YURTTA OLUP BİTENLER madı. Hemen hemen Kınık - Göktan ekibinin milletvekillerine bir "Hükü- met kararı"nın bulunduğundan bah- settikleri sırada Medeni Berk Ferit Melene şöyle dedi: ükümetin, İnönünün durdu- rulmasıyla bir alakası yoktur. Biz valiye, kendi inisiyatifi dahilinde lü- zumlu bulduğu Weğöirieri almasını söyledik. O kadar Dili yütmamak, değildi. Asılan barikatlar u sırada İnönü, kurulan barikatla- rın manasızlığını ve tesir derece- sini pek açık şekilde ortaya koyan bir hareket yaptı. Muhalefet lideri, arkadaşları resmi sıfat sahipleriyle müzakere ederlerken otomobilinden inmemişti. Fakat İncesudan öteye bırakılmadığı haberi kendisine geti- rildiğinde indi ve ilk barikata doğru yürüdü. Köprünün üzerine dört GMC konmuş, önüne üç sıra asker dizil- mişti. İnönü yaklaştı, askerlerin ara- sına girdi ve bir zamanlar zaferden zafere koşturduğu bu mert çocukla- rının omuzlarını okşayarak kenara itti. Barikat bir anda açıldı. Herkes donup kalmıştı. Subaylar selâm du- ruyorlardı. İnönü, yavaş adımlarla nkikaten kabil (Savcılık eliyle aldığımız tekziptir) Karşılama için D.P. resmi daireler hususi teşekküller ve halk tarafın- den hazırlık yapılıştır. Sayın Men- deres için kesilen kurban işi ile Be- lediyemizin ve askeri birliklerin ala- kası ve münasebeti olmayıp halk ta- rafından tedarik edilerek kesilmiştir. D.P. . , Kırıkhan İlçe İdare Kurulu Başkanı Cemil Ocakoğlu kendisine menedilen yol üzerinde ya- ya ilerlemeye koyuldu. Arkasından gelenler de maniayı geçmişlerdi. Ya- rım kilometre kadar ilerde, bir tepe- nin üzerinde ikinci barikat vardı. Fa- kat onu aşmak için İnönünün yakına gelmesi gerekmedi. Beş metre mesa- fedeyken asker ikiye ayrıldı ve Paşa- ya yol açarak selâm vaziyeti aldı. İ- nönü sükünetini bozmaksızın geçti. Son derece dramatik bir an yaşan- dığını herkes farkediyordu. Herkes anlıyordu ki İnönü istese ta Yeşilhi- sara kadar, yolu kendisine kapat- makla vazifelendirilmiş askerin se- lâmı arasında gidebilecekti. Fakat Muhalefet lideri önünde barikat kal- mayınca daha ileri gitmedi, orada bulunan bir pikabın içine girerek res- mi makamların kararını bekledi. Tayin ettiği oistikâmeti değiştirt- meye hiç kimsenin kudreti yetmeye- 10 çekti. Ama, Elbe adasından ayrıldık- tan sonra Juan körfezine çıkıp ken- disine karşı gönderilmiş kıtaların se- lâm resmi arasında ve iltihakı ile Parise yürüyen Napolyonun oyununu oynamaya en ufak bir hevesi yoktu. Bir tek silâh kullanmaya niyetliydi: Serbest Seçim. Şimdi yaptığı, hakla- rını korumaktan başka şey değildi. Ama -o gece Ürgüpte verdiği demeç- te bunu belirtti- hayatı pahasına da olsa kanunsuz hiç bir tecavüzü ve müdahaleyi kabul etmeyecekti. Dayanılmaz vaziyet ş#nönü, tepenin üzerindeki pikapta Yarisma; vaziyetin açılmasını bek- lerken bütün Türkiyede heyecan ar- tıyor ve hadisenini yaratıcıları için dayanılmaz bir vaziyet hasıl oluyor- du. Dört bir taraftan halk İncesu is- tikametinde yola çıkmıştı. İnönüye telgraflar yağıyordu. İstanbulda Ü- niversite gençliği adına Paşanın ihti- yacı varsa gençliğin derhal yola çı- kacağı bildiriliyordu. İstanbul teşki- lâtı Genel Merkeze telefon ederek 500 otomobilli bir kafilenin hazır ol- duğunu haber verdi. Başka bölgeler- den de aynı neviden teklifler geliyor- du. Bu sırada İncesuda, akın etmiş kalabalık yüzünden ekmek sıkıntısı başgösterdi. Gerçi İncesuya yollar kapatılmıştı ama, halk ile barikatı tutanlar arasındaki işbirliği akının devamına yetiyordu. Başbakanlığa gelen bir bavul dolusu telgrafı ise başka bavul dolusu telgrafların ta- kip edeceği anlaşılıyordu. Memleketi derin bir heyecan sarmıştı. Bir gece evvel Ankarada Hukuk Balosunda bulunan gençler bile akıllarının İnö- nüde olduğunu Paşaya bir telgrafla bildirmişler ve izinde bulunduklarını haber vermişlerdi. Ankarada C.H.P. Genel Merkezinin de, gazete bürola- rının da telefonları bir tek dakika boş kalmıyor, herkes haber soruyor- du. Başkent yer yer oynuyordu. Bu alâka, bu fiili sempati herkesi şaşkı- na çevirdi. Hele her şeyin şuurlu şe- kilde cereyanı karşısında donup kal- mamak imkânsızdı. Akşam üzeri İncesuda C.H.P. mil- letvekilleri adına valiye yapılan bir müracat İncesu köprüsünde Oo kuru- lan barikatların derhal kaldırılmasını sağlamaya yetti. Milletvekilleri şunu soruyorlardı: Meclisin açılışında bu- lunmak üzere Ankaraya giden Muha- lefet lideri ile kırk kadar milletveki- e yolunu kesmek selâhiyetini vali mden alıyordu? Bunun cevabını derhal yazıyla bildirmesi lâzımdı. Va- li, cevabını hemen yazdı: Ankara yo- lu kesilmiş değildi! Sadece, Yeşilhi- sara uğranılması mahzurlu görülü- yordu! Yoksa, İnönü ve arkadaşları aynı istikamette yollarına devam e- debilirlerdi! Mani yoktu ki... İncesudaki barikat süratle Okaldı- rıldı. İktidarın, üzerindeki kurtulduğu hissediliyordu. İ arkadaşları hakikaten emsalsiz bir tezahürat arasında İncesudan halk tarafından uğurlandılar. Manialar bir defa daha yıkılmıştı. GMC'ler Ye- şilhisar'la Ürgüp arasındaki döneme- ce yerleştirilmişti. İnönü, dönüp te bakmadı bile. Vakit geceydi. Meclis çalışmaları ertesi gün başlayacaktı. Orada, Tokat milletvekili Faruk A- yanoğluyu şahsi temsilcisi olarak Ye- şilhisara gönderdi. Ayanoğlu derhal Yeşilhisara gitti, gerekli otemasları yaptı. Ne yasak kalmış, ne tertibat dayanmıştı. Hikayenin ibreti jpönü akşamın sekizinde Ürgüptey- di. Gazetecilere bir demeç vererek hadiseleri nasıl gördüğünü anlattı. En mühim husus şuydu: Halk, hak- sızlığa karşı cephe aldı mı karşı ta- raf için dayanmak imkânı kalmıyor- du. Muhalefet lideri hadiseden alına- cak ibreti şöyle anlattı: “Anlaşılmıştır ki, aziz milletimiz bir kısım vatandaşlara yapılacak haksızlığı bütün millete yapılmış gi- bi yüreğinde hissedip heyecanını açı- ga vuracak ileri insanlık merhalesin- dedir. Bu netice cemiyetimizin yük- selmesi için büyük kıymeti haizdir. Bu vesile ile ifade edelim ki, bir tek vatandaşa karşı yapılan o haksızlığı bütün millete karşı işlenmiş bir fiil sayarak ona göre davranmak Ana- yasanın verdiği bir hak, medeni bir cemiyet mensubu olmanın her vatan- daşa yüklediği bir vazifedir. Hiç kim- sede en ufak şüphe olmasın, ben Mu- halefet lideri olarak bu hakkı sonuna lerden evvel böyle olacaktır. lerde böyle olacaktır. Seçimlerden sonra böyle olacaktır. Vatandaşları- ma ehemmiyetle haber veririm ki, esasen azlıkta olan kanundışı parti- zanların mecalleri zayıflığın son had- dine gelmiştir. Nihai kalıntılar va- tandaş iradesi önünde tarumar ol- mak yolundadır.” İnönünün Bursa nutkundan itiba- ren -o konuşmasında millet iradesine boyun eğmemeye kalkışacakların ba- şına dünyayı yıkacağını açıkca bil- dirmişti- takındığı tavrın cesaretini nereden aldığını ve neye dayandığı- nı merak edenler İktidarın büyük ha- tası sayesinde Kayseri hadiseleri ve- silesiyle meraklarını tatmin ettiler! Bu haftanın başında İnönünün da- yanağının ne olduğunu görmemiş tek vatandaş yoktu ve her vatandaş bu dayanağın, dayanakların en sağlamı olduğu hususunda müttefikti. İnönü havaya KORUŞMAMIŞİI, Ha- vaya konuşmuyordu AKİS, 6 NİSAN 1960