CEMİYET Pırıl pırıl gözlü, mütenasip vücutlu adın, göğüslerini şişirerek kar- şısındakı gazetecileri adeta tersledi: Ben Italyan doğdum İtalyan öleceğim. Üstelik bununla da iftihar göç edıp tâbiyet filân da değiştirmiyeceğiz. Sevimli İtalyan yıldızı Gına Lol- lobrigida'nın bu sözleri basın mensup- larını hem şaşırttı, hem de sevindir- di. Doğrusu ya Gina'nın Amerikadan ayrılmasına gönülleri razı olmuyor- du. Ne var ki işin esası, Gina'nın iddia ettiği gibi değildi. Gerçi esmer İtal- yan yıldızının memleketini ne kadar sevdiği biliniyordu. İtalyan doğmak- la veya ölmekle iftihar edeceğini Gi- na, bir değil birçok yerde söylemişti. Ama aslen Yugoslav olan ve çocu- ğunun babası bulunan eşi Dr. Mico- viç'in İtalyan tabalığına kabul edil- mediği bir hakikatti. Üstelik Gina'- nın oğlu da İtalyan tâbiyetine gire- miyordu. Hal böyle olunca ünlü yıl- dızın eşi Dr. Micoviç senelerden be- ri Kanadada yaşıyan ve Kanada ta- biyetinde olan ağabeysine bir mek- i . Ka- Micoviç'e Kanada hükümeti tara- fından müsbet cevap verilmişti. Gi- na'nın eşi bu cevaba çok sevinmiş o- lacak ki gazetecilerin kulağına gide- cek kadar bol konuşmuştu. Haber bazı Kanada ve Amerikan gazetele- rinde çıkınca basın mensupları Gi- na'ya haklı olarak gidip gitmiyece- ğini soruyorlardı. Güzel İtalyan yıldızının haberin duyulmasına neden bu kadar kızdı- ğı bilinmemekte, ancak tepkisinin pek şiddetli olduğu rinden bir gün geçtikten sonra, Dr. Micoviç'in — dostlarına şişen — alnını göstererek "Dün gece kapıya çarp- tım" demesinden anlaşılmaktadır. Geçen hafta içinde Eminönü Halk- evi salonunda yapılan Artvin ge- cesinde bir siyasi, derin derin düşü- nüyordu. Elini şakağından çeken po- litikacı bir ara düşüncelerinden sıy- rılarak oturduğu yerden kalktı ve salonu terketti. İstanbul milletvekili Haluk Nihat Pepeyinin salonu terkederken yüzü asıktı ve hakikaten üzüldüğü ada- makıllı belli oluyordu. Halbuki Pe- peyiyi on - onbeş dakika evvel gö- renler pek neşeli, mesut ve rahat bir adam olarak müşahede etmişlerdi. Bu ani değişikliğe sebep neydi? Üs- telik Artvinin kurtuluşu — münasebe- tiyle tertiplenen ve neşe içinde ge- çen bu gecede... AKİS, 16 MART 1960 Pepeyinin sıkılmakta hakkı vardı. Zira geceye sadece Başbakanı Men- deresin tebrik telgrafını dinlemek ve akislerini müşahade etmek için gelen Pepeyi, Beyfendinin telgrafından son- ra C.H.P. gençlik kolları başkanının tebrik telgrafını da dinlemiş ve sa- lonun bu telgraf uzerıne nasıl yerin- den oynadığını görmüştü Anlaşılıyordu ki Artvın de C.H.P. liydi... İri yarı, çok şık giyimli adam, başı- n doğru eğerek hafifçe gü- lümsedi. Halinde söylenenleri redde- den, ancak hoşlandığını da belli eden bir eda vardı Etrafındakiler sözlerinde ısrar e- diyorlar "Haydi.. Haydi.. Söyle ca- m.. Yabancı yok aramızda.. Kimse de duymaz" gibi lâflar atıyorlardı. Şık giyimli iri yarı adam, bütün söz- lere aynı şekilde mukabelede bulunu- yor ve: "Yok canım.. Yok diyorum size.. Olur mu öyle şey" diye cevap veriyordu. Şık, giyimli, iri yarı zat meşhur iş adamlarımızdan İsmail Ağar idi. Etrafını saran dostlarına hesap ver- mekle meşguldü. Hesabını verdiği şey sabık İran Kraliçesi Süreyya ile evlenip evlenmiyeceği idi. Geçen hafta ortalarında Ankaraya bazı işleri için gelen İsmail Ağar -Zorlu Dış İşleri Bakanının şahsi dostudur- hakikaten pek müşkül va- ziyette kalmıştı. Yılbaşını Saint - Türkiye Göz Bankası Moritz'de sabık Kraliçe Süreyya ve meşhur Krupp'larla geçiren Ağarın, Süreyya ile evleneceği dedıkoduları ek meraklı Ankara sosyetesi hanım- larının dillerinde sakızdı. Hele Türk ş adamının Süreyya ile sık sık gö- rünmesi dedikoduları ayyuka çıkar- mış ve Ankara sosyetesinde davetiye bekleyenler bile olmuştu. Bir ara dü- ğünün Avrupada mı, Türkiyede mi yapılacağı bile münakaşa ediliyor- du! Ne var ki kazın ayağı, hiç te pek Bakanının şahsi dostu Ağar evvelâ iyi bir iş adamıy- dı. Saniyen Almanyada Süreyyadan tanımadıklarını da çalışıyordu. İşte Süreyya ünlü iş adamının bu yönden pek faz- la işine yaramaktaydı. Sabık Kraliçe hem iyi bir dam, hem de geniş mu- hiti olan sayılı kadınlardandı. Ağar bu sayede Alman iş adamlarından pek çoğuyla beraber olabilme fırsa- tını buluyordu İşte bunun içindir ki Zorlu Dış İş- leri Bakanının yakın İ Ağar etrafını alanlara hattâ hafif müstehzi, Süreyya ile o- lan macerasının sadece bir arkadaş- lık olduğunu ve evlenmenin akıldan bile geçmediğini anlatmağa çalışı- yordu. Nitekim geçen hafta içinde Ağarı hadiseler desteklemiş ve Su— reyya - Orsini hikâyesinin başlaması ünlü iş adamını dostları- nın elinden kurtararak rahatlatmış- t Derneği 1949 yılı Chopin Konkuru birincisi Polonyalı piyanist HALİNA CZERNY STEFANSKA'yı takdim eder. Devlet Operasında 19 Mart 1960 Cumartesi 15 de CHOPİN RESİTAL 22 Mart 1960 Salı 21 de Riyaseticumhur Senfoni Orkestrası refakati ile konser (Bach - Mozart - Beethoven - Wagner) Biletler Devlet Operası gişesinde satılmaktadır.