YURTTA OLUP BİTENLER G zluklü gazeteci — sigarasını ateşlerken, "peki, peki" dedi ve dışa- ri çıktı. Dışarda kuvvetlice bir ayaz vardı. Soğuk havayı derin derin içi- ne çekti. Kafasından türlü şeyler ge- çiyordu. Hadise geçen haftanın sonların- da cuma günü akşam üzeri Meclisin alt koridorlarında Arkasından müstahdeminin "Fethi seslendiği adam, Fethi Kardeşti. hi Kardeş eski bir gazeteciydi, son- ra Basın - Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğüne intisap etmişti. Sessiz, kibar bir insandı. Meslektaşları ara- sında sevilir ve sayılırdı. Fiili gaze- tecilikten ayrıldıktan, memur gaze- teciliğe başladıktan sonra da muhi- ti ile temasını kaybetmemişti. İnti- sap ettiği Umum Müdürlükte kade- me kademe yükselmiş, İç Basın Dai- resi Müdürü olmuştu Adı, Basın - Yayın Umum Müdürlüğü olan bu da- irede gazetecilerle alakası olan pek nadir bir iki kişiden birisi idi. Yu- kardakiler onun bu hasletlerini bil- diklerinden, Meclis müzakerelerinin radyoya nakledilmesi işini de kendi- sine vermişlerdi. Fethi Kardeş, arap harfleri ile son derece seri not tutar- dı. Kuvvetli bir ihata kabiliyeti var- dı ve nihayet iyi bir gazeteciydi. Us- telik esen rüzgârlara doğru eğilme- yi de, doğrusu, memurluk hayatın- da ogrenmıştı Geçen haftanın sonunda cuma gününe kadar Fethi Kardeşin hazır- ladığı "Mecliste Bugün" konuşma- larına pek müdahale eden olmamış- tı. Gerçi zaman zaman yukardakiler bu konuşmaların havası hakkında talimat vermişlerdi, zaman zaman da iktidarın propaganda uzmanları Burhan Belgeler, Samet Ağaoğullu- lar konuşmaların şöyle veya böyle olması yolunda telkınlerde bulun- muşlardı ama, ğrusu Cuma gün ne kadar kimse "hazırladıgın konuş— mayı getir de göreyim" dememişti. Fethi Kardeş bütün bunları düşüne- rek Meclisten çıktı. Geciken program: ethi Kardeşin hazırladığı "Meclis- te Bugün" konuşması cuma akşa- azılıp hazırlandıktan sonra bazı alakalılarla Fethi Kardeş arasında bir hayli gitti geldi. Ancak bu gidiş ve gelişler sırasında saat de durma- dan geçiyordu. Nihayet bir ara an- laşıldı ki, mutad olarak Meclis top- lantıları yapılan pazartesi, çarşamba ve cuma akşamları saat 22 ye yayın- lanan "Mecliste Bugün" saatine bu ko nuşmayı yetıştırmege imkân yoktur. unun üzerine derhal Ankara rad- yosu program müdürlüğüne telefon edildi. "Mecliste Bugün" saati geci- kecekti. Program ona göre ayarlan— malıydı. Nitekim öyle de yapıldı. He- men her bırkaç dakikada bir defa anons edilerek * Meclıste Bugün" sa- atinin 22 de değil "Devamı yarın ak- am" adlı sürekli yayından sonra o- kunacağı ilân edildi. Tabiatiyle bu anonslar sayesinde bütün dikkatler bu saate çekildi. 12 İlhan Sipahioğlu Rekor — kıracak!.. ethi Kardeş o gece yaptığı hummalı bir çalışmadan sonra, radyo mikrofonunun önüne çıkt 1g1nda sa- at 22.45 di. O saate kadar, Meclis za- bıtları, kendi notları ve hatiplerle -tabii D. P. li hatipler - uğraşmı durmuş, okuyacağı konuşmayı belki on defa rötuşa tabi tutmuştu. Ko- nuşma muhtelif kontrollerden geç- tikten, orasına burasına ilâveler, çı- karmalar yapıldıktan sonra nıhaı şeklini alabilmişti. — Doğrusu otuz - kırk liralık bir konuşma ücreti için bunca zahmet çekilir şey değildi ama Fethi Kardeş o akşam bütün bu zah- metleri çekti. "Mecliste Bugün" P eki ama bütün bu zahmetlerin çekilmesine, bütün bu telâş ve heyecana ne lüzum vardı? Bu sualin cevabı ancak Fethi Kardeş konuşma- sını okumaya başladığı zaman anla- şıldı. O gün Mecliste mühim hâdiseler olmuştu. Toplantılara daha topu topu üçüncü defadır başkanlık yapmakta olan geçen yılın müfrit yaylacıların- dan, bu yılın da sayılı hükümet ta- raftarlarından İlhan Sıpahıoglunun şahsında "Riyaset makam lancılık" la itham edılmıştı Gürül- tuler itişmeler, kakışmalar olmuş- Tabii bütün bunları hep 'memle- ketın sükün ye asayişini bozmak" isteyen, tam kıymetli misafirimiz, buyuk dostumuz Eisenhower gelırken "memlekette bir ihtilâl havası estir- mek" niyetlisi C.H.P. milletvekille- ri yapmıştı. Hâdiseleri böylece, bütün çıplaklığı ile memleket efkârına du- yurmak lâzımdı. Bunun da en emin yolu radyo idi. Nasıl olsa iktidarın neşir organlarını kimsenin okuma- dığı, bunlara kimsenin inanmadığı artık iyiden iyiye anlaşılmıştı. Radyoda, Fethi Kardeşin ağzın- dan okunan, ama a çok hadise- lerle birinci derecede alakalılar ta- rafından kaleme alınan tek taraflı konuşmanın bahsettiği celse tam 15 de - açılmıştı. — Başkanlık kür- süsünde D. P. nin yeni başkan vekillerinden İzmir milletvekili İl- an Sipahioğlu vardı. Sipahioğlu frağı içinde genç dinç yapısı ile gerçekten göz dolduruyordu. Cel- sıraların- Söz iste- yen Ordu milletvekili Ferda Güleydi. Güley, gündemin tanzimi hakkında söz istiyordu. Tarafsızlığını isbat et- mek isteyen Başkan Güleye söz ver- di. Güley, Meclise verilmiş olan sözlü soru önergelerinin normal za- an içinde cevaplandırılmadığından şikâyetçiydi. Pek çok sözlü soru var- dı ki verılelı yılları buldugu halde ce- vabı alınam mukabil, şayet başkanlık divanı veya alâkalı Bakanın işine gelirse üç gün önce verilen bir sözlü soru hemen günde- me alınıyordu. Bir çok sözlü soru önergesi de "içtüzüğe uymuyor" şer- hiyle soru sahibine iade ediliyordu. Ferda Gü leyın merak ettıgı husus da buydu. "Riyaset divanı, u tercih etmek selâhiyetini nereden alı- yordu?" Sonra Güley bir müessesenin ka- pısında ne yazarsa yazsın, orada söz- lü soru müessesesi, gensoru müesse- sesi gibi müesseseler işlemezse buna "mutlakiyet devrinin — tabiriyle söy- liyeyim, kubbe altı derler" dedi. İşte ilk kıyamet de buradan koptu. Ferda Güley Meclise hakaret ediyordu. D. P. milletvekilleri sıra kapaklarını vuruyor, bağırıyor ve Ferda Güleyi kürsüden indirmek istiyorlardı. Gü- rültü ayyuka çıkmıştı, hatip konuş- turulmuyordu. Başkan da Ferda Gü- leye kürsüden inmesini — söylüyordu. Güley inmemekte ısrar edince, Mec- lis idare amirliğine seçilmiş olan Ek- rem Anıt derhal kürsüye fırladı ve milletvekili Ferda Güleyi yaka paça aşagı indirdi. Pek bu tutum C; P. milletvekillerinin de hare kete geçmesine yol açtı. Onlar da ayağa fırlamış bağırıyorlardı. Mese- le Ferda Güleyin susturulması ve Sup . Arıkan ve Fethı Çehkbaşın bırer 1htar almala- rına yol açtı tü o a Laubali olan kim? ırtınanın dinmesi için bir hayli vakit geçmesi gerekti. Tam or- talık yatışmıştı ki bu sefer de C.H.P. sıralarından Selim Soley söz istedi. da başkanlık divanının bir takım sözlü soru önergelerini içtüzüğe uy- muyor kaydıyla geri çevirmesini an- lamıyordu. Sözlerine "Riyaset maka- mı soruların içtüzüğe aykırı olduğu— nu iddia ederek yalan söylüyor" diye başlayınca fırtına bir kere daha pat- ladı. Bü Meclisin kanlık divanı yalan söyler di? Soley daha ikinci cümlesini söy- AKİS, 9 ARALIK 1959