TİYATRO yatrosunun kalburüstü sanatkarla- rından biri haline getirmeğe yetmiş- Muşük Kenter sahne hayatının üçüncü mevsimine çok müsait şart- larla girdi, ama müsait rollerle de- ğil, 1957 - 1958 mevsimi, Küçük Ti- yatroda Çetin Altanın ilk telif piye- siyle açılıyordu. Bu piyeste saadeti macerada, yabancı iklimlerde arayan bir genç vardı: Nejat. Onu canlan- dırmak vazifesi Müşfike verildi. Müş- fik de vazifesini yaptı. "Çemberler" i Perihan Zorlunun "Günah Gecesi" takip etti. Bu zabıta piyesinde de ci- nayeti işlemiş olmasından şüphe edi- len bir eski nişanlı rolü vardı: Vec- di. Onu canlandırmak vazifesi de Müşfike verildi. de yaptı. Ama işte o kadar. Her natkârın hayatında derisine gireme- diği, benimseyemediği, yaşayamadığı roller vardır. Bunun günahı da ken- disinin değildir. Nitekim aynı mev- sim büyük bir rağbet gören "Çöl Fa- resi" nin başrolü banker Baron Tho- mas Ulrich kendisine verilince, bu ilk büyük başrolü. Müşfik ilk büyük zaferi haline getirmekte zorluk çek- medi.. Yükseliş... öylece Muşfîk Kenter iki sene gibi devrenin başlangıcıdır Bunu ertesi 1958 - 59 mevsiminde "Öf- "Salıncakta İki Kişi" takip etti. İşin garibi şu ki Müşfikin yükseliş devresine ait olan son üç eserin üçünde de partöneri daima ablası Yıldız Kenter oldu. Müşfik, —Devlet — Tiyatrosunda tam dört mevsim (1955 - 1959) kal- dıktan sonra, bu mevsim — başında Muhsin Ertuğrulun sanat idaresini eline aldığı İstanbuldaki Karaca Ti- yatrosuna geçti. Bu geçiş de yalnız olmadı, Ankaradan İstanbula ablası Yıldız Kenterle beraber göç etti. ca Tiyatrosunda Kenter kardeşlerın tek başlarına oynadıkla- rı "Salıncakta İki Kişi"nin kazandı- 30 Muzenides Grek havası ğı büyük rağbet, bu iki büyük sa- natkârları İstanbul seyircisinin — de derhal nasıl benimsediğini, ne kadar takdir ettiğini açıkça gösterdi. Eser, şimdi 100. temsilini aşmış bulunu- yor. Müşfik Kenter bu arada ilk reji denemesini "Tahta Çocuklar" piye- siyle yaptı. Bu eserin gördüğü bü- yük ilgi Müşfikin bu sahada da ger- çek bir kaabiliyet olduğunu gösteri- yor. Müşfik, şimdi Muhsin — Ertuğrul, ablası Yıldız, Muammer Karaca ve Cemil Filmer ile birlikte faaliyete geçirecekleri 172 kişilik küçük — bir tiyatroda oynamıya hazırlanıyor. Bu yeni tiyatro Şişlide, — Site sineması- nın bulunduğu binada açılacaktır. Böylece Müşfik, — memleketimizin 1 numaralı sahne adamıyla kalburüs- tü üç büyük sanatkârının kurdukları Feray lstanbulun şeref listesi bir sanat tiyatrosunun sosyeteleri arasında yer almış olacaktır. Beş sene içinde bu mevkie — yükselmek, gerçekten gıpta edilecek bir yükse- liştir. "Sevimli delikanlı" Henüz 28 yaşında olan Müşfik Ken- ter 1958 de, Devlet Konservatu- arı piyano bölümünden mezun Oya ile evlenmiştir. İngilizceyi "ana di- li" gibi konuşur. Geçen sene Anka- rada, İngilizlerin kurmuş oldukları bir amatör tiyatro teşekkülünde, ab- lası Yıldızla beraber Oscar Wilde'ın "The Importance of Being Earnest" piyesinde başrolü oynamış ve büyük bir başarı kazanmıştır. 1959 yazında İngiliz Kültür Heyetinin davetlisi olarak Londraya — gitmiş ve iki ay müddetle mesleki tetkiklerde bulun- muştur. Müşfik hususi hayatında çok ko- nuşmaktan hoşlanmaz. — Kendisini daha çok birşeyler yapmak, başar- mak suretiyle göstermeyi tercih eder. Sükütiliği, ilk temasta, insanı şaşırtabilir, ama onu yakından tanı- mak fırsatını bulanlar Müşfikin çok iyi kalbli, çalışkan ve — mütevazı bir insan olduğunu anlamakta gecik- mezler. Müşfik, tiyatro hareketlerini yakından takibeder, mesleği ile ilgi- li kitapları, dergileri devamlı olarak okur, daima, yeni bir şeyler öğrenme- ğe çalışır. Tiyatroya aşkla bağlıdır, tiyatroyu seven herkesi sever. Abla- sı Yıldıza büyük bir sevgi ve say- gıyla bağlıdır. Onun kendisine büyük bir yardımcı — olduğunu hep söyler. Esasen iki kardeş çok iyi anlaşmak- ta ve birbirlerini son derece sevmek- tedirler. Müşfik Kenter evine bağlı bir er- kektir. Giyime, kuşama pek fazla merakı yoktur. Rolü olmadığı ak- şamları evinde eşiyle — geçirmekten ve bir iki kadeh içmekten hoşlanır. Yeni yuvalarını şimdi Nişantaşında, bir apartman dairesinde kurmuşlar- dır. Ablası Yıldız Kenter de annesi Böylece iki kardeş hususi hayatla- Oraloğlu AKİS, 20 OCAK 1960