Cilt: XVIL, Sayı: 297 A K İ S HAFTALIK AKTUALİTE MECMUASI 6 Nisan 1960 YURTTA OLUP BİTENLER C.H.P. Birimiz ve hepimiz B' haftanın başında pazartesi gü- nü, saatin öğleye yaklaşmakta olduğu bir sırada Ankaranın Şerefli- koçhisar ilçesinin meydanına bakan bir binanın önündeki setten bir adam meydanı dolduran kalabalığa hitap ediyordu. Sırtında siyah bir palto, başında lâcivert rını teşkil eden taşlardan birinin ü- zerine çapraz oturmuş, bir ayağını öne sarkıtmıştı. Hayatından son de- rece memnun bir hali vardı. Neşeli bir edayla halka nasıl olduğunu, se- çimlere hazır bulunup bulunmadığını sordu. Meydanı dolduranlar, sanki tek adammışlar gibi, iyi olduklarını, seçimlere hazır bulunduklarını bildir- diler. Taşın üzerinde çapraz oturan adam güldü: "Ben de böyle görüyo- rum. Ama onlar artık seçime pek hevesli görünmüyorlar" dedi. Mey- danı dolduran kalabalık büsbütün neşelendi. Konuşma böylece, keyifli bir hava içinde bitti. Yirmibeş yaşın- daki bir delikanlı edasıyla ve bir se- tin parmaklıklarına ilişip artık hal- kın ta içinde bulunduğunu her haliy- le hissettiren adam bu sonbaharda 76 yaşını tamamlayacak olan İsmet İnönüydü. Muhalefet lideri bin mace- rayla dolu Kayseri seyahatinden dö- nüyordu ve etrafındaki gençler yor- gunluktan, heyecandan, asap ger- ginliğinden, uykusuzluktan kendile- rini bitap hissederlerken o -midesini de hafifçe bozmuş olduğu halde- dip- diri görünüyordu. Nitekim yüze ya- kın bir otomobil kafilesinin ortasın- da evine döndükten sonra traş oldu, hafif bir yemek yedi ve doğruca Bü- ü Meclisine gidip Partisi yerini alarak çalışmaya koyuldu. İsmet İnönüyü Meclis koridorunda gören bazı De- mokrat milletvekilleri başlarını esef- le sallamaktan kendilerini alamadı- lar. Ne biçim adamdı bu, yarabbi! Gece gelen telgraf r şey, geçen haftanın sonundaki Har günü, saatin sabahın dördü- nü gösterdiği sırada başladı. O sa- atte Mebusevlerindeki oOAyten soka- ğın 20 numaralı evinin kapısı çalındı. 4 İnönü Şereflikoçhisarda halkla konuşuyor. Yorulmayan adam Kapı biraz sonra uzunca boylu, top- lu, saçları kısmen dökülmüş ama ya- kışıklı bir genç adam tarafından açıl- dı. Uykudan zil sesiyle uyandığı bel- liydi. Zili çalan postacı bir yıldırım telgraf uzattı. Telgraf İsmet İnönü- ye geliyordu. Kapıyı açan Erdem İl- men -İnönünün yeğeni ile evlidir ve o gece evde zarif eşi Mutlu. İlmenle birlikte (tesadüfen, misafir olarak bulunuyordu- makbuzu imzalıyarak telgrafı kabul etti. Ancak, odasına çıktığında kendisini bir düşünce al- dı. Güzel gözlü eşini uyandırdı, onun- la istişareye koyuldu. Telgrafı al- makla acaba hatâ mı yapmıştı? Şim- di. İnönüyü uyandırmak gerekiyor- muydu? Belki de acele bir vaziyet vardı. Öyle ya, sabahın dördünde ge- len bir yıldırım telgraf!. Misafir ka- rı koca arpacı kumrusu gibi düşü- nürlerken Muhalefet liderinin kalka- cağı saat yaklaşıyordu. İnönü saat altıda uyanacak, yedibuçuktaki mo- törlü trenle Kayseriye hareket ede- cekti. Fransız vodvillerini hatırlatan vaziyet, telgrafın İnönüye uyandığın- verilmesinin o kararlaştırılmasıyla neticeye bağlandı. Muhalefet lideri Kayseri valisi Ahmet Kınık -Malat- yada İnönünün meşhur ve sakalet derecesine varan devâsâ heykelini diken validir- gelen, Yeşilhisar hâdi- selerinin Kayseride uyandırdığı ger- gin hava yüzünden siyasi parti kong- relerinin tehir olunduğunu bildiren, karşılama törenlerinde o Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun kı- yasıya tatbik edileceğini söyleyen ve zımnen "Gelmeyin!" manasını taşı- AKİS, 6 NİSAN 1960