temsilcinin söylediklerinin bir kısmı birbirini tutuyordu. Bir defa, de tarafsız kütleler C.H.P. berdi. Sonra, Radyonun tesirini ta- mamiyle kaybetmiş olduğu açık bir hakikatti. Vatan Cephesi hikâyesinin bir komedi olduğunda ittifak vardı. Vanın bir köyünde veya — Edirnenin bir köyünde, Samsunun bir köyünde veya Antalyanın bir köyünde zaman zaman köylüler geliyorlar ve C.H.P. den yapılacak muhtar seçimine katıl- mamasını istiyorlardı. Kalpleri C.H. P. den yanaydı, "Ama, anlarsınız ya.." diyorlar ve göz kırpıyorlardı. Böyle hallerde C.H.P. ya seçımlere hiç katılmıyor, ya da C.H.P. li aday- lar müstakil, hattâ D.P. etıketı altın- da muhtar oluyorlardı. Bu ihtiyata lüzum hissetmeyen köylerde ise C.H. P. seçime katılıyor ve yarıdan fazla muhtarlığı kazanıyordu. Sonra, hü- kümetle işi olanın Vatan Cephesine girmesi âdet olmuştu ve artık bu, a- yıp sayılmıyordu. Hattâ bazı yerler- de C.H.P. Vatan Cephesine — bizzat üye sağlıyordu. İl başkanlarının ü- zerinde ittifak ettikleri — başka bir nokta, partilerinin bu seçimde ikti- darı alacağına dair imanları oldu. Seçim Haritası Bu yüzdendir ki AKİS'in meşhur Seçim Haritası geçen hafta için- de Genel Merkezin koridorlarında ko- nuşulan başlıca mevzu oldu. İllerinde D.P. nin kazanacağı tahmini yapı- lan veya ortada olduğu söylenen yer- lerin başkanları şiddetle itiraz edi- yorlardı. Orada da C.H.P. kuvvetliy- di, orada da D.P. yere serilecekti. İl temsilcileri lâfa böyle başladıktan sonra mucip sebeplerini ileri sürüyor- lardı. Tabit bu sebeplerin hepsi inan- dırıcı olmaktan uzaktı. Ama baş- kanların imanını, inancını belli et- mek bakımından alâka uyandırıcıy- dı. Muş gibi, Diyarbakır gibi, Siirt gibi "ortada iller" in başkanları bir formül buldular: Yerlerine döndük- lerinde arkadaşlarını toplayacaklar ve "Bizim ilde kim kazanacak?" di- ye soracaklardı. — Arkadaşları * diye cevap vereceklerdi. Zira, i lerine nazaran AKİS yanılmıştı ve hakikat kendi söyledikleri gibiydi. O zaman arkadaşlarına diyeceklerdi ki "Bakınız, bizim ilimizi bile altıoklu bayrağa sarmamışlar! Duşununuz bu bayrağa sardıklarında C.H.P. nin kuvvetini!" Buluş memnunluk uyan- dırdı ve Seçim Haritasında sarı, si- yah veya benekli renkleri taşıyan illerin temsilcilerinin AKİS'e söylen- melerinin kısmen önüne geçti. Fakat hadise, il başkanlarının maneviyatla- rını gösterme bakımından büyük a- lâka uyandırdı. Hiç kimse kendi ilin- de D.P. nin kazanacağını kabul et- AKİS, 16 MART 1960 İsmet İnönü Mesuliyet arifesinde mek istemiyordu. Kütlelerin kütle halınde ayrıldıkları D.P. nin hâlâ bir seçimi kazanabileceğini düşünmek dahi bunlara deli saçması gibi geli- yordu. İnönü durumunu anlatıyor Il başkanlarının hepsi, İnönüyle u- nuşma fırsatı buldu- lar. O zaman görüldü ki Genel Baş- kanın Bursa seyahatinden itibaren söyledikleri, Menderesle düellosu ve seçımler mevzuunda verdiği teminat geniş akis uyandırmış, — teşkilâttaki havayı bir anda değiştirmiştir. İl başkanları İnönüden, söylediği bazı sözlerin etraflı izahını istediler. Ge- nel Başkanlarının bir takım hazırlık- ları bulunduğunu, tecrübeli devlet adamının boşuna — konuşmadığını, tedbirlerini — aldığını — anlamışlardı. Ama, acaba bunların mahiyeti ney- di? İsmet İnönü, teferruata girişmek- ten gülümseyerek sakındı. Elbette ki bunlar, bir muhaverenin mevzuu de- ğildi. Ama bir kaç noktayı il başkan- larına tam açıklıkla anlattı. İnönü dedi ki "Evvelâ, seçimleri ciddi su- rette kazandığımıza kesin surette e- min olmalıyız". Bu emniyet kendisi- ne verildiği takdirde, İnönü bir tek reyin dahi kaybolmaması için elin- den geleni yapacaktı ve il başkanla- rı emin olabilirlerdi. İnönünün o tak- YURTTA OLUP BİTENLER dirde elinden çok şey gelecekti. Bu- nun yanında, seçimleri kaybeden il- ler mağlübiyet sebeplerini esaslı şe- kilde bildirmekle mükellef olacaklar- dı. Bu sebepler arasında meşru sayı- lamayacaklar bulunduğu takdirde de H.P. Genel Başkanı "müsebbiple- rin burnundan getirmeyi" tekeffül ediyordu. Fakat İnönünün söylediği bir söz il başkanlarının hem pek ga- ribine, hem pek hoşlarına gitti. Ge- nel Başkan "Sureti katiyyede şarla- tanlık istemiyorum" dedi. "Seçimleri kaybettiğimiz halde bunları kazan- ki siz, vatandaşın rey- lerini alınız!" Bir çok başkan omu- zunu silkmekten kendisini alamadı. İlinde C.H.P. nin seçımı ciddi su- alamaması için bir mucizenin vukuu lâzımdı ki mucizelerin D.P. lehinde tecelli ettiği devirler pek ge- ride kalmıştı. Toplantılar devam ederken mem- nun olan sadece il başkanları değil- di. İl başkanlarının maneviyatını gör- mek, tecrübeli Cephe Komutanı İs- met İnönünün de canlılığını mıştı. 1950 den beri kuvvetlerinin durumunu inceden inceye tetkik eden İsmet İnönü maneviyatı hiç bu ka- dar kuvvetli, imanı hiç bu derece tam, ruhları böylesine ateşli görme- mişti. C.H.P. Genel Başkanı iktidar- dan ayrılmasından beri, hele 1954 ten bu yana hadiselere daha doğru teşhis koyma âdetini tekrar edinmiş, bir "Put" olmanın aldatıcı temayüllerin- den kendisini kurtarmıştı. Bu bakım- k çoğunun yaşı otuzu ancak bulan il başkanlarının teşkil ettikle- ri cemiyetlerden, yüreğinde hüsran ayrıldı. Artık tamamiyle inanıyordu ki C.H.P. için memleket hizmetinde nöbeti devralmak zamanı bir defa daha gelmiştir ve C.H.P. nin buna hazır olması lâzımdır. arti Meclisinin toplantısı eçen haftanın sonlarında, il baş- kanları zafere olan imanları ta- zelenmiş ve Genel Merkezde gördük- leri zihniyet değişikliğinden — dolayı tarifsiz memnunluk içinde başkent- ten ayrılırken Parti Meclisinin çalış- maları başladı. Parti Meclisinin aza- larına evvelâ il başkanlarının Genel Merkezde bıraktıkları intiba anlatıl- dı. Müsbet intiba, Parti Meclisini şevke getirdi. herkesin tam anlayış, tesanüt içinde bulunması en ziyade İsmet İnönüyü sevindirdi. Bir komutanın, kuvvetle- rini zafer arifesinde tesanüt İ örüp te memnunluk bil miydi? Parti Meclisi, yakın görü- 9