S P O R Klüpler Dökülen yapraklar Geçen haftanın ortalarında bir gün- dü. Mithatpaşa Stadı yükünü bir hayli almıştı. Günün ilk karşılaşma- sı olan Vefa - İstanbulspor maçı bit- miş, stad hoparlörünün etrafa yay- dığı müzik sesleri arasında seyirci- ler, ikinci karşılaşma için takımla- rın sahaya çıkmalarını bekliyorlardı. Bu sırada L Tribününün idarecilere ayrılan kısmına kalabalık bir grubun girdiği görüldü. Civarda bulunanların bir hayli dikkatlerini çeken — grup sessizce, Önlü arkalı bir sıraya yer- leşti. Bu esnada Şeref tribününde yer alan zevatın yeni gelen gruptan biri- sini ayağa kalkarak — selâmlamaları ve bazılarının da bu selâmlarına mu- kabele görene kadar ellerine aldıkları şapkalarını havada tutmaları birçok seyirciye garip gelmiş olmalı ki, on- lar da ayağa kalkarak bu grubu bü- yük bir tecessüsle süzdüler. Gelenler, Fenerbahçenin yeni idare heyeti men- supları idi ve yeni başkan, Başbakan Yardımcısı Medeni Berkde aralarında bulunuyordu. Medeni Berk, Fener- bahçenin eski politikacı başkanları gibi Şeref tribününe girmemiş, ora- daki rahat koltuk yerine, arkadaşla- rı arasında olarak, tahta sıralar üze- rinde maç seyretmek külfetine kat- lanmıştı!.. Medeni Berkın, iki yanında oturan Talât Ataman -yeni Fenerbahçe idare heyetinin tek C.H.P. li üyesi- ile Dr. Fahri Atabeye zaman zaman takı- mın tertibi ve rakibin kuvveti hak- kında sualler sorduğu — görülüyordu. Bu sırada çıkış tünelinin ağzında Fe- nerbahçeli futbolcular belirdi Ama önde kaptanları Naci olduğu halde sahanın ortasına doğru koşmakta 0- lan "milyonların sevgilisi Fenerbah- çenin her zaman çılgınlar gibi teza- hürat yapan taraftarlarına ne ol- muştu? O alışılmış, gök gürültüsünü andıran tezahürattan eser dahi yok- tu. Sadece bir iki taraftar alışkan- lıkla ellerini bir iki defa çırptılar... Durum hakikaten hayret verici idi. Tribünlerde yer almış binlerce Sarılacivertli taraftarın — söz birliği etmişçesine, takımlarını bu şekilde- ki sessiz protestosu çok manalıydı. Taraftarlar, canlarından çok sevdik- leri Fenerbahçelerine küsmüşlerdi. Yenilmelerine, puan kaybetmelerine değil, ama sahada o ruhsuz ve hırs- sız gezinmelerine tahammül edemi- yorlardı. Nitekim, Fenerbahçeli fut- bolcular o gün Mithatpaşa stadına girerken A kapısının önünde bir koyu taraftar takım kaptanı Naciye şöy- le seslenmişti: "Gene İzmirdeki gibi 34 Medeni Berk V.C. ye çevirdi kırıtın da, yarım düzine gol yıyelım Sizlerde ruh kalmamış, ruh!..." Bu haklı sözler Fenerbahçenin mağrur kaptanını hayli sinirlendirmiş ve baş- layan münakaşa karşılıklı yumruk- laşmaya kadar varmıştı. İstanbulspor karşısında Fener- bahçenin oyununu seyredenler, İzmir deki son beraberlik ve mağlübiyetin izahını bizzat yapabildiler. Genç İs- tanbulspor 11 i karşısında, transfer değerleri 250.000 lirayı bulan Sarı- Lacivertli defans büyük bir acz için- de gol yememek için rastgele topa vuruyordu. Bereket versin ki, genç ve tecrübesiz rakipler karşılarında gördükleri Sarı-lâcivertli formadan ürküyorlar, o formanın mazisinin bü- yüklüğünden korkuyorlardı. Sahala- rın Mehmetçiği Basri, Osman, Naci, Necdet, Şeref, —Yüksel, hatta Lefter gayesiz, ruhsuz ve formdan uzak hal- leri ile dolaşıp duruyorlardı. İşte, İzmirde de böyle sahada do- laşmışlardı. Karşıyaka beraberliğin- den sonra İzmirspor karşısında 2 farklı galibiyetten uğradıkları hezi- met bir F.B. li için cidden üzerinde üzüntü ile durulacak husustu. 26 da- kika içinde bir biri ardından yenilen 4 göolden sonra Alsancak Stadı tri- bünlerinden yükselen "Beş... Beş... Beş..." şeklindeki tezahürat milyon- ların kalbine yerleşmiş bir kulübün mensupları için utanılacak bir du- rumdu. Evet, İzmirli seyirciler Fe- nerbahçe takımım bir averaj takımı yerine koyarak" "Beş... Beş..." şeklin- de mutad tezahüratta bulunmuşlar, ancak kaleci şükrü cansiperane bir gayretle dört golden fazlasına müsa- etmemişti!. Viskılı toplantı Istanbulsporun güç belâ 2-1 yenil- mesini takiben Dr. Fahri Atabey İdare heyetini Kabataşta hemen sağdaki yokuşun başındaki evinde toplantıya davet etti. yetciler temizlendi, yeti toplantıları sabit bir mahalde, lokalinde yapılır" mişler, ümitlenmişlerdi. ni idare heyeti toplantılarını sırasıy- la İller bankasında, klüp lokalinde ve Kabataştaki evde yapmıştı. Büyük bir apartmanın üst iki ka- tını teşkil eden ev, davetlileri hayran- lık içinde bırakacak kadar mükellef döşenmişti. Son derece modern tarz- daki birinci kata mukabil, üst kat ta- mamen şarkvari bir havaya bürün- müştü. Alçak, geniş sedir ve divan- lar, yerlerde kıymetli şark halıları ve puflar, ortada pırıl pırıl yanan büyük bir bakır mangal, büyük vazolarla insanın kendisini bir şark sarayında zannetmemesi imkânsızdı. Medeni Berk - bir sohbet toplantısında Dr. Fahri Atabeye — müstakbel İstanbul Belediye Başkanı — olduğunu söyle- miştir.- bu yakın dostuna, zevkinin yüksekliğinden dolayı zaman zaman takdir ve tebrik dolu cümleler söyle- mekten kendini alamıyordu. Dr. Fahri Atabey, idareci arka- daşlarına ne içeceklerini, hangi içki- yi tercih ettiklerini sordu. Neticede viski üzerinde karar kılınarak arap bir hizmetçi kız ile papyonlu bir gar- sonun ikram ettiği viski — kadehleri birbirini takip etmeğe başladı. Tam kadrolu idare heyeti artık tatlı bir sohbete dalmıştı. Halbuki kulübün hal- li gereken birçok meselesi vardı. Henüz şube kaptanları, bölge temsil- cisi tâyin edilmemişti. İzmir, Adana ve diğer bazı şehirlerden gelen cazip maç 1 teklifleri ortada duruyordu. Her an işine nihayet verilmesini bekliyen klüp müdürü hakkında da kesin bir karar verilmemişti. Diğer taraftan ise — gazeteciler, Fenerbahçe idare heyetinin bu mühim toplantısının sonunu merakla bekli- yorlardı. Saat 20.30 da telefonla top- lantının neticesini ve varılan karar- ları soran gazetecilere "Daha ziyade iç işlerimizi konuştuğumuz için sizle- re verilecek bir — deklerasyonumuz yoktur..." cevabı verildi. Ama bütün bunlar, bugün stad kapısından çıkarken Medeni Berkin Fenerbahçelilerin ağır hitabına ma- ruz kalmasını önliyemedi. Fenerbah- çeliler "Feneri de Vatan Cephesine çevirdiler. Dökülüyor" dediler. Medeni Berk sesini çıkarmadı, o- tomobiline binip uzaklaştı Bilinme- yen, bu hitabı akşam — Başbakanına arzedip etmediğidir. AKİS, 23 MART 1960