Delgado seyahat ediyor ve oku- yordu. Kısa zamanda gördü ki bü- medeniyet âleminin orta- korporatist -yani faşist- bir sadece ve sâdece, Portekizin kirlenmesine — yarıyordu. Gerçekten, Diktatör Salazar, uyuş- turma usulünü kullanmakta Gene- ralissimo Franco'dan da daha ileriye gitmesini bilmekteydi. Alman ve italyan faşizmlerine nisbetle İberya Yarımadasındaki faşizmlerin ayırıcı vasfı, Almanya ve İtalyada halkın gözünü kamaştırma metodunun kul- lanılması yerine, halkı afyonlaştırma metodunun kullanılmasıdır. Halk, bü- yük gayretlere çağırılmayaca k ve yorulmayacaktı. — Aksine, geleneksel bir aşk ve kadın müziği, boğa gü- reşleri ve fazla rahatsız edilmeden yaşanan bir hayat, uzun ve şerefli tarihten tek kalan yadigar olarak parlak askeri üniformalar ve büyük merasimler... Bir yandan afyonlanan öbür yandan iç harplerden ve dikt törlük polısının şerrinden bıkmış olan halk, artı i memleketinin işle- riyle ılgılenmek itiyadını kaybetmiş- tir; sefildir, bedbahttır. Fakat, dikta- tor sefaletin ve bedbahtlığın — dere- cesini halkın İsyan etmeyeceği rad- deye kadar tutmasını bilmektedir. Halk bıkkınlıktan, kendisine karşı hürmetini, insanlık haysiyetini kay- betmiştir, enerjisini, kastanyet şıkır- tıları arasında "Ole" diye bağırmak, korridalarda toreadorlara çiçek at- makla sarfetmektedir Salazar halkı o kadar uyuştur- muştu ki, işsizlere iş bulmak ıçın yeni yatırım hamlelerine — girişmeği bile lüzumsuz görmektedir. Halbuki, Portekiz bunu yapamayacak durum- da değildir. OECE Devletleri içinde devamlı suretle altın stoku yapan tek Devlet Portekizdir. Salazar, ne olur düşüncesiyle CE'nin yıllardan beri yaptığı tavsiyelere ku- lak tıkar ve faydalı yatırımlara gi- rışecegı yerde altın yıgını yaratmak- devam eder du Delgado, diktatörü yıkmak için evvelâ halkın uyuşukluğunu silkip atmak gerektiğini anlamıştır. Seçim- lerde aday oluşunun sebebi buydu. Diktatörün kendi adayını kazandır- mak için elinden geleni yapacağını biliyordu. Fakat, -her diktatör gibi diktatörlüğü kendi üzerinde kondur- mak istemeyen, ma -diktatör ol- duğu için de bir türlü Avrupa Konse- yının kapısından ayağını atamayan- Salazar, Portekizin bir demokrasi oldugunu isbat etmek için bır takım açık kapılar bırakma mal etmemişti. Cumhurbaşkanlıgı seçimlerinde muhalif aday gösterile- bilmesi, bu açık kapılardan biriydi. Şimdiye kadarki seçimlerde de dai- ma bir muhalif aday çıkmış, fakat, her ne hikmetse, bu muhalif aday seçim gününden önce adaylığını res- mi adayın lebinde ve Salazarı gökle- re çıkaran kasideler okuyarak geri almayı da ihmal etmemişti. Delgado aynı yolun yolcusu değildi. Ona da, AKİS, 9 ARALIK 1959 evvelâ çok cazıp teklıf'ler yapıldı Ca- zip teklifleri mediği görü- lünce türlü tehdıtlere maruz bırakıl- dı. Delgado yılmadı, seçimli nuna kadar i gidiyor, ateşli nutuklar söylüyordu. Bir müddet sonra onun ateşi uyuşuk halka da sirayet etti. Halk, yavaş ya- vaş insanlık haysiyetinin ne olduğu- nu hatırlamağa başladı. İşte o za- man her türlü haysiyetin düşmanı diktatörün polisi, copla tabancayla halkın üzerine yürümeğe başladı. Fakat, halk bir kere uyanmıştı, tarafta Delgadoyu dinlemek için bin- lerce insan toplanıyor, Delgado bir milli kahraman, bir kurtarıcı olarak karşılanıyordu. Fakat, Delgado tek başınaydı. Arkasında seçim hileleri- ni onleyebılecek bır teşkilâta sahip degıld Buna rağmen, 30 yıldır gö— rülmemiş bir başarı kazanarak oyla- rın 1/3 ini topladı. Yeni kanunlar... u kadarı diktatör için fazlaydı. Derhal yeni kanunlar çıkararak muhalif Cumhurbaşkanı adayların propaganda imkânlarını tamamen ortadan kaldırdı. Bundan sonra, is- teyen adaylığını koyabilecek, fakat, propaganda yapamayacaktı! İş bu- nunla da bitmedi. Delgado, milleti ta- yana teşvik etmekle, vatanın dış düş- manlarıyla işbirliği yapmakla itham edilecek ve mahkemeye verilecekti. Ordudaki sâdık arkadaşları durumu Delgadoya bildirdiler. Delgado, evi- ne gelen polisleri atlatarak Brezılya Büyükelçiliğine iltica — etmeğe mu- vaffak oldu. Büyükelçilik — günlerce diktatörün polisi tarafından abluka Salazar Kanun diye, diye... DÜNYADA OLUP BİTENLER edildi. Fakat, Brezilyanın demokrat Cumhurbaşkanı Kubiçek işi sıkı tut- tu. Uzun müzakerelerden sonra dik- tatör Salazar, Delgadonun Brezilya- ya gitmesine izin vermeğe — mecbur oldu. Bütün olup bitenlerden sonra, Delgado bır hakikati iyice anlamış- O seçimlerle meşru bir şekilde ıktıdara gelmek istemişti. Halkı is- yana teşvik ettiği —yalandı. Fakat, gayrimeşrü olan, Anayasaya, kanun- lara ve insan haklarına aykırı hare- ket ederek milletin haklarını gasbe- den diktatördü. Bu gayrımeşru dik- tatör, kendisiyle — kansız yollardan mücadele etmenin bütün imkânları- nı tıkamıştı. Tek are, artık isyan etmek ve diktatörü kovmaktı. Del- gado tereddüt etmedi. Brezilyadaki menfasından, Portekiz halkına isyan işaretini verdi. Bu işaret üzerine, son beş ay içinde Portekizde tam 5 ta- ne isyan teşebbüsü ortaya çıkarıl- mıştır. Bunları tertıpleyenler arasın- da subaylar ba şta olmak üzere, Üni- rsite — mensupları, sendıkacılar aydınlar ve ileri fikirli Kilise men- supları vardır. Diktatörün polisi, git- gide daha iyi teşkilatlanan muhalif- lerin komplolarını meydana çıkar- makta artık güçlük çekmege başla- mıştır. İşte, Delgado, bunun üzerine Avrupa seyahatine — çıktı. Portekiz halkının niçin isyan etmesi gerekti- ğini her tarafta cesaretle anlatıyor- du. İşin önemli tarafı, Delgado, her gittiği yerde destek ve sempati bul- du. İngiliz liberalizminin temellerin- den biri olan "The Economist" dergi- si, Portekiz halkı için isyan etmek- ten başka bir yol kalmadıgını açıkça yazıyordu. Çok ciddi ise, -Delgadonun lngıltereye lşçı Par— tisinin misafiri olarak gelmesine kı- zan diktatörün basınına- şu cevabı veriyordu : "Evet, İngilterenin Por— tekizle asırlık bir ittifakı vardır İngiliz halkı bu ittifakın ıcablarına hürmetkardır. Fakat, bu topraklar- da, memleketlerinde ezâ ve cefa gö- ren bütün hürriyet mücahidleri sı- cak bir kabul görmüş ve her zaman için kendi dâvalarını İngiliz halkına anlatmak imkânını bulmuştur. İngi- liz milleti, Portekizle olan ittifakına ne kadar hurmetkarsa bu memleket- te teneffüs edilen ve sâdece İngiliz- lerin değil, her insanin hakkı olan hurrıyete karşı da o kadar hürmet- kardır B.A. C. Dang - Görüş. r. Colin Cowle nihayet arzusu- na nail oldu: Artık, ayrı bir bü- rosu, şifresi ve bir de kurye çantası olabilecekti. Colin Cowle, 28 ba dan beri Kahıredeydı Vazifesi, İngiliz - B. C. Mali Anlaşması hükümlerine nezaretle görevli İngi- liz Malı Misyonu Başkanlığıydı. Fa- kat. B. A. C. Hükümeti -haklı olarak- 23