Rauf Denktaş Tepesi attı bile. Herkes üslerin mesahası dava- sının pazarlık edildiğini sanıyordu. Halbuki Adada kalacak İngiliz bir- liklerinin Lefkoşe hava alanında ve yol şebekesinde görecekleri kolaylık- larla talim alanları meselesinde ve bir de -en önemlisi- İngiliz birlikle- rinin PX -kantin- işlerinde ne gibi muafiyetlerden — istifade — edecekleri konusunda bazı anlaşmalara mıştı! Eğer Makarios Cenapları bu konularda kâfi — müzakerecilik tali- mi yaptığına ve Amery nin — sabrını tükettiğine karar verirse, ayrıca key- i de eşref saatini bulursa üs mese- lesine de geçilecekti. safhadayken geçen hafta İngilizlerin talebi üzerine Tür - gasyonları da toplantıya iştirake da- vet edildiler. Bundan maksat Anka- ra ile Atinanın Makarios uzerınde bir azıcık -daha fazlası umulmamak- tadır- baskı yapması ve istiklâlin ilânı 15 Martta da mümkün olamaya- cağı için Ankara ve Atina Hükümet- lerinin iştiraki olmadan alınamaya- cak olan yeni tehir kararının alın- masına imkân verilmesi idi. varıl- Öte yandan, başta Erim ile Çaços, Anayasacılar da hâlâ münakaşa ha- lindeydiler. Zürich ve Londrada a- celeden unutulan önemli konular a- rasında eğitim işlerinin Merkezi Hü- kümet bütçesinden finansmanı ko- nusu da vardı. Rumlar bu işi tama- men Cemaat Meclislerine bırakmağa taraftardılar. Ne olacaktı? Kendile- rinin bu konuda en ufak bir sıkıntı- ları yoktu. Ama, Türkler için dâva bu AKİS, 16 MART 1960 nun tam aksineydi. İşte, bunun için- dir ki akıl sonradan gelmış ve Türk Delegasyonu egıtım işleri için, Mer- kezi Hüküm bütçesinden de tah- sisat ayrilmasıni istemeğe — koyul- muştu. Fakat, Türk Cemaatinin i- lerlemesını gonulden 1steyen Rum- Meclisine hiç olmazsa birer temsilci göndermelerini teklif etmişlerdi. Pek tabit ki, bu Cemaat- ler kendilerine en yakın olan Cema- at Meclisini, yani Rum Cemaat Mec- hsını seçeceklerdı Fakat, Makarios n haklarına pek Triayetkar ol- dugunu iddia eden Müakarios- bunu da şiddetle reddediyordu. Sabrı tükenen adam Doğumunun çıkmaz ayın son çar- şambasına kalması Üüzerine ana rahminde — boğulma ihtilâçları geçi- ren cenin -Kıbrıs Cumhuriyeti- böy- lece tehlikeye düşmüşken Türk Ce- maatinde bir adamın sabrı artık tü- kenmişti. Sabrı tükenen adam Kıbrıs Türk Dernekleri Federasyonu aş- kanı Rauf Denktaştan başkası değil- di. Nitekim, — Federasyonun haftada bir çıkardığı Nacak — Gazetesinin 4 Mart günkü nüshasını ellerine alan- lar Denktaşın Makariosa karşı yay- liım ateş hücuma geçtiğini gördüler. Manşet 8 sütun üzerinden haykırı- yordu: "Sabrimiz Tukenıyor Maka- riosu — Bekleye ", Başyazı, çok açık bir dılle kaleme alınmıştı: A- dadaki İngiliz üsleri Türkiye ve Yu- nanistanın savunması için de lüzum- ludur. Türk ve Yunan diplomatları Ingılızlerın 120 mil karelik talebinin olmadığını teslim etmişlerdir. Buna rağmen Makariosun bu nokta- da ısrar etmesi bulanık suda balık avlamak ve Zürich — Anlaşmalarını baltalamak demektir. Bu yüzden Cumhuriyetin ilânının tehiri müsa- mahayla karşılanamaz. Üstelik, A- nayasa çarpuk çurpuk bir çehre ar- zetmektedir. Memur meseleleri çiğ çiğ sırıtmakta, Rum idaresi derin- lere kök salarcasına kurulmaktadır. Cumhuriyetin ilânı, geciktikçe işsiz- lik artacak -4 bin Türk işsizdir; 15 bin Türk bu yüzden ıstırap içinde- dir- ve bu da sadece Türk Cemaati- ne Zzarar verecektir. Makale Türk Cemaatinin, kendi durumunu Rum- ların siyasi entrikalarına göre tâyin edemeyeceğini ve Makariosu ilelebet bekleyemeyeceğini — bildirerek - sona eriyordu Nacakın aynı sayısında çıkan "Ta- rımcı" imzalı fıkrada da aynen şöy- le deniyordu: YURTTA OLUP BİTENLER MEYVASIZ AĞAÇ Zürich ve Londrada ortaklaşa bir Cumhuriyet kurulması için anlaş- tık dendi. Her şey oldu bitti göste- rildi ve imanla teçhiz edilerek Alla- hın izniyle Cumhuriyeti kurmağa koyuluverdik. Çocuk doğdu doğacak derken, da- ha doğmadı. Cumhuriyet kuruldu kurulacak derken askıda kalan işle- rimiz bir yana, daha da cemaatimiz için problemler yarattı. İşsizlik, du- raklama, kredisizlik ve üstelik yega- ne kalkanımız iktisadi bütünlük pa- rolamızda da çökme hareketleri be- irdi. İşte bunların arasından dogacak eli, gozu, yuzu ve ağzı çarpık "Cum- huriyet" çocuğu ve her sakat çocuğu afsunlamakla tedavi edecek Evliya- ar.. Kökü sağlamda, tacı göklerde o0- lan meyvalı ağacın meyva verebil- mesi için, arsız dal ve sürgünlerinin imdiden temizlenmesi gerekiyor. Aksi halde, köylünün de dediği gibi, köküne "K” suyu dökmek düşer. Bu yazıların mânası açıktı. Kıbrıs Türklerinin büyük çoğunluğu Rum Cemaatinin manevraları — karşısında itimatsızlık duyuyor ve Zürich Kon- feransından beri girilen yolun ken- disini selâmete götüreceğinden şüp- he ediyordu. Federasyon Başkanı Denktaş da şimdi, bu temayülleri temsil etmenin uygun olacağı kana- Fazıl Küçük Sabrın sonu nedir?