Dünyaya bakış Demokrasi Korede yıllardır devam eden hileli seçimlere bir yenisi ilave edildi. Kore Japon idaresinden kurtarıldıktan sonra bir türlü müstakâr bir hayata kavuşamamıştır Bu yüzden 1950 yılında milletlerarası komünizm Koreyi çarçabuk ele geçiriliverecek bir av sanıp hücuma geç- miştir. Güvenlik Konseyindeki Sovyet Delegesinin gaf- letinden istifade eden Birleşmiş Milletler, başta Ame- rika, Kore halkına yardım etmek için koşmuşlardır. Bu arada, Mehmetçiğin fedakârlığı ve kahramanlığa bütün bir Birleşmiş Milletler Ordusunu ve Koreyi yenilgiden kurtarmıştır. Sonunda Korede bir mütareke yapılmış ve Kore Kuzeyindeki Komünist rejim ile Güneyindeki komünist olmayan rejim arasında ikiye bölünmüştür. Bugün, Korede iki tarafın da tekrar savaşa başlamala- rı beklenmiyor. Fakat, ikiye bölünmüş Almanya ve Vi- etnam gibi Kore de birleşmek istemektedir. Mesele, bir- leşmenin hangi rejimin idaresi altında olacağıdır. Bu bakımdan, milletlerarası komünizm ile hür dünya ara- sındaki mücadele en kesif şekliyle buralarda, bu serhad boylarında mevcuttur. Eğer hür dünya meselâ (Güney Korede iktisadi, kültürel ve sosyal kalkınmanın hakiki ve temiz bir demokrasi rejimiyle birlikte hızla yürütü- lebileceğini isbat edemezse bunu nerede isbat edebile- cektir? Nitekim bu maksatla, Güney Kore yıllardan be- ri Amerikan yardım programlarında en mutena bir mev- kii işgal etmektedir. Fakat, şimdiye kadar başarısızlık tamdır. Hür dünya Güney Korede ne becerikli bir idareyi iş başına getire- bilmiş, ne de demokrasiyi kurabilmiştir. Yıllardır saçı- lan dolarlara rağmen Güney Korede ne kalkınma var- dır, ne de demokrasi. İşte bunun içindir ki Japonyada- ki Koreliler -içlerinden önemli bir kısmının Güneyli ol- masına rağmen- vatana dönerken Güney Koreyi değil, Kuzey Koreyi tercih etmişlerdir. Japonyadaki Koreliler şöyle düşünmüşlerdir: Hürriyet ne Güneyde, ne de Ku- zeyde var. Fakat, Kuzeyde iş var ve artan refah var. Japon Hükümetinin düşünmekte ve seçmekte serbest bıraktığı bu Korelilerin kararı hür dünya için çok acı olmuştur. Fakat, ilerde Güney Korede yaşayan Koreli- lerin de bu şekilde düşünmelerine hiçbir engel yoktur. Bilâkis pek çok sebep vardır. Ancak, acaba Güney Korenin kültür seviyesi düşük gelışmemış bir memleket olması orada otoriter bir re- jimin mevcudiyetini haklı kılmaz mı? Nitekim, bütün Güney - Doğu Asyada aynı temayüle rastlamıyor mu- uz? Japonya ve Hindistan dışında bütün Asya mem- leketlerinde demokrasi, yerini otoriter rejimlere terket- miş veya terketmek üzere değil midir? Birçok ciddi sebebler bunun böyle olmasını gerektirmiyor mu? uların hepsinin cevabı evettir. Fakat, Güney Kore bunun bellibaşlı istisnalarından biridir. Güney Ko- re bu umumi temayülün bir istisnası olmalıdır. Zira ora- da iki hayat görüşü, iki ideoloji en kesin bir şekilde çar- pışmaktadır. Hür dünya Güney Korede, üstelik akıttığı dolarlara rağmen, demokrasinin yaşamayacağı ve hür dünyayla ittifak akdetmiş gelişmemiş memleketlerin kalkınmayı beceremeyen bozuk sistemler içinde yuvar- lanmağa mahküm oldukları yolunda bütün Asya ve Af- rikada hızla yayılan inancı behemahal yenmek mecbu- riyetindedir. Güney Koredeadam başına düşen "dış yar- dım diğer gelişmemiş memleketlere yapılan yardımın adam başına düşen miktarını çok aşmaktadır. Hiç de- ğilse, bu faktör, Güney Korede demokrasinin yaşayabil- mesine yetmelidir. Batının yardımı sayesindedir ki ge- 24 ve Komünizm lişmemiş memleketler hürriyetten fedakârlık etmeden kalkınmanın kabil olduğuna — gözleriyle görüp anlaya- caklardır. Bunu anlayınca da, demokratik veya demok- rasiye yönelmiş ahlâklı rejimleri, milletlerarası komü- nizme tercih edeceklerdir. a, işte Güney Kore muazzam bir dış yardıma rağ- men ne kalkınmanın, ne demokrasinin, ne de sıhhatli bir idarenin mümkün olduğunun; aksine, büyük dosta dalkavukluk ve uşaklıktan başka endişesi olmayan bir sistemin kurulmasının önlenemediğinin en canlı misâl- lerindendir. Bu durumda Asyanın, Afrikanın, Güney Amerikanın aç insanlarını hürriyetin mide kadar ehem- miyetli olduğuna inandırmağa asla imkân yoklar. Bu sebepler dolayısıyladır ki, her nevi hukuki mülâhazanın üstünde, Batı için, Amerika için Güney Koredeki bugün- kü duruma son vermek hayati bir mesele halini almış- tır. Bunun için, ilk iş olarak Amerikan idarecileri Gü- ney Korede kendileri için en emniyetti siyasetçinin mu- ayyen bir kişi olduğu inancından vazgeçmelidirler. Ak- sine, muayyen kişinin Güney Korenin elden çıkması için çalışan en kuvvetli faktör olduğunu anlamalıdırlar. Bir- leşmiş Milletler Ordusu adı altında Güney Korede bulu- nan Amerikan Silâhliı Kuvvetlerinin bugünkü rejimi devirip yerine hakikaten demokratik bir idareyi getir- meleri düşünülemez. Yapılacak şey, bugünkü idarenin Amerikadan aldığı paralar ve Amerikadan aldığı silâh- larla kendi milletinin tepesinde boza pişirmesine mâni olmaktır. Bir kere Amerika, milletlerarası komünizmi karşı korunma vasıtası diye verdiği silâhların insan olarak haiz oldukları haklarını aramaktan başka su- çu olmayan halk üÜüzerinde kullanılmasına icabında müdahale ederek mâni olabilir. Güney Kore Hükümeti- ne yapılan askeri yardım pek âlâ bu şartla bağlanabi- lir. Amerika, Güney Kore Hükümetinin vaziyetini kur- taran İktisadi yardımını da demokratik bir rejim yer- leşinceye kadar kesebilir. Amerika, Güney Korenin iç- işlerine müdahele etmemelidir. Fakat, istediği Hükü- mete istediği kadar yardım etmek de Amerikanın hak- kı değil midir? Amerikanın bu husustaki takdir hakkı- nı şöyle veya böyle kullanması hiçbir surette bir mem- leketin iç işlerine müdahele olarak vasıflandırılamaz. Ama, Amerikan iktisadi yardımı kesilirse Güney Ko- rede milletlerarası komünizmin sızma imkânları artar- mış. Doğrudur. Fakat, yardım devam ettiği takdirde de bu çökme tehlikesi en aşağı aynı derecede mevcut değil midir? Şu halde, hastanın uzun sürecek bir has- talık neticesinde muhakkak bir ölüme doğru gitmesini önlemek için ani bir ameliyatın rizikosunu göze almak daha akıllıca olur. Amerikan Ordusu Kuzeyden gelecek yeni bir tecavüzü ve dahilden kışkırtılacak Ku- zey temayüllü isyanları bastırmak için gereken tertip- leri alır ve giıda maddeleri yardımı tarzındaki yardım- lar doğrudan doğruya Birleşmiş Milletler makamları tarafından tevzi edilir. Sonra, iktisadi ve askeri yardı- mın durmasının baş sorumlusunun yarı - dıktatörlük olduğu halka münasip şekilde duyurulur. İşte ama her şeyin halk tarafından kendi kendine halledılecegı görülecektir. Çünkü, reyin tadını almış olan halk ona uzanan elleri kırmasını, ona uzanmayı tasarlayan kafa- ları parçalamasını bilecektir. Rey hırsızları bertaraf edildikten sonra ise, Güney Korede becerikli ve sıhhatli bir demokrasinin kurulması için ilk şart yerine getiril- miş olacaktır. AKİS, 23 MART 1960