HAYAL Büyük Millet Meclisi, bir haftalık toplantısından sonra, tatil kara- rarı vererek dağıldı. Bazı çevreler ve bir kısım basın mensupları, Mec- lisin fevkalâde mahiyet arzeden yaz ortasındaki bu ara toplantısından büyük ümitlere kapıldılar. Memle- ketteki siyasi — huzursuzluğun ve partiler arasındaki gerginliğin gide- rilmesi yolunda İktidar tarafından müsbet adımlar atılacağım sandı- lar. Bu çevrelerde, huzurun tesisine bir başlangıç olmak üzere, C. H. P. tarafından verilen tahkikat önerge- lerinin ve hususiyle can ve mal em- niyetiyle ilgili önergenin, daha faz- la gecıktırılmıyerek gündeme alı- nacağı ve konuşulacağı ümit edili- yordu. Keza, basın mevzuunda iyi niyetin ilk ve fiilt delili olmalı üze- re, basın suçlularının affedilmes hemen hemen muhakkak addedili- yordu Halbuki son toplantıda ne tah- kikat önergelerinin konuşulmasına yanaşıldı ve ne de basın suçluları- nın affıyla ilgili bır teşebbüse geçil- di. sine, memleketteki huzursuz- luğu ve gerginlıgı daha da arttıran yeni Anayasa ihlalleri ve demokra- tık hayatta kıymet ve ehemmiyetle- ri söz götürmeyen mahalli seçımle— rin tehırıyle karşılaşıldı Ve bu retle, şimdiye kadar tekrar tekrar denenen ve hakiki zihniyetleri, ar- tık Uç Ur tereddüt ve şüpheye yer bırakmıyacak arıklıkla ortaya çık- mış bulunan İktidar partisi başla- rından, rejimin normalleşmesine hiz met edecek, memlekette siyasi hu- zurun tesisini sağlıyacak gayret- ler beklemenin, hayalden başka bir şey olmadığı, bunca tecrübelerden sonra bir defa daha anlaşılmış oldu. Artık kabul etmek lazımdır ki, bugün, bu memlekette cereyan eden siyasi mücadelenin, mahiyet, ve bil- hassa tarafların zıhnıyetı bakımın- dan, 1848-50 yılları arasındaki m - cadele ile uzaktan yakından hiç benzerliği yoktur. 1946-50 iktidarı— nın sevk ve idaresini ellerinde bu- lunduranlar, bu memlekette gerçek bir siyasi murakabeye dayanan de- mokratik idarenin lüzum ve zaru- retine inanmış insanlardı ve bu bü- yük maceraya, bu inanış ve İdealle atılmışlardı. Onlar için iktidarın, eşit ve dürüst seçimlerle zaman za- man el değiştirmesi, içine girilen teldeydi. Akşam yemeginde masala- rının yanyana olmasına rağmen İnö- nü ve Ataman selâmlaşmadılar. Mayosunu yanına almayı unutmı- yan İnönünün. bütün merakı, gölde çıvıleme yapılıp yapılmıyacagı idi. S g uktur, burada çivileme ya- pılmaz" cevabı İnönüye mayosunun yanında olduğunu unutturamadı. AKİS, 28 TEMMUZ 1959 yeni hayat tarzının kaçınılması mümkün olmayan tabii bir netice- sinden ibaretti. İdare cihazı basın- dakllerden ve hususiyle zamanın ik- tidar partisi mensuplarmdan bazı- larını bu yeni anlayışa getirmek için, parti içinde ve dışında girişilen çetin mücadeleler ve bu mücadele- İerde Sayın İnönünün tarihi şahsi- yetini ortaya koyarak oynadığı bü- yük ve müsbet rol, henüz hafızalar- dan sılınmıyecek kadar tazedir. Bugün vaziyet tamamen tersi- nedir İktidar partisinin kaderine 'hâkim olanlar, gerçek murakabeye dayanan demokratik idarenin lüzum ve zaruretine inanmak ve bu yolda hulüs ile gayret sarf etmek şöyle dursun, alisine, bir zamanlar iktida- rı ele geçırebılmek için şampiyon- luğunu yaptıkları prensipleri tama- men red ve inkâr eden, partileri i- inde zaman Zzaman bu fikir ve prensipleri savunmaya çalışan ide- alistleri derhal tasfiye veya-sustur- maktan çekinmeyen Ur zihniyetin sahibidirler. Bu itibarla idealizm- den zerrece nasibi olmayan, siyasi felsefelerının ve emellerinin temeli- "her ne pahasına ve meşru, gayri eşru her ne vasıta ile olursa otsun 1kt1dar1 bırakmamak" düşüncesi ve karan teşkil eden zihniyetten ik- tidardan düşmelerini kolaylaştıra- cağına ve çabuklaştıracağına inan- dıkları fedakârlıkları beklemek sâ- dece abes olur Bilhassa 1954 seçimlerinden son- ra bütün açıklığı ile meydana çı- kan bu realiteyi hâlâ görmemezlik- ten gelemeyiz. Bugün çok partili hayata henüz paydos demiyorlarsa, sebebi, bunu arzu etmediklerinden değil, güçlerinin yetmemesindendir. Çünkü iç ve dış şartlar bakımından böyle tehlikeli bir maceranın netice- sini evvelden kestirmek hiç de ko- lay değildin Bu yüzdendir ki, "ik- tidarı birakmamak" kayıt ve şartıy— le demokratik rejimin görünüşünü muhafaza edebilmek endişe ve gay- reti, bugün içte siyasi manevraları- nın asıl sebebini teşkil etmektedir. Hâdiselerin ve tecrübelerin tek- rar tekrar teyid ettiği bu gerçek kabul edilince, rejimin normalleşti- rilmesi ve siyasi hayatımızda hu- zurun tesisi yolunda, iktidar parti- si başlarının ciddi ve samimi gay- Sandaldan gölün soğuk sularına gir- meyi mutlaka deneyecekti. Ondan sonra, torunu Gülsün ile çamlar ara- sında dolaşmak da programa dahil- di. Ama herşeyden evvel Bolu C. H. P. teşkilâtının gezi programına mu- kavemet edebilmek lâzımdı. Zira İ- nönünün “mütenekiriren" — Abantta bulunduğunu öğrenen Bolu C. H. P. 'bulunuyoruz. Milyonlarca ve HAKİKAT İsmail Rüştü AKSAL retler sarfedeceğine inanmak, ha- hâyal peşinde koşmak olur. O hal- de, son samanlarda da görüldüğü gibi, bir kısmı çevrelerin, hâlâ, ik- tidar partisi başlarının, alttan ala- rak, güler yüz ve tatlı dille doğru yola gelebıleceklerı rejim mevzu- unda uzlaşmaya varılabileceği ümi- dini beslemesi ve besler görünmesi- nin, sebebi nedir? Böyle bir davranı- şın şahsi idare heveslilerinin cesa- ret ve cüretlerini bir kat daha art- tırdığı tecrübelerle sabit olmamış mıdır? Sonra, neye bazı münakaşa- larda, bâlâ bugunku gidişin mesuli- yetını tek başına omuzlarında taşı- dıkları artık açıkça sabit olan lider- ler, doğrudan doğruya hedef olarak alınmaz da, bu liderlerin etrafını saran ve hakikatte figürandan baş— ka bir şey olmayan “müfritler"den ve bu itlerin "masum ve iyi ni- yetli hderlerı tahrik ve teşvik" et- tiğinden şikayet edilir? Bir defa, iki defa aldanmak, belki de bir ah- lâk ve iyi niyet borcudur Fakat bi- le bile, mütemadiyen aldanmak, en hafif tabırle safdillikten başka ne ile izah olunabilir? İşte bugün muhalefetin mücadele- si ve mücadele metodları bu açık gerçeğe ve anlayışa dayanmaktadır. “Her ne pahasına ve meşru, gayri meşru her ne vasıta ile olursa olsun mutlaka iktidarda kalmağa" kararlı iktidar partisi başlarının, bunca tec- rübeden sonra ikna yoluyla ve uzlaş- malarla demokratik rejimin vazge- çilmez esaslarını kabule ve bir hu- kuk devleti kurmağa razı edilebile- ceklerine inanmıyoruz. Esasen, Sa- yın İnönünün bir münasebetle be- lirttiği gibi bu bir rıza meselesi de- ğil, bir ideal ve kültür meselesidir. Bugün tekrar tekrar denenen ve hüs ranla neticelenen bu yolları ve usul- leri denemeğe kalkmanın, dâva için faydalı değil, zararlı olduguna kani i insanın yıllardan beri binbir mihnete katla- narak mücadelesini yaptığı bu dâva- nın, muhalefetiyle, — tarafsızlığıyla, hür basınıyla ve gençliği ile bütün mücadele unsurlarının güçlerini bir- birine ekliyerek, en büyük ve kat'i karar sahibi olan seçmen vatandaşı ikna ve onun güvenine layık olmak suretiyle kazanılacağına inanmak- lileri ellerinde bir program Abanta koşmuşlardı... — Bolulular İnönüye Grup ve Merkez İdare Kurullarının kararını bozdurmaya çalışmaktadır- lar. Grup ve Merkez İdare Kurulları uyelerı geziye çıkmak isteyen İnö- nüye "Paşam, biz neciyiz? Çalışıyo- ruz ve bu işi siz olmadan da yürü- 7