BASIN Gazeteler Bir fantezi... pner kısa boylu, şişman adam elindeki gazeteyi biraz daha eğile- rek okumasına devam etti: —.. İftara pek az kala, Uzunçar- şıya açılan ara sokaklardan birinde üzerinde doktor levhası bulunan bi- naya bir adam girdi. Doktor vakitsiz gelen müşteriyi oOgörünce "Hayrola Müdür bey" dedi ve hayretini gizle- medi", Şişman adam, iri el dizgisi harfler- le yazılan makaleyi okudukça gözleri faltaşı gibi açılıyor, alnında boncuk boncuk ter birikiyordu. Devam etti: . Xx dairesi müdürü Xx bey dok- tora w eler açtı. Son günlerde sinir- leri bozulmuştu. Uykuları kaçıyordu. Tansiyonu yükselmişti. Asabını dü- zeltecek bir ilâç istiyordu. Doktor hastasının hakikaten tansiyonunun pek yüksek olduğunu tesbit etti. Si- nirleri harap haldeydi. Hastaya buna sebeb olabilecek bir hadisenin mev- cut olup olmadığını sordu". Şişman adam, makalenin burasın- da kendi tansiyonun da bir hayli yükseldiğini hisseder gibi oldu. Me- > işin sonunun nereye varacağı- , yazıda x dairesi müdürü Xx beyin neler söylediğini okumaya koyuldu. KN Şu seçim dedikodusu baş- m beri rahatımız kaçtı. Vali bey- le kaza kaza dolaşıyor D.P. propa- gandası yapıyoruz. Bize devlet bu- nun için para...." Şişman adam daha fazla okumaya tahammül edemedi. Alnında biriken terleri sildi ve geniş koltuğuna canı- nın sıkıldığını oaçıkça belli eder şe- kilde yaslandı. Hadise geçen ayın ortalarında bir gün Sakarya vilayet konağında cere- yan ediyordu. Şişman adam önü- müzdeki seçimlerde Sakaryadan D. P. adayı olarak seçim mücadelesine katılacağı ısrarla söylenen Sakarya Valisi Nazım Ünerdi. Okuduğu yazı Adapazarı Akşam Haberleri adlı mü- tevazı mahalli gazetelerden birinde neşredilmişti. Yazının başlığı “Vic- dan Azabı Çeken Bir Daire Müdürü' idi. Bir hikâye şeklinde yazılmıştı. Sakarya Vilâyeti daire omüdürlerin- den birinin, Valinin zoruyla D.P. pro- pagandasına zorlandığını, müdürün bu işten vicdan azabı çektiğini, bu yüzden sinirlerinin harap tansiyonunun yükseldiğini belirtiyor- du. Müdür bey, duruma itiraz edemi- yor evlâdı-âyâlini düşünüyordu. İki cami arasında binamaz kalmıştı. Bundan dolayı da hastalanmıştı. Doktor, ismi açıklanmayan daire AKİS, 6 NİSAN 1960 müdürüne iki sinir ilacı şifalar dilemişti. Sakarya valisi Nazım Üner, gözle- rine inanamıyordu. Nasıl olurdu da daire müdürlerinden biri bu gafleti gösterirdi. Gerçi kazalara daire mü- dürleriyle gidiliyor ve D.P. hüküme- tinin görülmemiş kalkınma hamlele- rinden bahsediliyordu. Üstelik bu zi- yaretler son günlerde pek fazla sık- laşmıştı. Ama ne olursa olsun, sadık daire müdürlerinden hiç biri doktor dahi olsa birisine bunlardan bahsede- mezdi. bahsetti diyelim. Peki bunu gazeteciler nereden duymuştu? Acaba doktor mu nakletmişti? Yok- sa daire müdürü mü bizzat gidip an- latmıştı? yazmış ve Vali Üner kafasında beliren bu is- tihfamlara bir türlü karşılık bulama- dı. Ne yapacağını şaşırdı. Herşeyden evvel adı geçen dai müdürünün kim olduğunu öğrenmesi lâzımdı. Me- sai arkadaşlarını teker teker gözü- nün önüne getirdi. Hangisinin bu işi yapabileceğini bir türlü kestiremedi. En nihayet araştırmağa, hem de biz- zat araştırmağa karar verdi. Hadisenin üzerinden 15 gün geç- mişti ki, geçen haftanın başında bir gün Adapazarı Akşam Haberleri ga- zetesi sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Selâmi Savaş bir tekzip yazısı aldı. Savcılık kanalıyla gönderilen tekzi- bin altında yedi imza vardı. İmzalar Sakarya Vilayeti daire müdürlerine aitti. Genç gazeteci her zamanki alışkanlığıyla tekzibi getiren polisin uzattığı kâğıdı imzaladı. Sonra te- bessümle kâğıtta yazılanları okuma- ga başladı. Okudukça gülümsemesi arttı ve nihayet kahkahalarla gül- meğe, kasıklarını tutarak kıvran- mağa başladı. Gözleri gülmekten yaş- lanmıştı. Tekzip Sakarya Valisi ka- nalıyla Vilâyet Daire Müdürleri ta- rafından yollanmaktaydı. Bir müddet evvel çıkan ye Vali Üneri büyük bir telâşa düşüren yazının hayal mahsu- lü olduğunu belirtiyordu. Genç ga- zetecinin gülmesine, gözleri yaşarın- caya kadar kahkaha atmasına sebeb de buydu. Gelen tekzip değil adeta bir teyiddi. O yazının hayal mahsulü olmadığını iddia etmiyordu ki... Ya- zı hakikaten bir fantaziydi ve hayal mahsulüydü. Bu kabarcık bir şeyin Vali Üneri bu derece telâşlandırması cidden görülecek bir şeydi. Hadisenin, genç gazeteci tarafın- dan bilinmiyen diğer tarafı ise kar- gaların bile gözlerini yaşartacak ka- dar kahkaha atmasına sebeb olabi- lecek derecede komikti. Yazıyı oku- yan Vali Üner, hemen ertesi günü faaliyete geçmiş ve daire müdürlerini teker teker sorguya çekmişti. Odası- na çağırttığı müdürlerle saatlerce konuşmuş ve her birine, uzun uzun yeminler ettirmişti. Ü ler yemin merasimi kere daha sorguya çekilmişlerdi. li Ünerin, müdürlerden öğrenmek is- tediği doktora gidip hadiseyi anlata- nın hangisi olduğuydu. Ama işte her- namus, şeref, çoluk ve çocukla- rının üzerine yemin etmişler ve böy- le bir maceranın hiçbirisinin başın- dan geçmediği anlaşılmıştı. Hattâ sorgu esnasında Sağlık Müdürü Kâ- zım bey, Vali Ünere bir hayli kırıl- mış ve: — Aman beyefendi, bendeniz ken- dime bir sinir ilâcı yazamıyacak ka- dar tıbdan uzak bir adam mıyım" demişti. Vaziyet böyle olunca Vali Ünerin kafasında şimşek (gibi bir düşünce . Vaziyeti anlamıştı. uydurmuştu. gibi bir tekzip müessesesi vardı. Şim- di haberi tekzip eder ve bütün Sa- karya halkına, şu yalancı Basını re- zil ederdi. Haberi kendi tekzip etse biraz garip olacaktı. Öyleyse daire müdürleri müştereken bir tekzip ya- zar ve hiç birinin doktora böyle bir şey söylemediğini ilân ederlerdi. ii tekim daire müdürlerinin 26 Mar tarihli Akşam Haberlerine gönder. dikleri tekziple ohakikat anlaşıldı. Daire müdürleri gönderdikleri tek- zipte böyle bir macerayla alâkaları olmadığını beyan ediyorlar ve yazı- nın hayal mahsulü olduğunu açıklı- yorlardı. Şimdi iki haftadır, Sakarya vilaye- tinde şu Basın denilen müessesenin neler uydurabileceğinin hikâyesi an- latılmaktadır. 19