YURTTA OLUP BİTENLER, mediler. Fısıltı gazetesi bu şahıs hak- kında hikâyeler imâl ediyordu. Efen- dim, Ankarada hava bilindiği gibi de- ğildi. Meselâ kudret sahibi biri vardı ki C.H.P. devrinde Turancı diye ta- butluğa atılmış, işkence ogörmüştü. Hattâ etinin bra Kli sökmüşler- di. Şimdi tınaksızdı. İnönü Cemal Gürseli görmeye geldiğinde kendisi- ni o zat karşılamış, tırnaksız par- maklarını göstererek "Biz sizi de bi- liriz, Paşam. İşte, sizin devriniz!" de- mişti. Başka bir hikâyeye göre İnönü elini uzatmış, fakat o sıkmamıştı. Daha başka bir hikâye ise aslında kudretin onun elinde bulunduğunu anlatıyor, onun Cemal Gürsele İnö- nüyü kabul ettirmediğini, red ceva- bı verdirdiğini naklediyordu. Ee, va- ziyet bu olunca "Madem ki Anaya- ve korkunç hâtırasını'dile getiriyor ve Türk. milliyetçilerinin yasını tut- tukları kâbus günlerini anıyor, diyor ki (Kendisi bugün New York'tadır ve arada bir Cumhuriyet'e oradan mek- tuplar gönderir): "Türkiye'den gelen gazetelere ba- karken gördüğür bir isim birdenbire hâtıramda on beş yıl önceki hâtıra- ları canlandırdı. Bu, Milli Birlik Ko- mitesine dahil olan ve ordunun hare- ketinde mühim-rolü olduğu anlaşılan bir albaydı. Bu arkadaş bundan 15 yıl önce me ve daha bir çok mu- harrirler, irler, öğretmenler ve subaylarla birlikte tevkif edilmişti. tek parti devrinin devrinin) DARBESİNE bizzat uğra- mış, "Polis Vazife ve oSalâhiyetleri İstanbul Emniyet Müdürü üniversitelilere hitap ediyor Gençliğin ateşi, saya aykırı hareketleri yargılayaca- 8ız, o halde "İnö kemeye verelim", tarzında neşriyatın ne mah- zuru bulunabilirdi ki.. Peyami Safa Havadise (yerleşir yerleşmez fısıltı gazetesinin bu neş- riyatını kendi sütunundan beslemek- ten kaçınmadı. Geçen haftanın orta- sındaki bir gün Havadisin başyazısı "Amerikadan gelen mektup" başlığı- nı taşıyordu. Peyami Safa Cumhuri- yette yayınlanmış bir Amerika mek- tubunu ele alıyor ve şöyle diyordu: , "Bu defa biz söylemiyoruz. Geç- miş hâtıraların odeşilmesinden pek hoşlanmıyan Cumhuriyet gazetesinin dünkü sayısında R. Oğuz Türkkan, eski genç milliyetçi arkadaşımız, on beş yıl önceki (O Türklük tarihin- deki kapkara 1944 yılında) geçen acı 12 Albayın olgunluğu var Kanununun" 17 nci maddesinin Ana- yasayı nasıl hiçe saydığım kendi hür- riyetim kaybettiği ozaman daha iyi anlamıştı." İsmi istismar vesilesi olan albay, Al- bay Alpaslan Türkeştir ve bazı şiirle- rinden dolayı vaktiyle hakkında taki- bat yapıldığı, mahkemeye verildiği ve beraat ettiğinden gayrı bütün hikâ- ler uydurmadır. Nitekim o vak'ayı Albay Türkeş Cumhuriyete açık açık anlatmış, gençliğindeki tutumundan ve fikirlerinden dolayı pişmanlık duymadığını belirtmiş, bunun gizle- necek bir tarafı olmadığım da söyle- miştir. Albay Türkeş sâdece saygı beslediğini daima ifade ettiği İnönü- yü 27 Mayıstan sonra bir tek defa Görmem, kendisiyle tek kelime ko- nuşmamıştır. o Tırnaklarına gelince .miştir. Zaten devir hepsi yerindedir ve yeni idarecilerin en mümtazlarından biri olan kültür- lü, idealist, vatanperver Albay küçük hesapların çok üstündedir. Hele Yeni Cepheyi onun koruduğu ve Yeni Cep- hecilerin ondan kuvvet alarak ma- nevralara giriştikleri (ouyduruğu bir sahtecilik şaheseridir. Nitekim Cep- henin, cephecilerin başına böylesine süratle yıkılıvermesi (o hikâyelerin a- sılsızlığmın en güzel delilidir. Sahte geçmişteki o vak'adan cesaretlenerek ve kuvvetli bir şahsiyete sahip olma- sı yüzünden Albay Türkeşi kestir- mişler, fakat oyunları boşa çıkıver- Menderes" devri olmaktan çok uzaktır ve işbaşında kudretleri birbirinin tıpatıp eşi otuz- sekiz üyeden müteşekkil bir Komite vardır. Ne var ki muhafazakâr kuv- vetleri derli toplu halde tutabilmek için böyle bir masal uydurmak, onla- rı hâlâ sağlam desteklere sahipmiş- ler zehabı içinde bırakmak ve dağıl- malarını önlemek zarureti sahte mil- liyetçileri bu yola itmiştir. İcabında milliyetçi, icabında komünist, icabın- da nazi düdüğü çalan gericiler bu- günkü havanın "komünizm aleyhtarı sağcılık" olduğuna karar verdikten sonra elbette ki memleketin en temiz evlâtlarını lekelemekten, kendilerine bulaştırmaktan çekinecek değillerdi. bir kinin zerresinin bulunmadığı- nı, Zaten bu neviden küçük hislere kapılacak adam olmadığım, nitekim onbir buçuk ay tabutluklarda, ceza- evlerinde boşuboşuna (o yatması için uğraşan bir adamın bugün valilik al- masına şahsen çalıştığını söyledi ve "bizim meşgul olacak daha mühim meselelerimiz var" dedi. Bu, Türkeş ismini istismara kalkışanların su- ratlarına indirilmiş bir şamardı. Son çırpınışlar iskambilden şatosu bu suretle geçen haftanın sonun. da bir fiskeyle (yıkılırken cephenin genç militanları ümitsiz bir teşebbüs- te daha bulundular. Haftanın son gü- nü, sabahleyin, İstanbul Hukuk Fa- kültesindeki meşhur Orta Masa et- rafında bir faaliyet seziliyordu. Bir takım kimseler gidip geliyor, kulak- lara fısıldamalar oluyor, kaşlar ve gözler oynuyordu. Bir tertibin hazır- lanmakta olduğunu sezen devrimci- ler küçük bir tahkikat neticesinde vaziyeti anladılar,.Orta Masa liderle- ri, bir kısmı kandırılmış bazı gençleri Ali Fuat Başgilin evi önüne göndere- cekler, orada lehte gösteri yaptırta- AKİS, 3 AĞUSTOS 1960