ÜNİVERSİTE Skandallar Yolsuzluk... Gi bıraktığımız hafta içinde bir gün, Ankara Hukuk Fakültesinin kapısından çıkan genç adam, ense kökünde biriken nazarlardan kurtul- mak istercesine silkindi. oMüstehzi nazarların inatla üzerinde toplanma- sından rahatsız olduğu her halinden belli oluyordu. Kısa, süratli adımlar- la caddeye doğru yürüdü. Alnında ter taneleri birikmişti. Bu genç adamı, bu derece sinirlen- direcek hadise neydi? Kızlı erkekli talebe grubunun delikanlıya tehzi nazarlar atfetmeleri ve onu e- zercesine bu nazarlarında ısrar et- melerinin sebebi ne olabilirdi? Bunu anlamak için biraz geriye, İstanbul Hukuk Fakültesinde çıkan bir skan- dalın dallanıp budaklanarak Ankara Hukuk Fakültesine kadar intikaline gitmek lazımdı. Bir müddet evvel ortaya çıkan ve Üniversite muhitinde, gençlik ara- sında büyük üzüntülere sebep olan hadise, İstanbul Hukuk Fakültesi Kalem Şefinin biraz kolay para ka- zanmak, çok sevdiği talebelerin, faz- la zahmete sokmadan sınıf atlama- larını temin merakından ileri geli- yordu. Kalem şefi bunun çaresini bul- makta gecikmedi. Böylelikle hem kendisine hem de talebelere faydalı oluyordu. Yapılan iş oldukça basitti: İmtihana giren ve başaramadığı için bir dahaki döneme bırakılan öğ- rencinin, imtihan kâğıdı alınıyor, bu- nun yerine ustalıkla hazırlanmış ve geçecek kadar bir not temin edebi- lecek -yardımsever kalem leden alanda , memnundu, satanda.. Kadın Senelerdir dem eden bu masum iş- lemden ne bir öğretim üyesinin ne de bir idareci üyenin haberi ol- madı. Köprülerin altından sular ge- çiyor, İstanbul Hukuk Fakültesi her yıl yeni yeni mezunlar veriyor, iyi- liksever kalem şefi sevgili talebeleri- ne yardıma devam ediyordu. Ne var ki bir gün, çekirge kimbilir kaçıncı sıçrayışında yakayı ele verdi. Hadi- senin ortaya çıkmasında bir kadın parmağı vardı. İstanbul Hukuk Fakültesi öğren- cilerinden birinin aynı fakültede oku- yan sevdiği bir kız vardı. Genç kızla, delikanlı (o arkadaştılar. (Ayrıca iki i müştereken tanıdıkları bir sevdiği kızla karar vermişti. Genç kızı ailesinden istedi. İşte, iyiliksever, kalem şefi- AKİS, 6 NİSAN 1960 nin başına iş açan genç kızın ailesi- nin bu izdivaçta gösterdikleri inat ol- du. Kızın ailesi, kızlarını delikanlıya vermeğe rıza göstermedi. raşmalar boşa çıktı. Delikanlı ne ka- der aracı koyduysa, ne kadar çalış- tıysa bir şey elde edemedi. Genç kızın ana ve babası, Nuh diyor, Peygamber demiyorlardı. Delikanlıyla sevdiği kız arasında- ki yakınlık red cevabından sonra gün geçtikçe azaldı. Bir gün tamamen kesildi. Ama bu sadece görünüşteki bir kesilmeydi. Delikanlı sevdiği kı- zı halâ unutamamıştı; üstelik şimdi kıskanıyordu. Hem de kimden? Ev- velce her ikisinin de müştereken ar- kadaşları olan ikinci gençten. Deli- kanlıyla sevgilisi (oarasındaki müna- sebetler kesilmiş buna karşılık, diğer gençle, genç kızın arkadaşlığı baki kalmıştı Hhdisenih kahramanı o delikanlı, u yakınlığa fazla tahammül edeme- di. Eski arkadaşını bir yerden vur- ması gerekiyordu. Talih aradığı fır- satı ayağına getirdi. İyiliksever ka- lem şefinin eski arkadaşıyla olan münasebetini öğrendi. Değişen imti- han kâğıtlarının sırrına vakıf oldu. Hiç düşünmeden meseleyi ihbar et- meğe karar verdi. Kaleme aldığı bir mektupla durumu Rektör Ord. Prof. Sıddık Sami Onara bildirdi. İş gizlilikle yürütülürken, hadise- nin kahramanı delikanlıyı adamakıl- lı bir telâş aldı. Sıddık Sami Onara yazdığı mektuptan bir netice alama- dığı zehabına kapıldı ve ikinci bir mektupla hadiseyi Hukuk Fakültesi Yönetim Kurulu üyelerinden Ord. Saymene bildirdi. Prof. Ferit Hakkı Saymen oldukça heyecanlı bir profe- sördü. Nitekim, ilk Yönetim Kurulu toplantısında ihbar mektubunu orta- ya çıkardı ve hadiseye el konulması gerektiğini Ceza Hukuku Profesörü Dr. Sabir Ermanın baş- kanlığında kurulan bir tahkik heyeti meseleyi incelemek ve bir sonuca vardırmak için harekete geçti. İyiliksever kalem şefinin vazifesi ne tahkikat sonuna kadar nihay verildi. Tahkikat ilerledikçe ilence. li hadiseler ve yeni yeni formüller meydana çıkıyordu. Mesela, ilk ağız- da iyiliksever kalem şefinin bir kaç tarifesi olduğu . Bunlardan not temin etmekti. İkinci tarife bi- az daha parlaktı. Talebe pek çok sebeblerle imtihana giremiyordu. Bu- nun da çaresi bulunmuştu. O talebe- nin imtihana girip de pek güzel bir kâğıt doldurması temin ediliyordu. Hazırlanan imtihan kâğıdı, diğerle- rinin arasına itinayla yerleştirilmek- teydi. Hele, nakil işlerinde ortaya çı- kan formül bir şaheserdi. İyiliksever kalem şefi İstanbul Hukuk Fakülte- sinden Ankara Hukuk Fakültesine nakil işlerini büyük bir titizlik ve ta- lebenin menfaatına göre idare etmek- te mahirdi. İşte kızlı erkekli talebe grubunun, kapıdan çıkan öğrenciye omüstehzi nazarlarla bakmalarının sebebi buy- du. Delikanlı İstanbul Hukuk Fakül- tesinden Ankara Hukuk Fakültesine gelen binlerce öğrenciden bir tane- siydi. Gerek Hukuk Fakültesinde ve ge- rekse diğer fakültelerde hem öğre- tim üyeleri arasında ve hem de öğ- renciler arasında bu meselenin dedi- kodusu günlerdir devam etmektedir. İstanbul Üniversitesi Aman kimse duymasın!