ihtar cezası aldığını C.H.P. araların- daki milletvekillerini bir kere daha, harekete geçirdi. Gene gürültüler, protestolar başladı. Daha bir kaç kika önce bir ihtar cezası almış olan Suphi Baykam kendisini - tutamadı ve Başkana "tarafsız olun" diye ba- ğırdı. Bu sözleri bir ikinci ihtarla karşılandı. Derken peşinden Rıza Sa- lıcı da bır ihtar alarak cezalandırı- C- ; mılletvekıllerı kafilesi- ne katıldı. Bu sırada Soley kürsüde aldığı üç celse meclisten çıkarılma cezasının müdafasını yapmak için çalışıyor ama sözleri D. P. r ta- rafından durmadan kesılıyordu Ne— ticede, sâdece Mecliste ekseriyeti te- min edebilen D. P. lilerin reyleri ile Soley üç celse Meclisten çıkarılma ce- zası aldı. Tam çantasını toplamış dı- şarı çıkıyordu ki kürsüdeki İlhan Si- pahioğlu ile göz göze geldi. Gürültü arasında Soleyin ne söylediği anlaşıl- madı ama, Sipâhioğlunun cevabı ve derhal iade edilen sözleri gayet net olarak duyuldu. — Sipahioğlu Soleye "Laubali hareket ediyorsunuz" demiş ve "asıl laubali hareket eden sensin" cevabını almıştı. Bu cevap üzerine Soleyin üç celse Meclisten çıkarılma cezası 12 celseye terfi etti. Maaşının 1600 lirası da kesilecekti. Gürültüle- rin yatışması için gene bir müddet beklemek gerekti. Neticede kürsüye Antalya milletvekili Burhanettin O- natın çıktığını gören pek çok millet- vekili sigara içmek için koridorlara fırladılar ve hâdise böylece yatıştı. İşte bu hadiselerin olduğu günün akşamıdır ki radyoda Fethi Kardeş dakikalarca geciken ve — radyonun programını alt üst eden konuşması- nı okudu. Yaptığı, "Rıyaset divanının yalan söylemediği" ve "C. H. P. mil- letvekillerinin tahrikkar hareket et- tiklerini" isbat gayretiydi. Tabii ki bu gayret de öyle kolay kolay neti- ce vermedi leyemeden üç öğrendi. Bu ceza Kıbrıs Seçimsiz Seçildi ek zârif Majestelerinin — Kıbrıs Valisi Sir Hugh Foot, 3 Aralık 1959 günü, Kıbrıs Türk Partisi Baş- kanı Dr. Fazıl Küçükü, 19 Şubat 1960 günü kurulacak olan Kıbrıs Cumhu- riyetinin Başkan Yardımcısı olarak ilân etti. Ertesi gün, Türkiye Cum- hurbaşkanı, — Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, — milletlerarası şahsıyetler arasına katılan yeni "Ekselans" 1 tebrik ettiler. Muhalefet Lideri Is— met İnönü de yeni Başkan Yardım- cısına bir tebrik telgrafı çekti. Aslında Dr. Fâzıl Küçük, Türk Cemaati —mensuplarının — reyleriyle seçılmış değildir. - Lefkoşede çalışan aşkan ve Başkan Yardımcılığı seçimlerinde birden fazla aday olmazsa, tek aday reye başvurulmadan seçilmiş sayılır- dı. Bu usulün, Komisyon tarafından AKİS, 9 ARALIK 1959 nasıl kabul edildiğini anlamak müm- kün değildi. Dünya Anayasa litera- türünde, bu usül en anti-demokratik usüllerden biri olduğu — gerekçesiyle reddedilmekteydi. Gerekçe şuydu: Eğer tek adayın seçimsiz olarak se- çilmiş sayılmasına evaz verilecek olursa, elinde siyasi veya iktisadi ik- tidarı tutanlar, muhtemel diğer a- daylar üzerinde türlü baskılar yap- mak suretiyle, onları çekilmeğe zor- larlar ve bu suretle, seçilmeden se- çilmenin yolunu bulmak isterler ve bir müddet için de bulurlar. Ancak, yine de, Dr. Küçükün Kıbrıs Turklerınm çogunlugu tara- fından tutulduğunu kabul etmek ye- rinde olurdu Küçük, bir lıder olarak türlü kusurları olan bir sandı. Bu kusurlar zam zama AKİS sütunlarında sayılıp dökül- müştür Ne varki, Dr. Küçük haki- ki bir seçim yapılsaydı da seçilmiş olacaktı. Fakat, Dr. Küçük, karşısına çı- kaçak herhangi bir adayı mağlüp e- decek kadar kuvvete -meşru kuvve- te - mâlik olduktan sonra, böyle bir anti - demokratik seçim usülünün edilmesinin hikmetini anla— mak güçtü. Bunun neticesi, Dr. çükün muhaliflerinin — türlü soylen— tileri yaymalarından başka bir şey olmayacaktı. Bundan zarar görecek olan da, sâdece, Türk Cemaatinin te- sanüdüydü Halbuki, serbest bir se- çim yapılmış olsaydı ve bu seçimde -ister başka aday olsun, ister olma- sın - Türk Cemaatinin serbest oyla- rıyla Dr. Küçük işbaşına getirilmiş olsaydı, hakkında bugüne kadar ya- pılmış ve bundan sonra da ya- Fazıl Küçük Rakipsiz - aday... YURTTA OLUP BİTENLER pılacak olan dedikodular tesirini ge- niş ölçüde kaybederdi. Post kavgası r. Küçük tebrikleri kabul ede dursun, Kıbrıslı Rumlar da Cum- hurbaşkanlığı seçimi — kampanyasıy- la meşguldüler. Halen ortada iki aday vardı. Adaylardan birisi Baş- piskopos ve Etnark Monsenyör Ma- kariostu. Öbürü ise Avukat — Yorgi Kleridesti. Makarios, eski - EOKA Partisi ve Kilisenin büyük çoğunlu- ğu —tarafından — desteklenmekteydi. Klerides ise, yenı kurulan - ve daha çok Makarios'un kendilerine vazife vermemiş olmasından — muğber ma- halli eşrafı temsil eden- Demokratik Birlik Partisinin adayıdır. Kleridesin kuvveti hiç şüphesiz, Lefkoşe Bele- diye Başkanı Dr. Dervişle birlikte kurduğu bu partiden gelmiyor. Kle- ridesin asıl kuvveti, 6 Aralık günü tekrar kanum faalıyetıne AKEL a nin destegmden ileri ekten, Makarios ve Klerides, nistlerin desteğini sağlamak için on- lara türlü tavizler vermişlerdir. Her ikisi de kuracakları hükümette Ko- münistlere de yer ayırmağı vaad et- mişlerdir. Fakat, neticede Komünist- ler bir Kilise mensubunu destekle- memeği tercih etmişlerdir. Avukat Klerides, aslında, hiç şüphesiz, Komünist değildir. Kendi- si hatta hürmete, şayan bir şahsiyet- tir. 72 yaşındakı meşhur avukat öteden beri mutedil bir Yunan milli- yetçisi olarak tanınmıştır. İkinci Dünya Harbinde — Yunanistan işgal edilince Klerides 53 yaşında olduğu halde Kıbrıs Gönüllü Tugayına ka- tılmış ve Feldmareşal Wavell'in em- rinde Mısır ve Libyada savaşmıştır. Harpten sonra, şimdi beraber parti kurduğu Dr. Dervışle Lefkoşe Bele- diye Başkanlığı için sıkı bir müca- deleye girişmiş ve o zaman da sol cenahın yardımıyla Belediye Başka- nı seçilmişti. ÜUç sene Belediye Baş- kanlığı yapan Klerides zamanında, Türk azınlığına nisbeten daha iyi muamele edildiği de doğrudur. Eno- sis hareketi — başlayınca, — Klerides "evvelâ muhtarıyet sonra self - de- termination" tezini savunmuştur. Bu tez, o zaman Makarios ile Grivasın muşterek tezi olan Yunanistanla bir- leşme tezinden çok daha mutedil ol- makla beraber, nihai gaye itibariyle aynı yola varıyordu. Kıbrıs Konseyinin bir üyesi olarak Kleri- des, daima, tethışçılıgın aleyhinde bulunmuş ve ha 195 -bizzat kendisi müfrit tethışçıler tarafından tehdit edildiği bir sırada- EOKA tet- hişlerini açıkça takbih etmekten çe- kinmemiştir. Kleridesin mazisini göz önünde tutan bazı Türkler, Türk Cemaati- nin menfaatinin Kleridesin seçilme- sinde olduğu inancındadırlar. Bu Kimseler, lâkk Türk Cemaatinin, Baş- piskoposluk makamında oturan bir Devlet Başkanını — yadırgayacağını da -haklı olarak- belirtiyorlar. Fa- 13