Cilt XVII, Sayı: 290 AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI 13 NİSAN 1960 YURTTA OLUP BİTENLER Millet Hafıza-i Beşer Pazârtesi gecesi saat 20 sularında telâşlı bir ses Ankaradaki gazete bürolarını telefonla oarıyor ve saat 23 e doğru Dışişleri Bakanlığından yapılacak son derece önemli bir açık- lamanın beklenmesi gerektiğini İs- tanbuldaki gazetelere bildirmelerini rica ediyordu. Saat 23 te beklenen açıklama yapıldı ve herkesin mera- ki sona erdi: Türkiye Başbakanı Ad- nan Menderes Temmuz ayında Mos- kovaya resmi bir ziyaret yapacak ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Bir- liği Başbakanı Nikita Krutçef de da- ha sonra bu ziyareti iade edecekti. Ziyaretlerin maksadı, "Türk - Sovyet münasebetlerinin ıslahı ve iki tarafı karşılıklı olarak ( ilgilendiren diğer meseleleri görüşmek" idi. Ertesi gün ZAFER gazetesi, Dışişleri Bakanlığı tarafından kaleme alınmış bir tefsir yayınlıyor ve "Doğu ile Batı Camiâ- larına mensup Devlet adamları ara- sında karşılıklı ziyaretler teatisi su- retiyle yaratılacak yumuşama saye- sinde silâh yarışına dayanan kuvvet e bir si- nlaşmazlıkların sulh yolu ile adalet prensipleri dahi- linde halli esasına müstenit yeni bir nizamın tesisine gayret (o sarfedildiği malümdur"; Türkiyenin böyle bir nizamın teessüsünden "bahtiyar" olacağı Türk Devlet adamları tara- ından "defaatle" beyan edilmiştir; diyordu Bu havadisi o gün Öğrenenler arasında en çok şaşıranlar, bir ara- lık, Sovyet Büyükelçisinin oİnönüye evinde nezaket ziyareti yapmasını D D.P. milletvekilerine Muhalefetin "yı- kıcı faaliyeti" nin en birinci misali olarak takdim eden İçişleri Bakanı Dr. Gedikle; daha üç buçuk ay önce, Sovyetlerin yumuşama politikasını Batıdaki "müşterek cepheyi yarmak için bir vasıta, gibi kullandıklarını" ballandıra ballandıra yazıp bu du- a Muhalefet liderinin nasıl olup da Bolşoy Tiyatrosu san'atkârları ile birlikte resminin çıktığını soran ve İnönüden durumunu açıklamasını istemeğe kalkışan Gaziantep millet- vekili Bahadır Dülger oldu. Doğrusu 4 Krutçef Nihayet becerdi istenirse, Bay Gedik olsun, Bay Dül- ger olsun, liderlerinin milletlerarası yumuşama konusundaki sert kanaat- lerini yakinen bildiklerini sandıkları için böyle konuşabiliyorlardı. D nin başı geçen Ekim ayının 9 unda Amerikan Televizyonunda, kendisine Krutçefin Amerikayı ziyareti hak- kında ne düşündüğünü soran Yüksek Mahkeme Üyesi Douglas'a cevaben, "Krutçefin Amerikaya yaptığı ziya- retin, Hür Dünyanın karşılaştığı problemler üzerinde bir (değişiklik yaptığını o sanmıyorum" dememiş miydi? Beş gün sonra Dallas ta da 'Türk Hükümet ve Milleti, Sovyet Rusyanın sulha dair mukaddeme te- ranelerinden endişe etmediği gibi, ne vesveselenmiş, ne de Birleşik Ame- rika veya herhangi bir Müttefikinin bu jest ve edalara kendini kaptıra- cağını bir ân olsun aklına getirme- miştir" buyurmamiş mıydı? Bay Ge- dik ile Bay Dülger hasıl şaşırmasın- lardı ? Şimdi bu "teraneler", bu "jest ve edalar", o "anlaşmazlıkların sulh yolu ile adalet prensipleri dairesinde halli esasına müstenit yeni bir niza- mın tesisine (ogayret sarfı" oluveri- yordu Doğrusu, D. P. Genel Başkanı. milletlerarası modaya ve muhale- fetin ilk yumaşama alâmetleri başla- dığında açıkladığı görüşüne altı ay içinde kendisini oydurmakta büyük . Fakat, iki, hiyeti hakkında eskiden sahip oldu- gunu söylediği pek köklü kanaatler nasıl olup da bu kadar çabuk deği- şivermişti? Zira ortada böyle bir de- gişikliği gerektirecek yeni bir vaziyet yoktur. Asıl sebep, erken seçim yapmaktan vazgeçtikten sonra he- men bir hafta içinde Moskovaya git- meğe karar veren D. P. Başkanının, Amerikadan iktisadi yardım almak- a son zamanlarda uğradığı zorluk- mesine meydan vermeyecektir. İş aslında yine seçim dâvasından başka bir şey değildir. Demokrasi Civcivli günler Bu o haftanın başındaki pazartesi günü, Ankarada Büyük Millet Meclisi: mutad toplantısına başladı- ğında dinleyici balkonunda bulunan- lar salonun hayli tenha olduğunu gördüler ve milletvekillerini haksız yere (o devamsızlıkla Suçlama haksızdı, zira lerinin çoğu salonda olmasalar da Meclisin çatısı altındaydılar. Kori- dorlar, gazino, - Grup odaları doluy- du ve milletin temsilcileri kendi ara- larında hararetli hararetli bir şeyler görüşüyorlardı. o Bilhassa (iktidara mensup milletvekillerinin pek heye- canlı bulunduklarını görmemeye im- kân yoktu. Heyecanlı ve kararsız! Zira bir gün sonra D. P. nin Grubu yeniden toplanacak ve bazı esaslı a- dımlar atacaktı. Gerçi politika geliş- melerini yakından takip edenler o- muz silkerek "Mutlaka gene bir ko- misyon kurarlar!"! diyorlardı ve doğ- rusu istenilirse yapılması beklenen AKİS 13 NİSAN 1960