RADYO Ankara Sıkıntılar 27 Mayısdan önce radyolarımızdan içeri girebilmek için katlanılan sı- kıntılar vardı. Bütün Avrupa ve A- merika memleketlerinde halk gere- ken yerden izin aldıktan sonra radyo ve televizyon istasyonlarım Oo gezebi- lirken bizde değil gezmek için, iş i- çin bile radyoevlerine girmek başlı ba- şına bir meseleydi. O günlerde Anka- ra Radyosuna girmek istenildiği za- man önce bir polis kordonundan geç- mek gerekirdi. Sivil emniyet memur- ları daha kapıda herkesi odurdurur- lar, ne istediklerini sorarlardı. Ziya- ret edilmek veya iş için görmek is- tenilen kimsenin ismi, cismi, vazifesi re Ziyaret sebebi ayrı bir fişe, ziya- ret edenin de ismi vazifesi ve hattâ odacı refakatinde radyoevinin içine girmek kabil olurdu. Polisin oradyolarımıza yerleşmesi Irak İhtilâlinin ilk günlerinden itiba- ren başladı. Bu ihtilâl sırasında Bağ- dat Radyosunun başına gelenler bir o » Wp e © 5 a — » a < o 2 çi 2 » mi > 3 Şe » — » p hatırlatmış ve bunun neticesinde de emniyet me- murlarına radyoevmi korumak gibi mühim bir vazife verilmişti. Bu va- zifenin başladığı ilk günden İtibaren Ankara Radyosuna giren yabancılar çok sıkı bir kontrolden geçiriliyor, hattâ radyoevinde çalışanlar bile bu emniyet tedbirine ayak uydurmak mecburiyetinde kalıyorlardı. kaşalar oluyor ve ç kapıda karşılaştıkları güçlükten Ö- türtt is sahipleri içeriye girmeye te- şebbüs etmeden dönüp gidiyorlardı. Ankara Radyosunun emniyet (o kuv- vetleri tarafından korunması 14 Tem- muz 1958 tarihinden geçen kışa ka- dar aralıksız devam etti. Nihayet 1959 un Aralık ayında bir gün, bir Türk Müziği sanatkârının D.P. li olduğu söylenen iğ emniyet memurları radyoevin almak iste- mediler ve taraflar birbirlerine girdi. Bu olaydan kısa bir zaman sonra da polis yalnız bir "temsilci" bırakarak Ankara Radyosunu terketti. Radyo- nun o zamanki müdürüne göre polis- lerin gitmelerini kendisinin Basın Yayın ve Turizm Bakanlığına vekâ- let eden Abdullah Akerle yaptığı bir konuşma sağlamıştı. Sözün kısası hakiki sebep bir türlü öğrenilmedi. 36 28 Nisan 1960'da Emniyet Kuvvetle- ri tekrar Ankara Radyosuna yerleş- mişlerdi. Umumiyetle çok"kibar bir şekilde yapılan bu ikinci ziyaret An- kara Radyosunun son derece sıkı bir şekilde oOemniyet altına alınmasını sağlamıştı. Buna rağmen, ne kadar tuhaftır ki 27 Mayıs gecesi sabaha karşı Radyoevini ele geçiren Silâhlı Kuvvetlerimiz o hiçbir omukavemetle karşılaşmadıkları çe içeri ogirdik- leri zaman da tek bir polis memuru- na ile rastlamamışlardı. Bugün radyolarımız yine omuha- faza altındadır. Fakat artık radyoev- lerine girip çıkmak son derece basit ve rahat bir istir. Bir radyo veya te- levizyon istasyonu hangi memlekette olursa olsun, korunmaya muhtaçtır. Bugün de, gerektiği şekilde hareket etmesini gayet iyi bilen gruplar rad- yoevlerimizi muhafaza altında tut- maktadır. Bu emniyet birlikleri keli- menin tam mânasiyle kuş uçurtma - maktadırlar. Fakat radyoevlerine gi- dursun, böyle b farkında ile değillerdi. yo Gazetesi'nin ve haber lerinin ookunduğu stüdyoyu gör- mek, eski iktidar mensuplarının kokteyl verdikleri salonları gezmek herkese adetâ bir ibret dersi vermek- te, kötü emellere âlet edilen bir rad- yonun nelere sebep olabileceğini bir kere daha hatırlatmaktadır. Yeni Bakanlar Fakat 27 Mayısdan sonra Ankara Radyosundaki en büyük değişikli- ği yeni Bakanların konuşma yapmak için radyoevine gelişlerinde aramak gerekir. Eski günlerde bakanlar can- ları istediği zaman kalkar gelirler ve konuşmalarını banda aldırırlardı. Hiç- biri o sırada radyonun stüdyoları mü- sait mi diye düşünmez, programların aksayabileceğim, idarecilerin güç du- rumlara düşeceklerini akıllarına bile getirmezlerdi. Onlar gelmeden önce de radyoevinin iğinde lüzumsuz bir telâş baş gösterir, bakan Sesinin alı- nacağı stüdyo temiz ise" bir defa da- ha temizletilir ye kendilerine hususi bir koltuk hazırlatılırdı. e Hazretler Radyoevine gelince hemen stüdyoya geçip işe başlamazlardı. Vakitleri bol olduğu için otururlar ve yine hususi fincanlarda getirilen kahvelerini içer- ler veya konuşmalarının son tashih- lerini yaparlardı. İnkılâp Hükümeti- nin bakanları ise o kadar kibar, o ka- dar anlayışlı ve alçak gönüllü davra- nıyorlardı, ki aradaki farkın bu dere- ce büyük oluşu insanı şaşırtıyordu. Yeni bakanlar, bir defa önceden te- lefon ederek ses almanın ne zaman mümkün olabileceğini radyo idareci- lerinden soruyorlardı. Bazı bakanlar İse işlerinin çok yüklü olmasından ö- türü ancak belli saatlerde ses alın- masını rica ediyorlar, radyo idaresi de bu kibar bakanlar için elinden ge- leni yapmaya çalışıyordu. Fakat öy- le günler oluyordu ki gerektiği za- man bir program müdürü bile bir bakana ancak rodya için müsait olan bir saatte gelmesini rica ediyor ve o bakan da kendisine söylenen saatte kalkıp Ankara Radyosuna geliyordu. Yeni bakanlar radyoevinin içine gir- dikleri zaman kendilerini tanıtmak mecburiyetindeydiler. Çünkü eskisine kıyasla, bu mütevazi ve ellerinde ev- rak çantaları bulunan sessiz kimse- lerin bakan olduklarım anlamak için gazetelerdeki resimlerini iyice gör- müş olmak lâzımdı. Bu bakan- lar tıpkı bir vatandaş gibi stüd- yoya giriyor, basit bir stüdyo iskem- lesinden istifade ediyor ve konuşma- nın yazılı bulunduğu sahifeleri ken- dileri çevirerek işlerini bitiriyor ve kimsenin vazifesini aksatmadan gene vazifelerinin Oobaşına (odönüyorlardı., Eski bakanların konuşmaları banda alınırken sahifelerin başkaları tara- fından çevrilmesi de eski ogünlerin tuhaf âdetlerinden biriydi. Radyoevi- nin icaplarına ve imkânlarına göre bir muameleye tâbi tutulan yeni ba- kanlara Ankara Radyosunda bir ba- kana yakışır şekilde saygı gösteril- diği ise muhakkaktı. Ayrıca herkes, hâlden anlayan ve son derece kibar davranan bu yeni bakanların arzu- larını da yerine getirmek istiyordu. Haklı olarak bütün bakanlar konuş- malarının iyi saatlerde ve üç radyo- da birden yayınlanmasını arzu etmek- teydiler. Radyo idaresinin en büyük arzusu da bilhassa içinde bulunduğu- muz günlerde bambaşka bir özellik taşıyan bakan konuşmalarına İyi Ur saat ayırmaktı. Fakat Danışma Ku- rulunun toplantısından sonra radyo idarecileri bazı prensip kararları al- mışlardı. Hangi bakanın konuşması olursa olsun ve konuşmalar ne kadar mühim olursa olsun bütün bakan ko-, nuşmaları artık belli bir saatte ve yalnız Ankara Radyosunda yayınlana çaktı. İstanbul ve İzmir Radyoları da lüzüm gördükleri taktirde bu konuş- maları Ankara Radyosunun yayının- dan banda alacaklar ve kendileri i- çin münasip saatlerde yayınlayacak- lardı, gurası muhakkaktı ki eski re- jimin baskısından sonra yeni hükü- met erkânının son derece anlayışlı bir düşünce tarzına sahip olmasına rağmen, radyolarımızın bir prensibe göre çalışmaları lâzımdı ve Türkiye radyolarının yavaş yavaş bu yola girdikleri de meydandaydı. AKİS, 10 AĞUSTOS 1960