koyuldu. Generalin ya- kınına sokulma yarişıüi bu defa er- kekler kazandılar, Bayanların hemen hepsi ayakta kaldı. Cemal Gürsel ka- şının birini hafifçe yukarı kâldırarak konuşmağa başladı. Mevzuu dindi. General Türkiyede dinin istismar e- dildiğinden, din tüccarlarının mev- cudiyetinden bahsediyor ve din farkı gözetmenin gayrı medeni olduğunu, batılı anlayışla kaabili telif bulunma- dığını belliyordu Sonra Sözü din a- damlarina getiri' ve: " Din farkı diye bit şey olma- mallı Din adamları bu yönden hare- ket ederek insanları (o birbirine düş- man etmemeliler. Memleketimizde AKİS 10 AĞUSTOS 1960