KİTAPLAR Çivi yazısı İlhan oOBerkim şiirleri. Ataç Ki- tabevi yayınları 12, İstanbul Ekin Basımevi 1960, 48 sayfa 200 kuruş) Ataç yayınevi şimdiye kadar çı- kardığı kitaplarla okuyucuya iti- mat telkin eden bir kitabevi olarak isim yaptı, İlhan Berkin "Çivi Ya- zısı" adlı kitabı yayınevinin 12. ya- yını. İlhan Berk ismi öteden beri memleketimiz şiirinde çokça tanın- mış isimlerden biri olduğu için, Ataç Kitabevi bu kitabı basmakla herhangi mali bir risk altına girmemiş oluyor. Çivi as satış şansı olan kitaplar- dan bir İlhan Berk 20. Yüzyılın ikinci ya- nsında, Fransız şiirinin hemen birin- ci dünya savasından sonra yaşadığı havayı yaşatmak peşinde koşan bir Türk şairi. Yani Batı Avrupa ve hatta Amerika şairlerinin bundan çeyrek yüzyıl önce aradıkları deği- şik şiir yollarını aradan çeyrek yüz yıl geçmiş olmasına rağmen arayan bir şair. İlhan Berk uzun zamandır da şiir- le uğraşır. Başarılı denemeleri var- dır. Çivi Yazısı İlhan Berkin altıncı şiir kitabıdır. Bundan yıllarca önce yayınlanmış olan İstanbul, bu kitabı takip eden Türkiye Şarkısı, Günay- dın Yeryüzü Köroğlu Galile Denizi şiir dünyamızda daima yankılar ya- ratmış kitaplardır. Bu kitaplar ya- yınlandıkları günlerin havasına göre bazen takdir, bazen de acı tenkitler- le karşılanmıştır. Bu güne kadar al- tı kitabı yayınlanmış bir şair olarak artık İlhan Berk hakkında yanılma payı asgari hadde olmak Üzere umu- mi bazı hükümler verilebilir. Şöyle ki, İlhan Berk şair olarak zaman za- man iyiyi, güzeli bulmuş bunu dile getirmiş bir şairdir. İlhan Berk şiir- lerinde günümüz türkçesini en iyi kullanan şairlerden biridir. Olgun bir mısra yapısına ermiştir. Yıllar yılı durmadan gerçek şiiri, saf şiiri ara- mıştır. Bunu bulduğu da olmuştur. Hele İlhan Berkin Köroğlu adlı bir destan denemesi vardır ki, kolay ko- lay unutulamayacak bir denemedir. Sadece bu kitabı ile İlhan Berk, iyi şair demeğe yeter. Bütün bunlar İlhan Berkin matlup hanesine yazılabilecek müsbet not- lardır. Hatta bu notlara, İlhan Berkin bitip tükenmek bilmeyen araştırıcı- lığını, yeniyi kovalayıcılığını da ek- lemek mümkündür. Zira İlhan Berk şiir yazdığı şiirle uğraştığı yıllar AKİS, 13 NİSAN 1960 İlhan Berk Deli fişek boyunca dalma ve daima yeniyi ara- mış bir şairdir." Sabık edebiyat öğretmeni İlhan Berkin matlup hanesini tesbit edin- ce, zimmetini de etmek gerekmekte- dir. Acaba İlhan Berk bu güne ka- dar yazdığı yüzlerce şiir ve yayınla- dığı altı kitabı ile Türk şiirinde ken- disine sağlam bir yer yapabilmiş mi- dir? Bu sualin cevabı gayet kestirme olarak "hayır"dır. İlhan Berk ne şi- irimizin altın çağı olan Orhan Veli - Melih Cevdet - Oktay Rıfat devrin- de, ne ondan sonra gelen yeniler dev- rinde ne de şu şiirimizin can çekişme devri olan ikinci yeniler devrinde şi- irimizin vaz geçilemez isimleri ara- sında yer alabilmiştir. İlhan Berk modem Türk şiirinde daima bir "deli fişek" olarak kalmış- tır. Durmadan yeninin peşinde koş- muş, yeniyi yakaladığı yerde bir an durmasını bitmemiş, biraz da ma- nâsız sayılabilecek bir acelecilik içinde "değişik" olmak hevesi ile çırpınmış durmuştur. Son kitapların- da, bu arada Çivi Yazısında ise İl- han Berk şiirde manadan kaçma gayreti içinde iyiden iyiye bir çıkma- za girmiştir. Artık o "Atımı istedim evin göğü gerindi (o Çin gülleri bir yerden ordan geliyordum - Öyle su- lar dağların üstüydü isminiz. Yeşil o solukları gibi rüzgarların - Bir bin yıl rüzgâr değirmeninizde kaldım" di ye yazacak ve bu kelime yığınlarının şiir olduğunu iddia edecektir, Bu laf kalabalığını hem de mânâsız lâf ka- labalığını şiir olarak kabul ederse- niz ne ala... Siz şiirden anlıyorsunuz demektir. Yok bu lâfların hiçbir manâsı yok üstelik nasıl okursanız okuyun bu lâflardan şiire benzer bir hava çıkmıyor derseniz o zaman şi- irden anlamıyorsunuz demektir. İl- han Berk okuyucusuna bu damgayı vurmaktan hiç çekinmez. Zira o 1- kinci Yenicilerin -evet. böyle bir şiir cereyanı adı vardır- fildişi kulesinin ilâhlarından biridir. £ Yazdıklarını kendileri okuyan Oo kendileri beğenip kendileri meth edilen bir zümrenin sairi olarak İlhan Berk büyük şa- irdir. Şayet sabrınız varsa şayet sinir- leriniz sağlamsa ve işiniz yoksa, şi- ir adına ne acayiplikler oyapıldığını- öğrenmek istiyorsanız, bu acayiplik- leri en iyi yapan insanlardan biri ola- rak İlhan Berkin Çivi Yazısını alın ve okuyun. Memnun kalacağınız mu- hakkaktır. Türk argosu (Hazırlayan Ferit Develioğlu, Türk Dil Kurumu Tayınları 178. Türk Ta- rih Kurumu Basımevi. Ankara, 1999, 208 sayfa 10 lira) Argo, ana dilin bazen içinde, bazen de dışında içtimai bir zümrenin hususi dili olarak tarif edilebilir. Şimdiye kadar dört baskısı yapılan Türk Argosu adlı kitabında Ferit Develioğlu argonun içtimai bir züm- renin hususi dili olduğunu kaydet- tikten sonra bu hususi dilin oluşunu Şöyle anlatıyor: "Umumi dilin keli- melerine bazı hususiyetler vermek ve hususi kelimeler katmakla mey- dana gelmiştir Bizde, hele okul öğrencilerinin ar- go kelimeler kullanması, saçı ağar- mış günlük fıkra yazarlarının fıkra- larının belli başlı (o sermayelerinden biridir. Bunlara göre argo kullan- mak bir nevi ahlâksızlık, terbiyesiz- lik ve edepsizliktir. Fikir kapasitele- ri fıkralarının yayınladığı gazetele- rin sütunlarından daha öteye taşma- yan bu kerameti kendinden menkul mütefekkirlerimizin bilmedikleri şey bir dili ihtiyaçların yarattığıdır. Bun- ların obilmedikleri bir ikinci nokta da, dünyadaki İrili ufaklı hemen bü- tün edebiyat ulularının eserlerinde argoya yer verdikleridir. Dünyanın bütün büyük ve köklü dillerinin yanı başında argoları da yer alır. Fransız argosu Alman ar- 27