mobilinin içinde en arkada ayakta Dışkapıdan şehre girerken, muhte- bir manzaraya şahit oldu. Bü- tün Altındağ halkı oradaydı. Bir yan- dan Ankara seymenleri zeybek oy- nar, Mehter takımı gösteri yaparken Ike'a halk gorulmemış tezahürat ya- pıyordu. İIke' gözleri — yaşarmıştı. 400 bin Ankaralının tezahüratı, ta- mamen içten gelen bir şekilde Çan— kayaya kadar devam etti. Hiçbir Devlet Reisine Ankara Şehri böyle- sine bir hüsnü kabul göstermemişti. Sokaklar, balkonlar, pencereler, dam- lar, elektrik direkleri doluydu; va- tandaşlar seyyar merdivenleri — bile unutmamışlardı. Kadın, erkek, ço- cuk, genç, ihtiyar, memur, asker iş- çı butun Ankaralılar o gün Turkıye— yi çok iyi temsil ettiler. Bu tezahürat elbette ki Ankara- daki Amerikan resmi şahsiyetlerine de birşeyler öğretmiş olmalıydı. Bir takım dedikodu erbabı ikide bir kor- diplomatiğin arasına dalar ve Mu- halefetin nötralist olduğunu, C.H.P. iktidara gelince, — Atlantik Paktmı terkedeceğini söyler durur. 2/3 ü . P. ye oy vermiş olan Ankara Şeh— : ri bu kendini bilmezlerin yalanını Ike'a yaptığı bu tezahürattan daha iyi tekzip edemezdi. Nitekim, Muha- lefet Lideri, İsmet İnönü, Ike gelme- den iki gün önce, ULUSa özel bir demeç vermiş ve Milletin çoğunluğu- n İke'ı arasında görmekten duya— cagı sevince tercüman olmuştu Ike, şerefine dikilmiş olan 12 ta- ne muhteşem takın altından geçerek Saat 16,15 de ancı Misafirler Köşküne geldi. Saat 16,50de Ike, Anıt - Kabre gitmek üzere koşkteı'ı ayrıldı. Yol boyunca Ankaralıların büyük tezahüratı arasında Ike Anıt Kabre vardığı zaman saat tam 17 ol- muştu. İke, merdivenleri yanında Özel Doktoru Tümgeneral Snyder olduğu halde yavaş yavaş çıkıyordu. Zaman zaman Tümg. Snyder B na durmasını ihtar ediyor, da birkaç saniye dinlendikten sonra merdivenleri çıkmağa devam ediyor- du. Ike, Ata'nın huzuruna dâhil olun- ca, bir Türk subayının yardımıyla kırmızı - beyaz karanfillerden yapıl- mış ve Amerikan kokardını taşıyan zarif bir çelengi Ata'nın kabrine vaz etti; sonra, askerce tazim duruşuna geçti. Atanın huzurundaki tazim du- ruşundan Sonra, Ece, Protokol Umum Müdürünün refakatinde Defteri Mah- susu imzaladı ve yine yavaş yavaş merdivenlerden indi. — Aşağıya iner- en kendisine yardım etmek isteyen Protokol Umum Müdür Muavini kadar da ihtiyar mıyım ya?" der gibi bakıp babacan bir edayla onun koluna girdi ve otomobiline bin- di. Ike yine Ankaralıların coşkun te- zahüratı arasında Yabancı Misafir- ler Köşküne davet etti. Saat 17.30 da Başkan Eisenhower, Çankaya — Köş- küne geldi. Bayar, misafirine evvelâ çay ikram etti. Daha sonra konuş- maların yapılacağı alt kattaki orta salona — geçildi. Resmi, konuşmalara, AKİS, 9 ARALIK 1959 YURTTA OLUP BİTENLER Eisenhower foto muhabirlerini selâmlıyor Hür basın... Ike ile Bayar'dan başka, Başbakan — ciddi garantiler elde etmeden önce Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı savunma — gayretlerini gevşetmenin Zorlu, Dışişleri Bakanlığı Umum çok tehlikeli olacagını söyledi. Bayar, Kâtibi Büyükelçi Melih Esenbel ile ayrıca, Ortadoğu Sovyet tehlikesinin Amerikan Dışişleri Siyasi İşler Ba- hâlâ mevcut oldugunu bu tehlikeye kan Yardımcısı Roberth Murphy, karşı savaşmanın tek çâresinin ise, Basın Sözcüsü Hagert ile Amerikan CENTO üÜy elerını kuvvetlendırmek Büyükelçisi Fletcher Warren Tuğg. — olduğunu beyan etti. Goodpaster Ve Bnb. John Eisenho- Ike, Bayarın sözlerinin umumi wer katıldı Teminat.. esmi gorüşmelerde ilk konuşan Ike Roldu Amerikan Cumhurbaşkanı, evsahiplerine, — Sovyet — Başbakanını Amerıkaya davet etmesinin sebeple- rini izah etti ve Camp David buluş- masının kısa bir özetini yaptı. İke, Sovyetlerle ciddi bir muzakere açı- labileceğine kaani idi. Fakat, bu mü- zakerelerden aşırı ümitlere kapılma- mak lâzımdı. Uzlaşma kolay olmaya- caktı, pazarlık uzayacaktı. Ike, ilk elde, atom denemelerinin durdurul- ması ve Berlin konusunda geçici an- laşmalara varılabileceğini — umuyor- du. Genel silâhsızlanma konusunda da bazı kısmi ilerlemeler kaydedile- bilirdi. Fakat, Almanyanın birleşti- rilmesi ve Avrupa emniyeti konula- rında önümüzdeki Zirve toplantısın- da ciddi bir neticeye varılması pek muhtemel görünmüyordu. Herhalde, Türkiye, diğer bütün Müttefikler gi- bi, Amerikanın, kendileri hakkında onların rızası olmadan hiçbir taah- hüde girmeyeceğinden, Bay "K" ile yapılacak bütün goruşmelerden önce ve sonra kendileriyle umumi istişa- relerin yapılacağından, hür dünya- nın hürriyet, emniyet ve tesanüdünü tehlikeye atacak tâvizler vermenin asla bahis konusu olmadığından emin olmalıyı Bay cevaben, Sovyetlerle mü- zakerede çok iht 1yat11 olmak gerek- tiğini ve silâhsızlanma — konusunda hatlarıyla mutabakat halinde oldu- ğunu ifade ettikten sonra, resmi gö- rüşmeler sona erdi. Saat 19 da Ike Yabancı Misafirler — Köşküne avdet etmiş bulunuyordu. '1 burada Ankara Üniversite- si Rektörü Suut Kemal Yetkin ile başta Siyasal Bilgiler Fakültesi De- kanı avuz olduğu hal- de, Ankara Üniversitesi Fakültele- rinin Dekanları bekliyordu. Hepsi resmi cübbelerini giymişlerdi. Rek- törün kolunda Ike'a takdim edilecek olan lâcivert işlemeli siya . B. F. Fahri Hukuk Doktoru cübbesi vardı. İşte, tam o sırada Aaralanan bir kapıdan Ike göründü. Profesörler dı- şardan İke'1 Kolumbiya Üniversite- si Fahri Rektörü cübbesini lâbis ola- rak görür gibi oldular. Bunun üzeri- ne, Üniversite mensupları arasında bir tartışmadır başladı: Ike'ın cübbe- si üstündeyse, kendisine cübbe nasıl giydirilecekti? Yoksa, cübbeyi ken- disine elden vermek mi daha uygun olurdu? Bu uzun protokol münaka- şasını halletmenin kendi ihtisasları dışında olduğunu gören Prof. i avuz, bir anda karar verdi; Ike'ın bulunduğu odaya şöyle bir dalıp çık- tı. Tereddüde mahal yoktu; Ike cüb- beliydi. Neticede, Rektörün, Ike'a cübbeyi şöyle bir uzatmasına karar verildi. Gerisi Ike'a bırakılacaktı. Ni- tekim öyle oldu. Ike, ilk önce Rektö- rün hitabesini dınledı sonra ona ce- vap verdi; daha sonra, Rektör her 7