CEMİYET flunu bekleyen bir baba, geçen hafta içinde İstanbulda söndü. Sönen, başyazarımız Metin Tokerin babası, 67 yaşındaki Ekrem Toker- dir. Ekrem Toker bir müddettir has- taydı. Oğluna, hapishaneye yazdığı mektuplarda, kendisini — gördükten sonra öleceğini, bu yüzden onu bek- ledıgını bıldırıyordu Bütün yaşama i azmi o noktada düğümlen- Nitekim Metin Toker, hürri- yetine kavuştuğunun ertesi günü İs- tanbula babasının yatağı başına koş- Baba ve oğul orada sarmaş dolaş oldular İki rem To- kerin doğum müydü. Uzun zamandan beri utun aile ilk defa olarak, hep bir arada, mutlu bir gü- nü kutlayacaktı Fak kader mü- saade etmedi. Doğum ndan tam 67 yıl sonra, adeta dakikası dakikası- na, Ekrem Toker ağırlaştı ve derin bir uykuya daldı. Ertesi gün öğle vakti, son arzusuna nail olmuş hal- de, hayata gözlerini kapadı. Ne bir debelenme, ne bir çırpmış.. Sanki ru- hu, kanatlanıp uçmuştu. Ekrem To- ker o kadar sakin, öylesine huzur i- çinde öldü. Ekrem Tokerin cenazesi Paza ünü Şişli, camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu mezarlığına hazin bir törenle defnedildi. ta İsmet İnönü, merhumun dostları ve oğullarının arkadaşları hazır bulu- nuyordu. İyi bir insana karşı son va- zifelerini yapmaya gelmişlerdi. Dö- nüşte gözleri dolduran yaşlar, işte bu hissin ifadesiydi .. rdünün 24 yaşındaki genç Kralı este —Hüseyin I, Londrada kaldıgı Savoy Otelindeki dairelerine 30 Kasım, günü baskın yapan gaze- tecilere şunları söylemeği — uygun görmüşler Mel Cenapları sözlerine bir sualle baglamışlardır : Söyley bakay ban Herkes nıçın 1lla ki beni evlendırmek ıstıy — Pek müstesna bir insansınız da, ondan!" Bır başka gazeteci : renses Mahmuttan ne ha- ber? Onunla evlenmeyi düşünüyor musunu Ekrem Toker ve oğlu Veda... AKİS, 9 ARALIK 1959 (Prenses Mahmut, Melik — Haz- retlerinin uzak bir kuzeni olup Haşi- mi Hanedanına mensuptur; 19 yaşın- dadır ve Cenevrede ikamet eder.) Kral, muhabirin sözünü keserek: — Tamamen yanlış!". Diğer — bir muhabir : "— Ya Misis Valentin ?" Kral neşelı bir kahkaha atarak: 0000, O Mu? Efendim; onunla goruştuk Gelecek ayın 20 si için de Pariste bir randevumuz var." Miss Barbara Valentin 19 yaşın- da, B. B. nin taklidi, güzel bir Alman artistidir Melik Hazretleri ona ge- en ayın sonuna doğru Münihte ote- lının önünde arabalarından inerken rastlamışlardır.. Gene kadın da o sırada aynı yerde arabasını park ek- mekle meşguldü. Bu mesut rastlaş- manın ertesi sabahı Miss Valentin, Melik Hazretlerinin Mabeyncilerin- den biri tarafından telefonla aranır ve aynı gece Frankfurt'ta verilecek -300 km. uzak- bir partide bulun- masının, Haşimi Ürdün Melikini pek mütehassis edeceği kendisine bildi- rilir. Miss Valentin, esasen, böyle za- rif davetleri reddetmek âdetinde de- ğildir. Partiden sonra, genç kadın arkadaşlarına şöyle diyordu : " iyi Rock'n Rool yapı- Kral yor. Ama mamboda şaheser!" S iyasal Bilgiler Fakültesinin 100 üncü yıldönümü büyük sürpriz- lerle kutlandı... Saat 16 dan itibaren Dil ve Tarih - Cograf a Fakultesının bahçesi Hukuk talebeleri ve ken lerini coplarla — kovalayan polıslerle dolmuştu. Saat 17 de Hukuk talebe- lerinin içeriye alınmaması camların kırılmasına sebep oldu. Bütün CHP lilerin orada olduğu halde gelmeyişi nazarı dikkati — çekiyordu. Halbuki İnönü vaki davete (kimseyi müşkül durumda bırakmamak gaye- siyle) icabet etmemişti... Bozuk mik- rofonun başına ilk gelen “Ankara Üni- versitesi Rektör Vekili — Ordinaryüs Profesör Ekrem Akurgal oldu. Islık- h, parazitli mikrofonun asab bozu- cu aksaklıkları içinde, kısa süren bir konuşma yaptı.... Son sınıf ta- lebelerinden — Yılmaz — Mazlumoğlu samimi sarih ve güzel bir hi- tabe ile programın nutuk faslını ka- paması icap ederken, kendisi kürsü- den inmeden, şıvesınden şarklı oldu- ğu anlaşılan, elleri belınde on sıra— lara kızgın kızgın bakan ezberi konuşan bir "ateşli" delikanh çıktı. Herkesi bir heyecan almıştı, ya abuk sabuk bir şey soylerse fakat akla ilk gelen çâre zâten an mikro- fonu daha bozmak oldu nıtekım SsÖy- lenenlerin yarısından çoğu anlaşıla- madı ama "“Atatürk, Türk gençliği rejim ve inkilapların bekçisidir de- dıyse 1nkılap1arın başına sungunuzu dikip bekleyin demedi" cümlesi sa- rih olarak duyuldu... Neyse genç ken diliğinden kürsüden indi ve herkes derin bir nefes aldı.. Senfoni orkest kısa ve güzel konseriyle me rasim "kazasız belasız" bitti... 27