B A S Gazeteciler Dost elinin marifeti (Kapaktaki gazeteci) Geçerı hafta içinde bir gün Cum- hurbaşkanı Celal Bayara bir tel- graf geldi. Telgrafın altındaki imza Fahri Üstündağdı. Fakat Fahri Üs- tündağ, bu telgrafı "1946 Demokra- tı" arkadaşları adına çektiğini belirt- meyi unutmamıştı. Telgraf Kocaeli- den geliyordu ve şöyle deniliyordu: "1946 - 50 yıllarında kanadımıza kuvvet veren şerefli gazetecilerin ba- şında yer alan Yalmanın affi husu- sunda kanuni yetkilerinizi — kullan- manızı arkadaşlarımla birlikte arz ve rica ederim." Telgraf neticesiz kaldı Fahri Üstündağ geçen hafta için- de, yüreğinde bir eziklik hisseden tek "1946 Demokratı" değildi. 72 yaşma gelmiş. üstelik tıpkı "ilk sev- ye duyulan iptila gibi D.P. ye ve onun başlarına daima yakınlık, aşırı müsamaha, sempati beslemiş, hislerine olan bu zaafı yüzünden za- man zaman dünyanın en münasebet- siz yazılarını yazmış bir gazetecinin kulağından tutularak bir cezaevi- nin soğuk koğuşuna atılıvermesi her- kes gibi sayısız "1946 Demokratı" nı yaralamıştı. Ahmet Emin Yalman ismi bu Demokratlar için tatlı bir hatırayı, ışık dolu yılları gözler ö- nüne getiriyordu. Yalman, — Vatan DP., Bayar, Menderes, Köprülü, Ko- raltan, Karaosmanoğlu.. Bunlar bir- birlerine nasıl bağlı, ne derece yakın DN kelimelerdi! 1946 da kurulan bugün- kü iktidar partisinin isim babası Yalman değil miydi? Bu partinin programı en ziyade Yalmanın yardı- mıyla hazırlanmamış mıydı? Hattâ partinin doğuşunu hazırlayan hare- ket Vatan sütunlarında, Yalmanın mısafîrseverlıgı çekindiği bir sırada D.P. cılara kim kucak açmış, kim onlarla beraber Türkiyeyi karış karış dolaş- mış, bütün gücüyle yeni teşebbüsün başarı kazanması için didinmişti? Üstelik, Yalman ne yapmıştı yarab- bi? D.P. bir tek iyi harekette bulun- muş ta Vatan başyazarı onu on defa- dan az nisbette mi büyülterek öv- müştü? Yoksa, D.P. liderlerinin ken- disini el üstünde tuttukları sırada Hüseyin Cahit Yalçının hapsini bile Yalçının kabahati gibi gösterip şe- refli meslekdaşını "Hapse girmek su- retiyle memleketin prestijini da kırıyor" diye yermemiş miydi? Hattâ bugün bile Menderes için ne tatlı kelimeler kullanıyor, Fatin Rüş- tü Zorluyu büyük devlet adamı diye takdim ediyor, onun idaresindeki -gaf üstüne gaf yapan- Hariciyemi- zi göklere çıkarıyordu. Ama gülün dikeni olduğu gibi Yal- manın da, idare edilmesi gereken kaprisleri vardı. Yalman, dalkavuk- luk edemez, fikrini söylemeden du- ramazdı. Gerçi bu fikri, akıllı bir po- litikacının iki saatlık muhavere so- nunda 180 derecelik dönüşe tabi tut- ması işten bile değildi. Ama bu zah- Yalman, Toptaşı cezaevi önünde yakınlarıyla birlikte 53 yılın son perdesi AKİS, 16 MART 1960 meti göze alacak yerde, burun bir getirmeye — çalışmanın fazileti mıydı ki? Ne yaparsınız, İktidarın büyüklerinin içinde bulundukları ruh haleti başka türlü davranmalarına artık imkân bırakmıyordu. — Böylece Yalmanın — -düşününüz — Yalmanın- fütursuzca — hapsedilmesi — bugünkü rejime damgaların en mükemmelinin vurulmasına imkân vermiş oldu. O kadar ki Yalman bile — -düşününüz, Yalman- hakikatin nerede olduğunu ancak geçen haftanın başlarında bir sabah, Toptaşı cezaevinin demir ka- pısı bundan beş yıl evvel Yalçının ü- zerine kapandığı gibi kendi üzerine kapandığında anladı. Zira Vatan başyazarı o dakikaya kadar eski dostlarının işi oraya kadar götürme- yeceklerinden, — herkesin — prestijini kollayacak bir hal çaresi bulacakla- rından emindi. Gerçi bu tahakkuk et- mezse Yalman alenen af mı dileye- , başını mı eğecekti? Asla! Bu- nu Yalmandan beklemek de Yalma- nı hiç tanımamak demekti. Nitekim vakti geldiğinde —Vatanın 72 yaşın- daki başyazarı, şerefinden fedakâr- lık pahasına kurtulması mümkün ol- duğu halde bunu hatırına dahi getir- medi ve sıhhati perişan halde Topta- şı cezaevinin yolunu vekarla tuttu. Şimdi Rezzan Emin Yalman ahbap- larına, aklına hep "Dost elinden yü- reğim yarelidir" — şarkısının geldiği- ni anlatmaktadır. Bir zamanların psikolog politika- cıları D.P. büyükleri artık adam ta- nıma hassalarını bile, anlaşılan kay- betmişlerdi. Dünya üzülüyor çen haftanın tamamı ve bu haf- tanın başları Yalmanın akibeti karşısında sadece —Türkiyede değil, bütün dünyada duyulan teessürün a- kislerinin, kulaklar değil, — yürekler tarafından duyulmasıyla geçti. Üste- lik Vatan başyazarı ve yaşayan Türk gazetecilerinin piri ağır şekilde ra- hatsızdı. Bizzat Menderesin yakın dostu Ekrem Şerif Egeli tarafından verilmiş bir rapor Yalmanın duru- munu mükemmel şekilde gösteriyor- du. 72 yaş, bu! O yaşta hapishaneye tahammül kolay olabilir miydi? Ni- tekim Yalman, Toptaşının kapıları arkasına kapandıktan pek kısa bir zaman sonra rahatsızlandı ve Hay- darpaşa Nümune hastahanesine nak- line zaruret hasıl oldu. İki jandarma hasta başyazarın odasının kapısında yer aklılar. Yalman, bu haftanın ba- şında orada tecrit edilmiş vaziyette değildi, Yalman öteki mahpus gaze- teciler gibi tahta kerevette yatmı- yor, bir somyanın zavallı lüksünü ta- dıyor, yakınlarıyla rahat görüşebili- 19