YURTTA OLUP BİTENLER memurları da bulunuyordu. Morri- son'un avukatı işte bu yönden hare- ketle Ankara trafiğinin — otomobilin sürati hakkında — verdiği raporu sa- kat buluyor ve hissi hareket ettikle- trafiği yo- nazarı itibare alarak süratin 56 kilometre civarında oldu- ğunu söylemekteydi. — Avukat, trafi- ğin bu neticeye o gece Valinin sözle- rinin tesiri kaldıklarından dolayı vardığını iddia etmekteydi. Gözlüklü jüri dizisi, avukat binbaşı- nın bu hikâyesini de dikkatle dinle- di. Bütün bunlar olup biterken kenar- da oturan yakışıklı havacı — yarba son derece sakindi. Arada sırada gü- lümsediği bile oluyordu. Cankurtaran simidi S,ıratle seyreden duruşmanın ikinci ününde Yarbay Morrison'u tet- kik edenler yakışıklı havacının ra- hat ve serbest olduğunun farkına vardılar. Yarbay bir gün evveline na- zaran daha fazla gülüyor, daha faz- la hareket ediyordu. Morrison'un bu rahatlığının sebebi biraz sonra an- laşıldı. Bir türlü bulunamayan ve göz alan farlara sahip otomobil nihayet . Şoför Murat Yal- i şahıs ifade ver- meğe gelmiş ve kaza sırasında Mor- rison'un karşısından geldiğini söyle- Üstelik yakışıklı hava yarba- yı da unuttuğu bazı şeyleri artık ha- tırlıyabiliyordu. Meselâ ilk ifadesin- de karşıdan gelen otomobilin sadece lüks bir araba olduğunu, -5 kasım tarihinde Amerikan Haberler Mer- kezinde yapılan Basın Toplantısında da aynı şeyleri söylemiş ve bu, ban- ta alınmıştı- bunu farların kın olmasından anladığını yarbay bu defa otomobilin nı, rengini, hattâ modelini dahi söy- liyebiliyordu. Otomobil, 1959 model bir Chevrolet idi. Üstü beyaz, altı siyahtı. Siyah - beyaz Chevrolet'in mevcu- diyeti sadece şoförü tarafından orta- ya konmu Mehmet Maktavlı adındaki bir Vatandaş da hadiseden bir dakika evvel otomobili görmüş- tü. Uzun zaman Amerikalıların ya- nında çalıştığını ve — Amerikalıların kendisine Mayk dediklerini jüri dizi- sine anlatan Maktavlı hadise günü, Kavaklıdereden aşağı iniyordu. Saat ya 18.35 veya 18.40 dı. Bir sigara yakmış ve bunun için de birkaç sa- niye duralamıştı. İşte siyah - beyaz arabayı bu sırada görmüştü. Morri- sonun kazayı yaptığı saat ise 18.42 Perlonlu kızlar Dıruşmanın son günü daha da eğ- lenceli oldu. Bu defa Amerikalı- 16 ların yanında çalışan perlon bluzlu bazı Türk kızları salondaki ön sıra- ları işgal etmişler ve — yakışıklı ha- vacıyı seyre dalmışlardı. Hele duruş- ma sırasında verilen aralarda, perlon bluzların Morrison'un etraf ını sar- ması ve onun için dua ettiklerini söy- lemeleri yakışıklı havacının pek faz- la hoşuna gitti. Mecmuamızın baskıya verildiği şu sıralarda 11 Türk erini çiğnemek ve bunlardan birinin ölümüne, diğeri- nin ayaklarının — kesilmesine olmaktan sanık Yarbay — Morrison hakkındaki hüküm verilmiş olacak- tır. Türkiyenin — muhtelif yerlerinde bulunan yüksek rütbeli Amerikan subaylarından müteşekkil jüri bütün şahitleri dinlemiştir. Hadise hakkın- da geniş bilgiye sahiptir. Jürinin ve- receği kararla yakışıklı havacı suç- lu veya suçsuz olarak mahkeme sa- lonunu terkedecektir. Suçlu görül- düğü takdirde savcının iddiasına u- yularak üç sene hapsine ve askerlik- ten tardına karar verilecektir. An- cak, mahkemenin hadisede hafifleti- ci sebepler görmesi mümkündür. Fakat Morrison'un davası başka bir bakımdan daha alâka çekti. Bu neviden davalara NATO camiasında ve Türkiyede daima rastlanılmakta- dır. Ancak bunların hemen hepsi, Türkiyede büyük bir gizlilik perde- siyle örtülmüştür. Buna mukabil ya- kışıklı havacıyla alâkalı dava Ba- sına bilhassa Amerikan makamları tarafından aksettirilmiş ve Basın mensuplarına davetnameler gönderi- lerek haber verılmıştır Halbuki ay- nı salonda, bir gün e ermiş ve sanığın beraatiyle neticelenmiştir. O davadan değil Türk Basınının, perlon bluzların bile — -burunlarının dibinde cereyan etmesine rağmen- haberi olmamıştır. Bu bakımdan, Türk umumi efkârında derin akisler uyandıran hadisenin Örtbas edilme- sine teşebbüs edilmemesi -Amerikan usullerinin garipsenmesine rağmen- memnunluk uyandırdı ve Türk - A- münasebetlerinde bilhassa İnönünün son demecinden sonra ge- lişmeye başlayan yeni zihniyetin bir nişanesi sayıldı. Amerikalılar tara- fından Türk halkının hislerine saygı duyulduğunun belirtilmesi, bir "adi kaza" olmaktan çıkıp infial sebebi haline gelme istidadını gösteren ha- dıseyı bir anda mahiyetine, "âdi ka- ya İiade ediverdi. Amerikalılar Turk halkının hislerini — anladıkları müddetçe elbette ki Türk halkı da bir "âdi kaza" nın mübalâğa edil- memesi gerektiğini teslim edecektir. Hele adaletin tecelli ettiği hususun- da yüreklere emniyet getirilirse... Kıbrıs Patlak verdi Ne yapmak istiyor bu Makarios ? Niyeti İngiliz Aslanını sahilde kıstırıp kuyrugunu denize sallan- ırma Geçen hafta sonunda bu suale mu- hatap olan Ankaranın en sempatik İngilizlerinden — biri, — kahkahalarla karışık şu cevabı veriyordu: Kuyruğumuzu — denize sallan- dırmaga razı olsa ne âlâ! Ürstelik. kuyruğu kendi eline vermemizi is- tiyor!" Bahis mevzuu hadise, Lefkoşe Vi- lâyet Konağında Başpiskopos Ma- kariosun İngiliz Sömürgeler Bakan- lığı Siyasi Müsteşarı Amery'ye kök söktürüşüydü. Devam eden görüş- meleri bundan iyi hülâsa etmek ka- bil değildi işin aslında Vilayet Ko- nağındaki müzakereciler hiçbir ö- nemli meseleye el değdirmemişlerdi Albay Morrison basın toplantısına geliyor Perlon bluzlar hayran AKİS, 16 MART 1960