YURTTA OLUP Pazar sabahı C. H .P Genel Baş- kanı daha iyiydi O gün bir çok ziya- ret kabul etti. Halbuki doktorlar kendisine tam istirahat tavsiye et- mişlerdi. Ama ne İnönüye, ne de me- rak içinde bulunan ziyaretçilere me- ram anlatmak kolay olmuyordu. Allahtan eşi İnönünün yanındaydı, ye kırk küsur senedir yaptığı gibi Paşaya sevgiyle, şefkatle, ihti- mamla bakıyordu. Pazar günü yaretçiler faslı Lapandilızd İnö-kademeleri lağvedilecekti. nü gözlüklerini taktı ve Amasyaya mesajını hazırladı. Mesaj kısa olma- sına kısaydı, ama her şeyi açık şe- kilde ortaya koyuyordu. Genel Baş- kan bir defa daha tok konuşuyor vs herkese mesuliyetini, vazifesini ha- tırlatıyordu. İktisat âleminin şahsi- yetlerini Vatan Cephesine zorlama te şebbüsleri, İşte bir netice vermemiş-. ti. Ama bu tertiplerde bazı bankala- rm umum müdürlerinin vazife ka- bul etmeleri ağır bir suçtu. Bunun Türk Ceza Kanununda müeyyidesi vardı. Baskıyı daha fazla kazanç için vesile sayan "zeki iş adamları"- na gelince pek çok kimse İnönünün mesajının onlarla alakalı kısmını o- kuduğunda bunların sandıkları ka- dar akıllı olup olmadıklarını tebes- sümle düşündü. Ticareti kumar sa- yanlar elbette kumarda kaybetme- nin de muhtemel bulunduğunu kafa- larının bir kenarına (Okoymalıydılar. Ama mesajın asıl alâka uyandıran tarafı D. P. büyüklerinin seçimi göze alamadıklarının ilânı oldu. İnönü, kendisine ve kuvvetine güvenen in- sanların edası içinde şöyle diyordu: "Seçimleri simdi tehir etmiş olsalar bile 27 Ekim 1961 akşamı gün battı- ğında, seçimi yenilememişlerse gay- rmmeşru olacaklardır ve bunu ben millete ilân edeceğim. C. R. P. böy- le bir idareyi asla tanımıyacak, onun Meclisinde yer almayı oreddedecek- tir", C. H. P. Genel Başkanı mesajın- da, bu cümlelerin altına şu cümleyi ilave etti: "Bunu şimdiden ifadeden maksadım, herhangi bir hayale ka- pılmalarını önlemekten ibarettir?. Mesajı okuyan tarafsız vatandaşlar, muhalifler, hattâ insaflı Demokrat- lar İnönünün her ihtimali düşündü- günü ve ona göre hazırlandığını memnunlukla teslim etmekten ken- dilerini alamadılar. İşte, bu haftanın başında Anka- radaki P. büyüklerini tarifsiz hiddeti sevkeden mesajlar böyle ha- zırlandı ve bu mesajlarda bunlar söylendi. Kurusıkı Umumi efkarın gözü önünde bun- lar cereyan ederken D. P. liler, gazetelerin Ankaradaki muha- birlerinin kulağına pek tesirli oldu- 10 BİTENLER ğunu sandıkları bir kelimeyi gecen haftanın sonundan itibaren tekrar fısıldamaya o başladılar: o Tedbirler! Belirli D. P. çevrelerinden yayılan haberlere göre yeniden tedbirler alı- nacak ve Muhalefet de, Basın da yo- la getirilecekti. Ancak, D. P. li fi- sıltı gazetesinin mümtaz yazarları fazla orijinal tedbirler (| bulamadılar ve vaktiyle söylediklerini tekrarla- maya koyuldular. Partilerin teşkilât Kongre- ler yapılmayacaktı. Siyasal seyahat- ler men olunacaktı. Hükümete gaze- te kapatma yetkisi verilecekti. Si- lâh taşıma suçu cezası inanıl- maz derecede arttırılacaktı. Radyo Gazetesi mübalâğayı son haddine götürdü ve ismini söylemeksizin Behzat Bilgin "Ben ağamı bu kadar severim" Takriri (oSükün kanunlarından, İs- tiklâl mahkemelerinden bahse ko- yuldu. Efendim, hususi hallerin hu- susi usulleri olmalıydı. Baksanıza, Gaziantep hadiseleri gibi açık isyan hadiseleri -Şeyhin kerameti kendin- den, Gaziantep hadiselerinin açık is- yan olduğu sadece İçişleri Bakanı Dr. Gedikten menkuldür- normal kazai organların elinde ufalanıp kay- boluyor, en sonda ortada hiç bir şey kalmıyordu. -Aslında kalmakta- dır: Dehşetli bir fiyasko!- Aynı ka- zai organların elinde Yeşilhisar ha- disesi de haşmetinden kaybedecekti. O halde yeni bir çare düşünmek böy- le hadiseleri hususi şeklide ele al- mak, hükme bağlamak lâzımdı. Rad- yo Gazetesi "hususi şekil "in ismini söylemeye kadar gitmedi ama bazı misaller vererek neyi (o kasteddiğini pek mükemmel anlattı. Anlaşılan, bugünkü tedbirler de, bugünkü ka- nunlar da, bugünkü usuller de. bu- günkü organlar da D. P. ye yetmi- yordu. Bunlarla dahi D. P. memleke- ti arzuladığı gibi idare edemiyordu. Aslında bu fikir üzerinde ittifak yok değildi. Yalnız millet ile D. P. idare- cileri çarede anlaşamıyorlardı. Ma- dem ki D. P. memleketi idare ede- mediğinin farkındaydı, omütemadi- yen şikâyet ediyordu iktidarı daha ehil ellere bırakır ve çeker giderdi. Milletin tavsiyesi buydu. Buna mu- kabil D. büyükleri kendilerinin iktidarda bulunmasını şart görü- yorlar, kabahati rejimde buluyorlar- dı. Niyetleri rejimi değiştirmek fa- kat iş başında kalmaktı. Daha mı sert tedbire ihtiyaç vardı? Daha sert tedbir getirilecekti. Fakat bu haftanın başında, D. P. Meclis Gru- bunun salı günkü ikinci toplantısı- nın arifesinde pek çok Demokrat milletvekili bugünkü (tedbirleri yü- rütemeyen İktidarın müstakbel ted- birleri nasıl ve neyle yürüteceğini derin derin düşünmekten kendilerini alamıyorlardı. D. P. yi bugünkü hale sokan tatbik kaabiliyeti olmayan tatbik kaabiliyeti olmadığı için de prestij sarsan ve milleti sinirlendi- ren bir takım tedbirler değil miydi 7 Nitekim geçen haftanın sonların- da İzmirde çıkan Yeni Asır gazete- sinin meşhur Behzat Bilgin tarafın- dan yazılmış bir başmakalesi büyük akisler yarattı. D. P. milletvekilleri- ninen şiddetlilerinden, en keskin- lerinden biri olan ve Bütçe Komis- yonunun raportörlüğü vazifesini ta- şıyan Behzat Bilgin Toplantı ve Gös- teri Yürüyüşleri Kanununu şiddetle tenkit ediyor, hele İçişleri Bakam tarafından bu kanunun tatbik tarzı- nı yerlere geçiriyordu. D. P. Grubu- nun tebliği ağzından D. P. büyükle- ri daha fazla şiddet için selâhiyet is- terlerken şiddetin faziletine en ziya- de inanmış milletvekillerinin bile yavaş yavaş ayıklıklarını gösteren bu başmakale D.P. de esen havanın pek de D. P. li kulak gazetesi yazarları- nın yaymak istedikleri hava olma- dığını ortaya koydu. Gerçi bu hafta yeni şiddet ted- birleri 'bazı (Omilletvekillerinin isim- lerine bile (O bağlanıyordu. o Yayılan haberlere göre bir zamanların yay- lacısı Osman Kavuncu -ki Kayseri milletvekilidir ve Kayseri İnönüyü karşılamak için ayaklandığında şe- hirde bulunuyordu- Gruba bir tek- lif getirerek Hükümete gazete ka- AKİS, 13 NİSAN 7960