bu Misyona dıplomatık statü tanı- mamıştı. B. deki İngiliz men- faatlerini Ekım 1956 dan berı Kana- a koruyordu. Colin Cowle da arka- daşlarıyla birlikte Majestenin Kana- da Sefaretine sığınmıştı, orada çalı- şıyordu Bellibaşlı işlerinden biri de, B. Hariciyesinden kendisine ait şıfreyı kullanmak ve diplomatik valiz haklarının tanınmasını sağla- maktı. Aslına bakılırsa — Majestenin Kahiredeki Kanadalı Sefiri, İngiliz meslekdaşının - Kana şıfresınden ve valizinden ıstıfadesı için bütün im- kânları veriyordu İngiltere bu ısrarıyla, B. A ile barışmak istediğini göstermek ıs— tiyordu. Fakat, Başkan Nasırı nazlı davranmağa sevkeden muhtelif se- bepler vardı. Irakta Abdülkerim Ka- sım, Nasırı, devamlı surette Arap milliyetçiliğine — ihanetle suçlandırı- yordu. Bu durumda, Nasırın -Bağ- dattaki İngiliz sefareti işlese bile- İngiltereyle diplomatik — münasebet- er kurması güçleşiyordu. Bu güç- lükler son zamanlara kadar yenile- memişti. Daha 15 gün önce Parise İngiltere — Dışişleri Bakanı Selwyn Lloyd, gazetecilere, hayli kö- tümser beyanlarda bulundu. Fakat, daha önce Londrayı ziyaret etmiş olan C. İktisat ve Maliye Ba- kanı Abdülmüneym El - Kaysuni ni- hayet Başkanı Nasırı ikna etmeğe muvaffak oldu. Abdülkerim Kasımın milliyetçi Arap — çevrelerinde artık hiçbir itibarı kalmadığına göre, İn- giliz talebinin reddinde daha fazla 1s- rar etmemek doğru olacaktı. İşte, bunun üzerinedir ki geçen hafta, iki Hükümet diplomatik münasebetleri- ni tekrar tesis etti. Mr. Colin Cowle maslahatgüzar tâyin olundu. Artık, kendi binası, kendi şifresi ve kendi valizi vardı. B. C. ile İngiltere arasındaki dıplomatık münasebetlerin kurulma- sından sonra, Suudi Arabistanın da aynı yolu takıp etmesi muhtemeldir. Suudi Arabistan, münasebetleri tek- rar kurmak için Bureymi Vahasının kendisine teslimini istemektedir. Fa- kat, büyük şef, —münasebetleri kur- maya razı olduktan sonra, Kral Su- udun daha fazla idrar etmesi bek- lenmez 1956 Ekimi Süveyş macerasının ikizlerinden şimdi sâdece Fransız, B. . ile dargındır. Gerçı iki mem- leket arasındaki ticari ve kültürel münasebetler 1958 Ağustosunda tek- rar başlamıştır. Ancak, Fransız Hü- kümetinin diplomatik munasebetlerı kurmak için ileri sürdüğ manasız şartlar bu işi gecıktırmektedır. Fran- sa, Başkan Nasırdan Cezayir milli- yetçilerine yardım etmemesini iste- mektedir, fakat bunu yaparken, de- vamlı surette Büyükelçi bulundurdu- ğu Rabat ve Tunusta Cezayirli li- derlerin nasıl büyük bir, itibar gör- düklerini unutmuş gibidir. Ne var ki Fransa, bu yersiz ısrarından vazge- çerse. C. de. Frahsız - İsrail münasebetleriyle ilgili şartlarında 1s- rar etmeyecektir. 24 K A D I N Sosyal Hayat Yemek yeme sanatı... B ir kimsenin terbiye ve karakte- rini öğrenmek için, bir defa ye- meğe çağırmak kâfi derler. Yeni ta- nışanların anlaşabilmesi için yemek güzel bir vesiledir. Ancak, bir sofra etrafında toplanacak şahısların bir- birine uygunluğuna bilhassa dikkat edilmelidir. Birbirlerinden hoşlanmı— yan kimseler yemeğe beraber çagı— rılmamalıdırlar. Eğer bu müm değilse -resmi — yemeklerde oldugu gibi- sofrada yan yana oturmama- larına itina edilmelidir. k masası tanzim edilirken davetlilerin — dirseklerinin yanların- dakilere dokunmadan Trahatça otu- racakları şekilde yerler tanzim edil- melidir. Masa örtüsü beyaz ve kul- lanılmamış olmalıdır. Bir evvelki ye- malıdır. Büyük zıyafetlerde her ta- kım, ait olduğu yemeğin tabagıyla getırılmehdır u ve şarap bardaklarının yeri, tabaktan on onbeş santim uzakta ol- malıdır. Peçeteler katlanmış olarak tabağın içinde bulundurulmalıdır. Bunlara çeşitli şekiller vermek, hiç de zevkli bir iş sayılmaz. Su ve şarap sürahilerde bulundurulmalıdır. Müâ- n suyu ise, açılmadan ve şişesiyle sofraya getırılmelıdır Sofrada en çok iki kişiye bir tuzluk bulundurul- malıdır. İçinde kaşığı bulunan küçük tuzluklar tercih — edilebilir. Ziyafet sofralarında karabiber, sirke, yağ ve kürdan bulundurulmalıdır Sofrada süs... B aştan başa çıçeklerle donatılmış bir sofra, hiç de ince bir zevkin eseri sayılmıyor Kuçuk sofralarda Ziyafette hanımlar Yemenin de usulü var!.. mekten işaretler taşıyan örtü, sürahi ve tuzlukla kapatılmış olsa bile, u- mulmadık bir anda kirini ifşa edebi- lir. Öğle yemeklerinde cilâlı masalar üzerinde herkesin önüne ayrıca ko- nan küçük örtüler kullanılabilir. Tek parça halinde kullanılan, büyük masa örtüleri kenarlarından san- tim sarkmalıdır Büyük ziyafetlerde beyaz ve sâde tabaklar kullanılmalı, dallı ve çiçekliler pek nâdir tercih edilmelidir. Misafirlerin önüne bir kaç tabağı, iç içe koymak da pek es- ki bir âdettir ve bu gün bu şekilde sofra tânzimine rastlanmadığı kü- çük bir dikkatle fark edilir. Yalnız altlık olmak üzere bir tane bulun- durulmalıdır. Yemek tabakları sı- rayla bunun üzerine konur. Eskiden olduğu gibi bütün çatal, kaşık ve bı- çaklar da birden sofraya konulma- yalnız bir yerde çiçek bulundurmak, büyük masalarda iki yere koymak sofrada rahat hareket imkânı ver- mesi, sohbet edenlerin — birbirlerini görebilmesi bakımından daha elve- rişli olarak kabul ediliyor. Ekmekler yemekten biraz önce ve ince dilim- ler halinde kesilmelidir. Ekmeğin az yenildiği sofralarda, hafif — kızarmış bir dilim ekmek, her misafirin pe- çetesinin arasına konabilir. Ayrıca tabak içinde de sofrada bulundurul- malıdır. Davetlerde ikram edilecek ye- mekler, umumiyetle sevilen yemek- ler olmalıdır. Büyükçe bir akşam yemeğinde yiyecek — sırası çorba ile başlamalı, bir iki türlü ilk yemek, kızartma ve salata, hafif bir sebze peynir, tatlı, dondurma, me le yemeklerinde çorba yerine soguk AKİS, 9 ARALIK 1959