İKTİSADİ VE MALİ SAHADA metinin aynı konudaki bir beyanına atıf yapılmaktadır. Doç. Eroğlu, çok haklı olarak, Meclisçe tasdik edilme- si istenen bir Andlaşmada atıf yapı- lan bütün metinlerin icabında tasdik edilmek Üüzere Meclise — sunulması gerektiğini soylemıştır Oğuz Gök- men bu soruya cevap vermemeyi tercih etmiştir. Mesele, hakikaten, bir memurun imkânlarını çok aş- maktadır. Zira, bahis konusu olan vesikalarda, istikrar programının tatbikine OECE nin nasıl nezaret e- deceği açıklandığı gıbı Türk Hükü- metinin OECE Konseyine müracaa- tını yaparken bizzat kendi muhtıra- sında enflâsyonun mevcudiyetini na- sıl itiraf etmiş olduğu da bu suretle görülmüş olacaktır. Madem ki Mec- lisin Anayasayla tanınmış tasdik yet- kisi bahis konusudur, P. bu vesikaların da eclıse sunulması için sonuna kadar uğraşacaktır. Yatırımlar Gösteriş — Seçim... eçen hafta D. P. ye yakın ba- sında büyük — propagandası ya- pılan bir konu Trakyada yapılacak olan yeni elektrik şebekesi idi. İki taraflı bir anlaşmayla alınan 55 mil- yon dolarlık İtalyan kredısınden ya- pılacak olan yeni şebekenin — havai hat ve direkleri 60 mılyon liraya çı- kacaktır. Şebeke tamamı İse, transformatör ve şalt tesisatıyla bir- likte 180 milyon İlirayı bulacaktır. Aslında bu proje, D. P. zama- nında yapılan — yatırımların büyük çoğunluğu gibi rantabl değildir ve fazla kapasite yaratacaktır. Filhaki- ka, çekilecek olan havai hatlar 150 bin voltluk olup tek devre halinde- dir. Bu hatlar, dünya normlarına gö- re ancak 60 bin kw naklederse ran- tabl olarak çalışabilir. — Türkiyenin şartları bakımından, rantabilite öl- çüsünü en genış bir hesapla 30 bin kw'a indirmek kabildir. Halbuki, lihazırda Trakyanın ihtiyacı 5-6 bin kw'ı geçmemektedir. Havai hat- tın inşaatı iki yılda tamamlanacağı- na göre yine âzami bir hesapla o za- manki ihtiyacın 10 bin kw'ı aşması beklenemez. Şu hâlde, 180 milyon li- ralık bu yatıran aslında asgari 20 bin kw'lık fazla kapasite yaratacak ve bu yüzden zararla çalışacaktır. İşin bu tarafının gözden kaçmı- yacağını bilen bazı resmi şahıslar, bu fazla kapasıtenın Yunanistana elek- trik enerjisi satışı suretiyle kullanı- lacağını 1dd1a etmektedirler. Halbu- ki, bu mevzuda Yunanistanla hiçbir temas yapılmamış ciddi bir koordi- nasyon çalışmasına girişilmemiştir Kaldı ki bu, teknik bakımdan da zordur. Zıra Yunanistanda bu ener— Jıyı kullanabılecek sanayi tesisleri Türk - Yunan sınırından 3-4 bin ki- lometre uzaktadır. Üstelik, enerji Sarıyardan ve Tunçbilekten nakledi- lecektir. Bu kadar uzak — mesafeler- den nakledilen elektrık enerjisinin 18 Sebati Ataman Plân mı, gösteriş mi?.. rantabl olması için ise, havai hattın çok daha yüksek tevettürlerde ve nakledilecek elektrik enerjisi mikta- rının da çok daha fazla olması ge- rekmektedir Aslında, Trakya elektrik şebe- kesi, Başbakanın Tahrana giderken Dıyarbakırda açtığı yatırım vaadleri kampanyasının bir halkasından iba- rettir. Yeni vaadlerin başında pek ta- bii olarak -alışkanlık olacak- şeker fabrikaları — gelmektedir. — Halbuki, Türkiyede yeni şeker fabrikası yap- mak demek, yine fazla kapasite ya- ratmak, yâni rantabl çalışmayan fab- rikalar kurmak demektir. Gerçekten, istikrar programının — tatbikinden beri şeker 1st1hlak1nde 1/3 nisbetin- de bir düşme vardır. Bu durumda, yıllık şeker 1st1h1akımız halen 300 bin tonun altındadır. Halbuki, mev- cut kapasite 400 bin ton, yani fazla kapasite 100 bin ton civarındadır. Bu durumda fazla kapasite yaratmanın bir tek izahı olabilir; o da ihraç im- kânlarına sahip bulunmaktır. Halbu- ki, Türk şekeri hâlen kilo başına 75 kuruştan ihraç edilmektedir. Istıhsal maliyeti ise 2 lira civarında olduğu- na göre kilo başına zarar 125 kuruş— tur. Bu yılın ilk 8 ayında 48.500 ton şeker ihraç ettiğimize göre, bu ih- racatın Şeker Şirketine yukledıgı za— rar 60 milyon liraya yakındı hâlde, Türkiyede yeni şeker fabrıka— sı kurmak ekonomi için yeni yük yaratmaktan başka hiçbir mânâ ta- şım Bu durumda, Türkiyeye iki ta- raflı bir anlaşmayla kredi açmış olan Italyanın OECE de niçin azarlandı- 1 da anlamak mümkündür. İtal- ya bu suretle, kendi mallarına, dün- ya fîyatlarının bir miktar üstünde bir pazar bulmuş olmaktadır. İtalya, bu pazarı bulmaktan başka bir hu- susla ilgilenmemiştir. Mesela, Türk Hükümetinin bu krediyi hangı yatı- rım sahalarında, hangi kalkınma pla- nının hangi önceliklerine göre kul- lanacağını araştırmamıştır. Halbu- ki, 8 Ağustos 1958 den beri OECE ye Vaad edilip de hâlâ tevdı edilmeyen yatırım plânında -gerçi geçen yaz Batı Almanya İktisat Bakanı Er- bard'a bir üç yıllık yatırım — plânı gösterilmişse de Erhard bunu kifa- yetli bulmamıştır- bütün bu husus- ların yer alması gerekecektir. Fakat plan bir türlü tamamlanıp OEC verilememektedir. Böyle bir plân ya— pılırsa yenı krediler de bu plândaki aslara göre verileceği için yatırım Vaadlerım seçim kampanyası taktiği olarak kullanmak artık kaabil olma- yacaktır. D.P. nin bu yeni yatırım vaad- leri, herhalde, Müşterek Pazar üye- lerini de yakından ilgilendirecektir. Müşterek Pazara girişimiz, muay- yen müddetler sonunda sanayimizin Altıların sanayii ile rekabet edecek hâle geleceği ümidini - doğurmakta- dır. Halbuki, fazla kapasite ve ran- tabi olmayan tesisler ortaya koydu- gu müddetçe, Türkiyede — maliyetle- rin, değil Müşterek Pazardaki mali- yetlerle rekabet etmesi, onlara yak- laşması bile mümkün olamayacaktır Şu hâlde Müşterek Pazarın müzake- recileri neye bakacaklardır? Semih Günverin kendilerine soyledıklerıne mi yoksa, Vatan sathın lider- lerinin, halka yaptıkları vaadlere mi? AKİS, 9 ARALIK 1959