Gökçer rında da birbirlerinden uzaklaşma- mış oluyorlar. Buna çok memnun- durlar ve bu daireleri bulmalarına yardım eden dostlarını şükranla an- maktadırlar. Müşfik Kenter Konservatuarda feyzaldığı bütün hocalarını çok tak- dir eder. Türkiyede tiyatro deyince aklına gelen ilk ismin Muhsin Ertuğ- rul olduğunu söyler. Yabancı sanat- kârlardan Laurence Olivier ile John Gilgut'u beğenir. Şimdi bütün arzu- su yakında açacakları kendi tiyat- rolarında kardeşi ve sahne arkadaş- larıyla bir an evvel temsillere başla- mak ve İstanbul seyircisinin kendi- lerine gösterdiği büyük ilgi ve te- veccühe layık olmıya çalışmaktır. Tiyatronun Büyük Adamı B yıl, sahne hayatımızın yeni yıl- dızı böylece ön plândaki — yerini alırken Türk — Tiyatrosu — hayret uyandırıcı bir gelişme kaydetti. Bu gelişmenin gerçek — mimarlarına bir göz atmak faydalı olacaktır. Türk Tiyatrosunun Büyük Ada- mı sıfatını, gene Muhsin Ertuğrul taşımaktadır. Kendisi iki aya yakın bir zamandır dünyanın öbür ucunda- dır. Amerikan hükümetinin davetli- si olarak Birleşik Devletlerdeki ti- yatroları ve tiyatro faaliyetini ye- rinde tetkik etmektedir. Ama idaresi altındaki tahsisatlı ve hususi tiyat- roların sayısı yediyi bulan sahneleri, kurulmuş bir saat gibi, işlemeğe de- vam etmektedir. Bunun sebebi, meş- Önal Ankaranın şeref lıstesı hur sekreteri "Mefkure hanım" dır. İdaresi altındaki tiyatrolardan Şe- hir Tiyatroları dört sahnede birden faaliyette bulunmaktaydı. — Bunlara bir beşincisi, onun yokluğunda, edilmiştir: Kadıköy tiyatrosu. Bu tiyatroda verilen temsilde — vazifeli bir kadın sanatkâr geçenlerde bir gün, birdenbire işini bırakacağını söylemiş ve hakikaten rolünü bıra- karak çekip gitmiştir. Netice: O Amerikada bulunduğu halde, perde kapanmamıştır. İdaresi altındaki ti- yatrolardan birinde çalışan bir baş- ka ve gerçek sanatkâr 24 saat için- de, vazifesini bırakıp kaçan meslek- daşının Trolünü ezberlemiş, ertesi akşam sahneye çıkıp oynamıştır. -Bu gerçek ve kahraman sanatkâr Lale Oraloğludur-. Onun yokluğunda Şehir Tiyatro- beş sahnesinde her akşa temsıller verilmiş, her gün yeni eser- lerin provasına devam edilmiştir. O- nun yokluğunda, tayin ettiği tarih- lerde, programlar değiştirilmiş, yeni eserlerin prömiyerleri verilmiştir. O- nun yokluğunda, tutmayan eserlerin yerine, yenileri hazırlanıncıya ka- dar, röprizler yapılmış ve salon boş bırakılmamıştır. -Lâle Tiyatrosu-. Kendisi Amerikadadır, fakat Ka- raca tiyatrosunda iki koldan başlat- tığı sanat faaliyeti devam etmekte, programlar değişmekte, — matine ve suare olarak verilen temsillerde en küçük bir aksaklık — olmamaktadır. Kendisi burada değildir, Şişlide aça- TİYATRO Taşer cağı yeni oda tiyatrosunun hazırlık- ları bitirilmek üzeredir. Muhsin Ertuğrulun muvaffakiye- tinin bütün sırrı mesleğini canından çok sevmesi ve etrafındakilere onu aynı aşkla sevdırmış olmasıdır. Türk tiyarosunun bugününü tam elli yıl, ocak başında çekıç sallayan demirci misali, terliyerek, saçlarını bu uğur- da ağartarak, yaratmıştır. En başarılı sanatkâr - müdür m]let Tiyatrolarının idaresi iki evsimdenberi — genç güzide bir komedyenimizin, Cüneyt Gökçerin ellerindedir. Devlet Tiyatrosundan Muhsin Ertuğrulu uzaklaştıranlar bir bakıma, Türk tiyatrosuna iki bü- yük hizmette bulunmuşlardır: Muh- sin Ertuğrul İstanbula dönünce İs- büyük gelişmeler göstermiştir. yandan, ondan açılan yere, seleflerinin yaptığı gibi, — meslekten olmıyan bir idareciyi değil genç nes- lin en seçkin sanatkârlarından birini getirmek dirayetini göstermiştir. Bu sayededir ki Devlet Tiyatrosu faali- yeti Merkezde ve Bölgelerde en kü- çük bir aksaklığa meydan verilme- den yürütülmüştür. Yalnız bu kadar mı? Hayır! Muh- sinden boşalan yeri talebesi Cüneyt sadece doldurmakla kalmamış, o yerin şerefini, itibarını artırmak için ciddi gayretler sarfetmiş, büyük ba- şarılar da elde etmiştir. Cüneyt hiç- Serezli AKİS, 20 OCAK 1960 Tolga Gençlerin şeref lıstesı Kutlu Saraçoğlu 31