bedellerini büyük ölçüde Yugoslav- yada harcamağa mecbur edilmekte- dirler. Belediyelere göçmenlerin mal- lanın satın almakta tercih hakkı ta- nınmaktadır. Esasen hususi mâlik- lerin kendileriyle rekabete cesaret edemedikleri Belediyeler, bu suretle göçmenin malına istedikleri gibi fi- yat biçebilmektedirler. Gayrimenkul- lerin fiyatı hakiki bedelin 1/ ine ka- dar düşmüştür. Üstelik, gayrimen- küllerin satış bedellerinden 9525 - 30 nisbetinde vergi alınmaktadır. Ayrı- ca, adam başına 12 bin dinar "terki tebaa harcı" kesilmektedir. Göçmenin malını satmadan bırakıp gitmesine izin yoktur. Bu takdirde göçmenden malını Yugoslav Devletine hibe etti- ğine dair bir vesika alınmakta ve pa- saport ancak ondan sonra verilmek- tedir. Bu da yetmiyormuş gibi bir de bastığı anda 4-5 bin liradan fazlası- na sahip değildir. Göçmenin nakit olarak adam başına ancak 40 dinar- lık döviz almaya hakkı var- dır. Fakat, bu miktar gelenlerin 9590 ına verilmemiş, geri kalanı da eksik olarak alabilmiştir. Göçmenler asga- ri 2 hafta vagon tahsisi beklemekte, trene binmeden önce bütün zati eş- kontrolden geçirilmektedir. sınırda da ikinci bir kontrol da sık sık keyfi omüsadereler yapıl- maktadır. Bu durumda, Türkiyeye ayak basan Yugoslavyalı (o Türkün, Bulgaristandan zorla tehcir edilmiş göçmenden fiilen hiç farkı kalma- maktadır. Ama, acaba Anavatan, Mohaçın, Estergonun, Plevnenin kahraman şe- hitlerinin evlâtlarına ogereken ilgiyi göstermekte midir? Yüzyıllarca Tür- kün şerefini ve adaletini Balkanlar- da hâkim kılan, bu diyarlara "Türk Barışı"nı ve (o medeniyetini i akıncıların bu vefakar oçocuklarına acaba Anavatan kendi vefa borcunu ödeyebilmiş midir? Bu soruların ce- vabı kesin bir "hayır"dır m gelen göçmenler is- kânlı göçmen sayılmışlardır. Bun- lardan o çiftçi olanlara memleketin Muhtelif bölgelerinde ev, tarla, zira- at âletleri verilmiş, yiyecek, giyecek ve tedavi ihtiyaçları ilk elde Devlet- çe karşılanmıştır. Sanatkâr olanlar ise şehirlerde iskân edilmişlerdir. Fa- kat, köy bölgelerinde iskân edilenle- re ekseriya kötü topraklar verilmiş- tir. Bazı yerlerde, mevcut köylerin tarla açma sahası diye baktıkları a- razi göçmenlere odağıtılmış, bu se- bebten bu yerlerde iskân edilen göç- men ile yerli köylü arasında türlü ih- AKİS, 6 NİSAN 1960