YURTTA OLUP BİTENLER tan farksızdı. İşte bunun için Milli Birlik Komitesinin basın, toplantısın- setmişti. Bu suale cevabı Muzaffer Ozdağ verdi: "— Basın mensuplarının. hapse girmesine bizlerin gönlü asla razı ol- maz." Cevap boğucu sıcağın hükümran olduğu salona bir ferahlık getiriver- di. Gazetecilerin dudaklarının kena- rında beliren tebessüm bir anda yüz- lere yayıldı. Beklenen cevap İhtilâlin en genç kurmayı tarafından heyecan- la, fakat garantili bir şekilde veril- mişti. Elle tutulur icraat Hakikaten bu haftanın başında, an- tidemokratik kanunlar sâdece tes- bit edilmemiş, aynı samanda bunla- rın tasfiyesi yolu da belli olmuştu. Antidemokratik o kanunları tesbitle vazifeli komisyon bundan bir süre önce çalışmalarım tamamlayarak da- gılmıştı. Hazırlanan rapor ise Başba- kanlığa verilmişti. Raporun ışığı al- tında her bakanlık, kendi faaliyet sa- hasına giren hususlarla alâkalı ka- nunları ele almış, bunların yerine ko- nacakların esaslarını çizmişti. Hafta- nın başında kanunla Milli Birlik Ko- mitesine osevkedilmek üzereydi ve bunların içinde Basın Kanunu da yer alıyordu. Kanun Basın hürriyetini en geniş sekliyle gerçekleştiriyor, bunun yanında basına karşı fertlerin de haklarım makul ölçüler içinde garan- ti,altına alıyordu. Milli Birlik Komi- tesi bu haftanın başındaki pazartesi ve salı günleri tatil yapma kararı vermiş bulunduğundan çarşambadan itibaren çalışmalar yeniden başladı- ğında antidemokratik kanunlar ele alınacaktı. Böylece elle tutulur, göz- le görülür icraat faslı (o açılmış 6la- - çaktı ve lâftan fiiliyata geçilecekti. Komitenin üzüle üzüle iki günlük ta- til kararı vermesinin sebebi ise İstan- bulda yapılacak Akademi diploma tevzii töreniydi. Komitenin bazı genç üyeleri diploma alacak kurmaylar arasındaydılar. Daldan dala Toplantıda kendi dert- lerine taallük eden meseleler hal- loluca mevzu başka alanlara inti- kal etti. Mühim dâva, vergi politika- sıydı. Komite sözcüsü Kaplan, bu mevzuda sorulmuş sualleri tevhid e- derek İhtilâl Meclisinin Ve Hüküme- tinin görüşünü açıkladı. Evvelâ âdil bir vergi sistemitesis edilecekti. Bu hususta Maliye Bakanlığında hum- malı bir faaliyet mevcuttu. Çalışma- ların hareket noktası az ve orta ge- lirli vatandaşla küçük toprak sahibi 20 A. Pulat Gözübüyük Azimli adliyeci çiftçinin ezilmemesiydi. Sakıt ve sa- bık iktidar türlü siyasi mülâhaza ile Zirai gelirlerden vergi almaktan çe- kinmiş, büyük bir reye sahip sandığı kitleyi istismara gayret göstermişti. Büyük toprak sahibine tâviz veril- miş, küçük müstahsil ezilmiş ve ke- limenin tammânasıyle kölelik ihya edilmişti, İşte İnkılâp Hükümeti, bil- hassa bu mesele üzerine eğilmeyi va- zife biliyordu. Diğer bir mesele de iktisadi kal- kınma meselesiydi. o İnkılâpçılar bu dâvayı sakıtlardan çok değişik bir tarzda halle kararlıydılar. Menderes ve etrafı vatandaşa “Kemerlerinizi sıkınız, iktisadi kalkınma yapıyoruz demişlerdi. Aslında vatandaşın keme- ri sıkılmıştı ama kalkınmadan değil, israf ve suiistimalden. İnkılâp Hükü- meti "Çalışınız, iktisadi kalkınmaya ihtiyacımız var" diyecekti. İhtilâlin idealist kahramanları vatandaşın ke- merinde sıkılacak delik bulunmadığı- nı biliyor ve "iktisadi kalkınma yolu kemer sıkmaktan değil, çalışmaktan geçer" diyorlardı. . İhbar furyesi Hakikaten, başkentte bir açıklama- lar yapılır ve millet daha çok ça- lışmaya davet edilirken muhtelif şe- hirlerde faaliyet gösteren Soruştur- ma Kurulları vatandaşın kemerinde niçin sıkılacak delik kalmadığım da- ha iyi şekilde ortaya koyuyordu. Sa- kıt devrin sabıklara ait kirli çama- şırlarını adalet önüne dökmek için dosyalar hazırlanıyor, ifadeler alını- yordu. Ne var ki bu komisyonların da istiyerek veya istemiyerek hatalı hareket ettikleri oluyordu. Bu, daha ziyade bakanlıkların kendi bünyele- ri içinde kurdukları tâli komisyonlar için varitti. Nitekim bu komisyonla- ra mensup şahısların isimleri' umumi efkâra açıklanır açıklanmaz ihbar mektupları Mili Birlik Komitesine yağmaya başladı. Bu duruma göre tahkik komisyonlarının durumlarını tahkik etmek için yeni komisyonlar kurulmasına ihtiyaç (hâsıl olacaktı. Nitekim. bu kabil ihbarlar bazen faydalı oldu ve meselâ bazı komis- yonlar iptal edilerek yeni komisyon- lar çalışmağa başladı. Bakanlıklarda kurulan komisyonların üzerinde bu derece hassasiyetle durulmasının se- bebi açıkgöz bazı şahısların bunlara nüfuz ettiklerinin öğrenilmesiydi. Bu her devre süratle uymasını bilen bu- kalemunların ayıklanması haftanın başında iyi neticeler vermiş ve ada- letin tecellisini kolaylaştırmıştı. Küçük ve tali komisyonlar evvelâ kendi bünyeleri içinde ıslahat yapar ve sonra da ait bulundukları bakan- lıkta cereyan etmiş suiistimalleri tet- kike tâbi tutarken Yüksek Soruştur- ma Kurulu esas faaliyetine devam e- diyordu. Soruşturma Kurulunun baş- kam değişmişti. Gelâlettin Kurel- man bünyesinin bu ta çalışmaya m edemiyeceğini ileri süre- rek ve üzülerek o vazifesinden ayrıl- mış, yerine Hayrettin Perk tâyin e- dilmişti. Yüksek Soruşturma Kurulu faaliyet sahasını geçen hafta içinde genişletti. Bir grup Yassıadada sa- bıkları dinlerken, diğer bir grup İs- tanbul da Dolmabahçe Sarayının bir kaç odasında tahkikatı' yürütüyor- du. Ancak gerek Yüksek Soruşturma Kurulunun, gerek tâli komisyonların ağır, omesuliyetli vazifeleri (vardı. Bunlar her gün, altında imza bulun- mayan yüzlerce ihbar mektubu alı- yorlardı. Bu durum işleri daha da zorlaştırıyordu. Zira bu ihbarların bir kısım asla esasa istinad etmeyen, kin Ve garaz saikiyle kaleme alınmış ihbarlardı. Zamanın kısalığı, dosya- ların kabarıklığı ve asılsız ihbarlarla miteye, oradan da Hükümete intikal ettirildi ve haftanın sonunda Adalet Bakanı Abdullah Pulat Gözübüyük teşkilâtına bir tamim göndererek a- sılaız ihbarlarda bulunanların şiddet- le cezalandırılmasını istedi. Bunu bir basın toplantısı yaparak umumi ef- kâra da duyurdu. Sualsiz toplantı "Bakanın bu basın eğlenceli geçti. sıcaktan yanıyordu. Gazeteciler ar AKİS, 3 AĞUSTOS 1960 toplantısı yn