Haftanın içinden Kendini Sayın İsmet İnönünün, Türkiyenin Kuvvetli Adamı sayın Menderese karşı giriştiği son harikulade mü- cadelenin bütün memlekette uyandırdığı hayranlığı gör- memek için artık Demokrat olmak dahi kâfi değildir. Kiminle konuşursanız konuşun, her ağızda yaşlı Muha- lefet liderinin verdiği unutulmaz derslerin hikayesi, öv- güsü vardır. Sayın İnönünün, Olimpus dağından hitap ediyormuş gibi bir edaa içinde ve adeta bütün dünya küçüklüklerinden uzaklaşarak yaptığı konuşmalar sade ce yüreklere su serpmekle kalmamış, siyaset edebiya- tımıza da ibretle okunacak örnekler katmıştır. Dikka- ti çeken taraf, herkesin, konuşmaların bir noktası üze- rinde durması, aradığını orada bulmasıdır. Elbette ki slogan haline gelen söz, seçimleri kaybettikleri halde iktidarda, kalmaya savaşacak]arın başına dünyanın yı- kılacağı ve bu iş için bizzat sayın, İnönünün kollarını sıvayacağı ihtarıdır. Bütün hayatı boyunca bir tek gün boşuna konuşmamış olan eski askerin bu teminatı ta- raftarlarının, tarafsızların, hatta munis Demokratla- burada söylenilen bırakmıştır. Mil- letçe maneviyatın son bir hafta içinde nasıl yükseldi- ğini farketmemek için kör olmak lazımdır. Sayın İnö- nünün pek çok kimsenin gözlerini sıcak yaşla doldur- duğunu söylemek kehanet değildir. Ama Muhalefetin sayın liderinin bilhassa Bursa nutku ve onu takiben Ankarada sayın Başbakana verdiği cevap yarın hak- kında duyulan endişeleri azaltacak sarahatlerle dolu- dur. C.H.P. nin iktidara bundan on yıl önce D. P. nin geldiği şekilde, yani ağzı vaad dolu fakat eli boş gel- mediğini sayın İnönü en medeni, en olgun tarzda söy- lemiş, cennet vaad etmekten dikkatle kaçınmış, mese- leleri bildiğini ortaya koymuştur. İktidar ile Muhale- fet arasında girişilen tartışma memlekete yeni bir po- litika anlayışı getirmiş, siyaset ufuklarını alabildiğine açmıştır. Fazileti inkar edilemeyecek bu tarzın başarı kazanması, cemiyetimizi bir hamlede çeyrek asır ileri götürecektir. Doğrusu istenilirse böyle bir tartışmada sayın İk- tidar liderinin baştan şansı yoktu. Bu bakımdan, uğ- radığı ağır yenilgiyi sürpriz sayanların çok olduğu sa- nılmamalıdır. Sayın İnönünün zaferi, bazılarınca sihir addedilecek, ancak aslında son derece basit bir sebebe dayanmaktadır. Muhalefetin sayın lideri hemen bütün hayatı boyunca kendisini yenileyebilmiştir. Türkiyede pek az kimse sayın İnönü kadar "günün icaplarına uy- gun adam" dır. Öyle sahalar vardır ki, kendisinden el- li yaş genç olanları Muhalefetin sayın liderinden elli sene eski bulmamak imkansızdır. Bu yenileme kudre- tinin sırrını burada aramak beyhudedir. Bir cümle ile kültür, mütemadiyen okumak ve tefekkür elbette ki nisanlara kendilerini yenileme imkânı veren başlıca vasıtalardır. Zamanınızın gerisinde kaldınız mı, hadise- lere istikamet vermeniz tamamiyle hayal olur. Bugün, hele son mücadeleden sonra, Türkiyede insiyatifin sa- yın İnönünün eline geçtiğini ve şimdi cemiyet hayatını onun sürüklediğini görmemek kaabil değildir. İki sayın liderin konuşmaları okunduğunda, yaşla- rı müsait olanlar veya memleketin siyaset hayatını iyi bilenler İktidar adına söylenilen sözlerdeki mantığı, edayı, hattâ kelimeleri mutlaka 1931 İsmet Paşasının mantığıdır, 1931 İsmet Paşasının AKİS, 20 OCAK 1960 tanıyacaklardır. Bu, Yenileme Sanatı edasıdır, 1931 İsmet Paşasının kelimeleridir. Sayın Menderes için ideal devlet adamının 1931 İsmet Paşası olduğu şimdiye kadar bir çok defalar ortaya çıkmıştır. Hatta Başbakan 1931 İsmet Paşasına karşı duyduğu büyük ve samimi hayranlığı açıkça ifade etmiştir. Sa- yın İnönünün bugünkü hürriyet anlayışı aleyhinde vak- tiyle sarfettiği cümleleri tekrarlayan bir Menderesin o cümlelerdeki fikirlere yüzde yüz katıldığını görmemek, hissetmemek pek müşküldür. Öyle anlaşılıyor ki İkti- darın sayın başı bütün ömrünce 1931 İsmet Paşasını varmak istediği gaye olarak bilmiş, eline kudret geç- tiğinde idealini o sahada tahakkuk ettirmiştir. Hata ve bugünkü ağır yenilginin sebebi budur. 1931 İsmet Paşasının meziyetleri, kıymeti elbet- te ki inkâr olunamaz. Fakat 1931 İsmet Paşası, devri- ni geçirmiştir. Tarihin sayfaları dönmüştür. 1931 İs- met Paşasının 1960 İnönüsü karşısında tek bir saniye tutunabileceği nasıl düşünülebilir? Yalnız devir değil, şartlar başkadır, cemiyet — başkadır, dünya başkadır. Bütün telâkkiler değişmişken 1931 İsmet Paşasının mantığıyla 1960 İnönüsü yenilebilir mi? Bırakınız ki haklı davaları savunurken sayın Menderesin çok kuv- vetli görünen polemik kabiliyeti bugün pek cılız gel- mektedir, ama böyle dahi olmasa ve sayın Menderes, bir kelime sihirbazı sayılsa, — siyasi rakibinin günün şartlarına doğru teşhis koymasının sağladığı avantajı hiç yenebilir mi? Bursadan itibaren her konuşmasına yeni bir taraf sokabilen, alelâdeliğe düşmekten kendisini inanılmaz maharetle kurtaran, en uygun kelimeleri bulup bunları en kuvvetli tarzda söyleyen sayın İnönüyle mücadele- nin tek yolu sayın Menderesin de kendini yenilemeye gayret etmesidir. Hadiseler hafızalarda bütün kuvve- tiyle yaşarken Uşakların, Trikopislerin, gezi ekipleri- nin unutulduğu iddiası bir değil, bin radyo istasyonun- dan yayınlansa hiç kimseyi ikna etmez. Sıkıntı bütün ailelerin kapısındayken ve iktisadi vaziyetimizin veha- meti içte dışta en gürültülü şekilde söylenirken “gül- lük, gülistanlık edebiyatı" yapmak başarılı bir müca- dele tarzı değildir. Kendini yenileyen İnönü en kuv- vetli silâhı bulmuş ve bunu ifade etmiştir: En çetin hakikatleri en açık şekilde söylemek! Türkiye bugün böyle pohtıkacıları bekliyor, gönlünü onlara veriyor. Sayın İnönü konuşması, eğer o yıldızlı tarafları bulunmadaydı belki bir çok kişinin — garibine giderdi. Zira kendini yenileyemeyen herkes, Türkiyede hâlâ se- çimlerin sigarayı beş kuruşa ıçırecegını yolları altın- dan yapacağını ve kuru derelerin üzerine asma köprü kuracağını vaad eden politikacılar tarafından kazanı- lacağına samimi surette kanidir. Bu bakımdan sayın İnönünün stratejisini bunlar hatalı bulacaklar, fazla idealist sayacaklardır. Fakat öyle bir devire gelmiş bulunuyoruz ki en realist politika, idealizmdir. Onbeş seneden beri şehirde ve köyde meselelerimizi konuşu- yoruz. Eğer bunları hâlâ, oldukları gibi, cepheden ele alamayacaksak, bazı mevzuları "Aman, halk anlamaz, ötekiler istismar ederler" diye çekıngenhkle Örtbas ede- ceksek milletimize hiç itimadımız yok demektir. İnönünün yeni mücadele tarzının ilk anda böyle- sine bir hayranlık uyandırmış olması kitlelerin, hattâ aydın sınıfın önüne geçmiş olduğunun en parlak deli- lidir.