16 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

16 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Beyfendinin neşesi, etrafını saran- lara da sirayet etmek mecburiyetin- de kaldı. Başbakanın yaptığı nükte- lere tüccar ve sanayiciler kasıkları- nı tutarak gülüyorlardı. Başbakan bu mesut azınlığın bahtiyarlığına doğrusu hayran kaldı. Ne var ki salo- nun, diğer köşesinde bulunan ve ekse- riyeti teşkil eden gruplar aynı bahti- yarlığı duymamakta ve Menderesin etrafını saranlar kadar neşeli kahka- halar atmamaktaydılar. Bu gruplar manalı gülüşler, kaş ve göz işaret- leri, hattâ "Bu seçim, bu İktidar ne efsunkâr şeydir" sözleriyle — viskile- rini yudumlamaktaydılar. Beyfendi, saat 20.50 yi gösteriyor- du ki, salonu terketmek üzere ayağa kalktı Kapıya doğru ağır adımlarla yürüdü. Bu sırada etrafını alan ka- labalık bir grupla tekrar sohbete Menderesin yanında bulunan Polat- kanı işaret ederek "— Efendim, Hasan beye ne za- man müracaat etsek döviz talepleri- mizi reddediyor" dedi. D.P. nin denk bütçeler şampiyonu Maliye — Bakanı bumunun ucuna kadar kızararak Başbaka — Aman beyfendi, daha biraz ev- vel şuracıkta yedi tane imzalattılar" diye beyanda bulundu. Neşeli Başba- kan: "— Hasan bey, yedi yerine on ye- di tane imzalasaydın bu şikâyetlerin hiç birine lüzum kalmayacaktı" diye takıldı. Ama viski dolu tüccar işin peşini bırakmıyordu. Bu defa: "— Efendim, Hasan beyfendiyi arıyor bulamıyoruz" dedi. Beyfendi Maliye — Bakanının — bulunmayışına doğrusu pek hayret etmişti. Kendi- si ne zaman istese bir dakika sonra şıp diye buluyordu. Polatkana: "— Hasan bey sen nerede çalışı- yorsun? Yoksa geceleri mi çalışıyor- sun? Bak arayıp bulamıyorlarmış" diye merakla sordu. Polatkan: "— Beyfendi, ben Defterdarlıkta çahşıyorum dö edercesine tüccara doğru zoraki gü- lümsedi. Başbakan ve etrafındaki grup ka- konuşarak ilerlediler. kendisini uğurlayanlara muhteşem Cadillac'ına bi- nerek Hiltondan ayrıldı. İllâ da teşkilât.. İktidarın başının o gece Trahat ve iyi bir uyku uyuduğu tahmin olu- nabilir. Nasıl uyumasındı ki koca İs- tanbul şehrinin belli başlı iş adamla- rı, belli başlı sanayicileri, tesir sa- 14 hası bir hayli geniş olan tüccarı D.P. saflarından D.P. için çalışacak kışıler halinde Başbakanlarına olan sevgi ve hürmetlerini teker teker göster- mişlerdi! Nitekim Menderes, ertesi sabah pek erken denecek bir saatte kalktı. Yıldız parkının nefis toprak kokulu yollarında bir gezintiden sonra Park Otele döndü. Başlanan işler bitiril- meli, geriye bırakılmamalıydı. Vit- rinlerin seçim arifesinde tıka basa dolu olması lazımdı. Vatandaş için yok olmamalı, vatandaş her aradığı- nı bulabilmeliydi. İthalat yapmak, vatan sathını mala boğmak lâzımdı. İbret Levhası Asağıdaki sözleri bir Bakan, Bayındırlık Bakanı Tevfik İleri kapalı kapılar arkasında da değil, bir parti kongresinde alenen söylemiş ve bu sözler A.A. tarafından verilerek rad- yolarda okunmuş, D.P. boraza- nı gazetelerde ıftıharla neşre- dilmişti Dünyada olmayacak bırşey yoktur. Bakarsınız sapasağ- lam ve genç bir insan küt diye düşer ölür. Bakarsınız bir ma- mure bir zelzele ile bir anda harabeye çevrilebilir. Allah ko- rusun dünü ve bugunu ile bu derece malum C.H.P. nin ikti- dara gelmesi ölüm gibi, zelzele gıbı bir felakettır. Ve Türk Mil- Jelâketten koruyacaktır. Ve bu Bakanın mensubu ol- duğu İktidar Türkiyeyi demok- ratik tarzda idare ettiğini, De- mokrasinin bundan başka bir şey olmadığını iddia etmekte- dir! Koordinasyon heyetıyle yapılan top- lantı bu meselenin müzakeresi do- layısıyla oldukça uzun sürdü. Eee, yapılması istenen iş bir hayli maha- ret isteyen işti. Ha deyince mal ithal etmek mümkün olmuyordu. Bunun formülünün bulunması işi, ehil Ba- kanlara bırakıldı. Her halde D.P. Ge- nel Başkanı bu sefer "Süpürge Ede- biyatı" istemiyordu İktidarın başının zihnini kurcala- yan ikinci mesele, yanındakilerin bü- tün iyi niyetlerine rağmen İstanbul D.P. teşkilatındaki huzursuzluğun henüz giderilmemiş olmasıydı. Ağa- oğlu ve Kalafatın memur edildiği iş bir an evvel bitmeliydi. Şu her şeyi duyup yazan Basın, Beyfendinin bu meselede hakikaten canını sıkmıştı. Kalafat ve Ağaoğlunun memur e- dildikleri işi başarmak için sarfet- tikleri gayretler Basının dilinde sa- kız olmuştu. Buna bir çare bulmak gerekiyordu. Beyfendinin — yanında- kiler bu işi hemen hallediverdiler. İ- ki tekzip kaleme aldılar ve İstanbu- lun büyük gazetelerine Kalafat ve Ağaoğlunun teşkilâtı — düzenlemekle vazifelenmediğini Basın Bürosu va- sıtasıyla bildirdiler. Ne var ki işler iyi gitmiyordu. A- radan bir saat geçmeden aynı Basın Bürosu gazetelere -nasılsa duyacak- larından- bir başka haberi vermek zorunda kaldı. Bu defa açılan tele- fonlardaki ses, Ağaoğlu ve Kalafat tarafından parti içinde hizipçilik ya- ratan Beykoz İlçe idare kuruluna iş- ten el çektirildiğini söyledi. Demek ki D.P. içinde iki seneden beri devam eden kaynaşma hâlâ de- vam etmekte ve İstanbul ilinin bu seçimlerde parlak neticelere — ulaş- masını güçleştirmekteydi. Halbuki İktidarın başı ve kurmay heyeti işi başka türlü hesaplamışlar ve büyük şehirlerin bu seçimdeki rolünü iyice anlamışlardı. Mademki köylerden büyük şehir- lere önü alınması imkânsız bir akın vardı. Mademki büyük şehirlerin nüfusu her yıl biraz daha artmakta ve dolayısıyla milletvekili adedi ka- barmaktaydı. Üstelik C.H.P. nin orta Anadolu ile Doğu ve Güney Doğu A- nadoludaki üstünlüğü artık su gö- türmez bir hakikatti. Öyleyse iktida- rın el değiştirmemesi için büyük şe- hirlerin muhakkak kazanılması lâ- zımdı. Başbakan Menderes ve etrafında- kiler böyle düşünüyordu. Bu taraf- tan hareket edilirse seçimlerin bir müddet daha -Sonbahara kadar- ge- ri bırakılması beklenebilirdi. D.P. nin başları bütün tedbirlerini alıp, yarışa Öyle girmeği kuruyorlardı. Ama ortada bir hakikat vardı: Halk oyu gün geçtikçe C.H.P. ye doğru akmaktaydı. İşte elle tutulur bir hale gelen bu akıştır ki Beyfen- diye, geçen hafta "Belki, yarın ben Başbakan olamam" dedır tti. Adalet Amerikalının duruşması Sal n orta buyuklukteydı Tahta ikiye bir masa vardı ve masanın etrafında gözlüklü sekiz kişi oturuyordu. Uzun masayı kesen ondan daha ufak bir AKİS, 16 MART 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: