Biliyor muydunuz? DÜNYACA TANINMIŞ OPERA SANATKÂRIMIZ Leylâ Gencer Mos- kovaya davet edilmiştir. İtalyanın muhtelif şehirlerinde, bu arada Roma Operasında başarılı temsiller verdikten sonra, ge- çen hafta içinde Ankaraya dönmüş olan soprano İtalyan basını tarafından zamanımızda Verdi'nin eserlerini on iyi temsil ve ic- ra eden sanatkar olarak takdir edilmektedir. Leylâ Gencer bu ay sonlarında Moskovaya gidecek, 29 mart ve 2 nisan akşamla- rı meşhur Bolşoy sahnesinde, 6 ve 8 nisan akşamları da Lenin- grad operasında Verdi'nin "La Traviata'sında Violetta partisi- ni söyliyecekti 19 MARTTA AÇILACAK İSTANBUL OPERASININ ilk temsiline Ley- la Gencer de katılacak ve sahneye konulacağı ilân edilen Puc- cini'nin "La Tosca" operasında, esere adını veren kadın kah- ramanı oynıyacakttr. Aynı eserde, tenor partisini söylemek üze- re Giuseppe Favio, bariton partisini söylemek üzere Devlet Ti- yatrosunun eski şohretlermden Orhan Günek, orkestrayı idare etmek üzere de meşhur Alman şeflerınden Kurt Eichhorn an- gaje edilmişlerdir. Örhan Günek ve G. Favio İtalyadan, Mo. K. Eichhorn da Almanyadan gelmişler ve provalara başlamışlar— dır. Leyla Gencer İstanbul Operasının ilk iki temsiline iştirak ettikten sonra Moskovaya hareket edecektir. AVNİ DILLIGIL İLE MÜCAPOFLUOĞLU İstanbul Şehir Tiyatrosuna girmişlerdir. Ofluoğlu, Dram bölümünde mevsim başındanberi eksilmeyen bir ragbet görmüş ve 150. temsilini aşmış bulunan ve bu mevsimi tek başına kapatacağı tahmin edilen, "Hamlet"- te Ülvi Urazın oynadığı Polonius rolüne geçmiştir. Bu suretle Ulvi Uraz Yeni Tıyatroda sahneye koymakta oldugu Haldun Tanerin yeni telif piyesi "Fazilet Eczahanesi"nin başrolünü oy- namak imkânını bulmuş olacaktır. "Fazilet Eczahanesi", aynı sahnede 50. temsilini aşmış bulunan Cevat Fehmi Başkutun son piyesi "Obür Gelişte" afişten indikten sonra, büyük bir ih- timalle bu ay sonlarında, temsil edilmeğe başlanacaktır. Avni Dilligil ise Lâle Tıyatrosunda son provaları yapılmakta olan ose Lacour'un "İmtihan Yılı"nda vazife alacak ve uzun bir ay- rılıktan sonra Şehir Tiyatrosu sahnesine tekrar çıkmış olacak- fir. BURSA AHME T VEFİK PAŞA TİYATROSUNDA "Kibarlık Budala- sı"nın ilk temsili 15 Mart salı akşamı verilmiş olacaktır. Moli- ere'in Ali Süha Delilbaşı tarafından tercüme edilmiş olan eseri- ni Ragıp Haykır, Bursada bir müddettenberi temsil edilmekte olan Orhan Asenanın, "Yalan" piyesi kadrosuyla sahneye koy- muştur. Ragıp Haykır eserin başrolü olan Mösyö Jourdain'i de oynamaktadır. Devlet Tiyatrosu Umum Müdürü Cüneyt Gökçer ilk temsilde bulunmak üzere Bursaya gitmiştir. ÇEHOV'UN 1000. DOĞUM YILDONUMUMUNASEBETİYLE Devlet iyatrosu, bu mevsim sonunda yazarın "Martı” isimli piyesini buyuk Tıyatroa'a sahneye koymayı düşünmektedir. Yıldönümü vesilesiyle birçok Avrupa sahneleri Meşhur Rus müellifinin pi- yeslerini yeniden sahneye koyup oynamaktadırlar. BEŞİNCİ DEVLET SAHNESİ PEK YAKINDA Ankarada faaliyete geçmiş olacaktır. Bu sahne Yenişehirdeki eski Beşıncı Tıyat— rodur. Baştan başa tamir ve ıslah edilen bu salon "Yeni Sahne” adını alacak ve önümüzdeki nisan ayı içinde - geçenlerde bir otomobil kazasında ölen- tanınmış Fransız muharriri Albert Camus'nün "Caligula"isimli eserıyle perdesini açacaktır. Eseri Yaman Koray dilimize çevirmiştir. ANKARADAKİ KÜÇÜK, ODA VE UÇUNCU TİYATRODA mevsimin son eserleri provaya konulmuştur. Küçük Tiyatroda meşhur Yugoslav müellifi Branislav Nuşıç in "Felsefe Doktoru" isim- li komedisi - Salih Canarın rejısı ile-, Oda Ti osımda Fransız müellifi F. Billetdoux'nun üç kışılık pıyesı Şere Çin- Çin" - Mahir Canovanın rejisi ile - , Üçüncü Tıyatroda da İtal- yan müellifi Dino Buzzati'nin "Klinik bir Vaka”" isimli piyesi - Ziya Demirelin rejisiyle- sahneye konulacaktır. "Klinik Bir Vaka da, bir müddettenberi sahnede görülmeyen Saim Alpa- go ile Nuri Altınok başrolleri oynıyacaklardır. AKİS, 16 MART 1960 duyulamamaktadır. Sonra — yüksek tabakaya mensup, babadan oğula maliyeci, bankacı bir büyük iş ada- mının ne kadar güzel, işgüzar ve se- vimli olursa olsun hususi katibelerine çeşitli sebeplerle duyduğu zaaf, hele bu zaafı evlenmeğe kadar vardır- ması, pek inandırıcı olmamaktadır. Belli ki Ladislau Fodor vakasını bağ- lamakta, başlatmakta gösterdiği ka- dar muvaffak olamamış ve herkesi memnun edecek bir tatlıya bağlama ile son perdeyi kapatmayı tercih et- Buna rağmen payesin zevkle sey- redildiği bir hakikattir. Yıldız ve Müşfik Kenter gibi üstün vasıflarda sanatkârların bu gibi eserlerde har- canmasına gelince, bu iddia da bil- meyiz ne dereceye kadar doğrudur. Baron Thomas Ulrich'i Müşfik Ken- ter oynamasa da, belki olur. Ama Susie Sachs'ı Yıldız. Kenter oyna- masa, temsilin aynı alâkayı görece- ğini ıddıa etmek kolay değildir. Sahnedeki oyun öl Faresi" ni Karaca Tiyatroda kimin sahneye koyduğu belli de- ğildir. Programda buna dair bir işa- ret yok. Belli ki Mahir Canovanın es- ki mizanseni, umumi hatlarıyla mu- hafaza edilmiş. Dekordan yana ise, Karaca Tiyatrosunda umumıyetle göze çarpan itina bu sefer hiç göste- rilmemiş. Ne 1. perdede Viyananın, ne de son perdelerde Parisin havası var. Buna karşılık kostümlerde, otuz sene evvelki moda gözönünde tutu- larak dekorun veremediği bu hava yaratılmıya çalışılmış. Oyuna gelince, Müşfik Kenter -makyajıyla daha yaşlı — görünmek istediği halde fiziği ve bazı hareket- leriyle genç kalmasına rağmen- ve Yıldız Kenter -şimdi daha rahat, da- ha usta, daha da süslü bir oyunla oy- nadığı halde rolünü aşmamasına, ro- lün tamperamanına küçük geldiğini duyurmasına Trağmen- her zamanki gibi zevkle seyrediliyorlar. Franz, baronun genç oğlu, Genco Erkalda yaşına, mizacına uygun bir sanat- kâr bulmuş. Ama çok hareketli oyu- nu, babasının kibarlığını tevarüs et- memiş hissini — veriyor... Zengin ve aylak F. Telheim'da Sadri Alışık Viyana komedilerinin o yaşlı ve her- dem taze Graf'larına uygun bir tip çiziyor. Ama sahnede yalnız beyaz patla yaşlanmak kabil olsa... Olly Frey, o oynak ve güzel kâtibe, Lâle Oraloğlu gibi olgun bir sanatkârın oyununda tatlı, cazip bir ifade ka- zanmış. Bu kadarı o role fazla gel- miş olmalı ki Baron Ulrich'in ilk ka- rarından cayması pek makul görün- muhasebesini siyah kolluklarmda taşıyan Herr Ouapil'e Ziya Keskiner sevimli bir çehre ver- meye muvaffak olmuş. 31