MUSİKİ Kültür Anadoluya musiki nadolu, Batı musikisi karsısında ne gibi bir tepki gösterebilir, bu musikiyi nasıl karşılar? Radyonun, belirli bir kültür programından uzak olan Batı musikisi yayınları — böyle bir suâlin cevaplandırılmasında ölçü olamaz. Ama, ahalisinin karşısına canlı olarak çıkarılan Batı musikisi, istenen cevabı sağlıyabilir. Evvelki hafta sona eren Erde liğinde, büyük şehirler dışı Türkiye- sine ilk defa olarak batı musikisi din- letildi. Hikmet Şimşek idaresinde Ankara Yaylı Sazlar Orkestrasının Erdekteki konserleri halkın, sanat musikisi karşısında nabzının ne sü- ratte attığını ölçmiye yaradı. Netice ümit vericiydi. Bir daha anlaşıldı ki Anadolunun, batının sanat musikisi hakkında gerçi en iptidai bir fikri bi- le yoktur; fakat Anadolu bu musikiyi bağrına basmıya hazırdır. Şimdi ar- tık, musiki halkın ayağına götürül- melidir. Erdekteki, aynı zamanda dırma ve Balıkesirdeki tecrübelerin- den cesaret alan Hikmet Şimşek, bu güne kadar yurdumuzda hiçbir eği- timcinin, hiçbir musikişinasın giriş- me zahmetini göze almadıgı bir işe "girişmeğe karar vermiştir. "Musikiyi halka ulaştırmak için elinden gele- ni yapacaktır. Orkestrasının konser Verdıgı yerlerde karşılanışı, gayreti- nin boşa gitmiyeceğinin teminatıdır. Erdekte, program mucibince verdiği dört konserden başka Ankara Yaylı Hikmet Şimşek Halka — doğru!. 28 Musiki Halkın Ayağına Giderken I ik tecrübe yapıldı ve başarıya ulaştı. İlhan K. MİMAROĞLU Birşey de anlaşıldı: büyük şehir- lerin dışındaki halkı sanat musikisine layık görmeyen, ©o sanat musikisini rea'dedecegımı taslıyan çeyrek münevverin aldandığı, hem de aldattığı... Anadolu, görünürde, — sanat musikisini istemiyordu. Bilinmi- olunmıyan — birşey aszl yen varlıgından haberdar bile i Anadı Üüçü di e olup bittiğini ünaka, şalı bir bahıstır landığını açığa vurdu. — Tecrü leri i sürdürmekte kararlıdırl Sürdürebilecekler mi? gibi iyi niyetli vurabı'lı'r; şu ya d bu derneg kaç taşra şehrını kasabasını Balıkesırde yaptığını, tir. Bunun için de Ankaranın v . 5 Fakat di panlar sevinç onlardan rına aittir. Cumhurbaşkanlıgı Orkestrasının id alist yı her zi musikişin in göstereceği maa'dı yardı. dolaşabilir. aynı çapta, a lıyabilir.. Ne var ki daha büyük ç bü 'a Orkest nın — yalnız uydukla, rından hoşlan ndı. ve hoş- içindedirler. Giriştik- bürokra, tla— ardımcı şefi gi 4S dostlarının ışbırlıg baş— klarla bir- Bu yıl Erdekte, Ban ırmada, tta, Sıvasta Erzinca nda tekra: ar- çok, Ankaranın YAÇ Erdek şenlıgıne ardır. Bugün Cumharbaşkanlıgı katılan, Bandırmada, Balikesirde ilk defa olarak sokaktakı -taşra soka- gındaki adamla karşılaşan birkaç ııyesı degıl denebilir. ki — istisnasız bütün — kadrosu, — musikiy Anadolun ayağına götürmek istemektedir. Bu büyük isteğin gerçe kleşme umıtlerı sadece Hıkmet Şimşekin — şahsi teşebbüsüne — bağlı — kalmamalıdır. Ankara bürokratlarının da Hikmet — Şimşekin — ve orkestra üyelerinin "iyi niyet” cephesine samimiyetle katılmaları sayesinde — kolayca halle- dilece, maddt meseleler yanında, sanat musikisini Anadolııya götürür- ken ortaya çıkacak belki en önemli mesele tini verecek olan, e ; halk eğitimi programı ve böyle bir teşebbüs istikame- zihniyeti meselesidir. Daha şimdiden, şehirhi zevkı'ni ifsat eden çeyrek münevver zıhnıyetının köylü ve kasabalı zevkin, karartmasından korkmaya başlıyabılırız "Önce kolayından, hafifi nden başlıyalım gıtgıde gücüne, ğırına, ciddisine, karmaşığın varalım” - zihniyeti güzel — tasavvura bulaşaca olursa, günün biri MU. zevksizliğin büyı'ı'k şehirlerimiizin sınırlarını aştığım, bütün Anadoluya yayıldığını görürüz. Bir de bakarız ki "hafif- yıllar geçmiş ancak Yara, YAS ertürü gidememişlerdir. Son tecrübelerin de gostera’ıgı gıbı ıle Kontes Marıtza 'dan - başlıyanlar varmışlar bir adım bile ileri Anadolu — halici sanat — musikisi karşısında bomboş bir karatahta gibidir. Üstüne istedi- ginizi — yazabilirdiniz. Eğer halka musiki sevgisi — verilmek isteniyorsa, Hü Şimsekin yaptığı gibi — Vivaldi"den, - Rameau'dan, Bach'dan 'güç” üne vverlerının üç” besteczlerden— bir. türlü kabul ed zaman görülür kı davımleı den İ yi, Roussel ı alkışlamış 1F. emedıgı modern unun Niğdelı ilmmi Sazlar Orkestrası, — Vivâldi'lerden, Haydn'lardan, Bach'lardan, Mozart'- lardan meydana gelen repertuarını, önce Erdekin deniz kenarındakı ga— zinolarından birinde,- sonra da Ban ırma ve Balikesirde tekrarladı Her yerde halk, "yeni" musikiyi, ça- lınırken buyuk saygıyla dınledı ça- lmış bittikten sonra da teza- hüratla alkışladı. İcra sırasında tav- la şakırtıları dinmiş, alaturka yayan hoparlörler.susmuştu; — müşterilerin arasında çay ve gazoz dolaştıran gar- sonlar herkesin meşrubattan çok Mo- Zzart'a ilgi — gösterdiğini gördüler. Konser bittikten sonra derleyiciler -"bis", yahut "encore" kelimelerini belki Ömürlerinde duymamışlardı- "bir daha, bir daha!.." diye bağırı- . Bandırmada Şehir Bahçe- sinde verilen konserden sonra bir köylü, şefın ellerine sarıldı: "Kusura kalma bey!" dedi. "Anlamıyoruz a- ma. pek hoşlandık Her' yerde "din- başlamak gerekır sikid. aray Sineması yahut karşısı nda kulaklarını ir tıkadığı Bartok'u, Stra- daha, bir. daha!" haykırışlarıyla leyici sayısı, İstanbulda ve Ankara- da açıkhavada zaten pek seyrek ve- rilen Batı musikisi konserlerinin; din- leyicilerini kat kat aşıyordu. Orkestra üyeleri de bir dava uğ- runda çalışmakta olduklarını iyice idrak etmişlerdi. Üyelerden ikisi i yük- sek ateşli hasta oldukları halde, isti- rahate çekilmeyi düşünmediler. Ke- mancılardan biri elleri yaralı oldugu halde konserlere katıldı "Anka- da, elimdeki yaralardan onda biri ol- sa çalmazdım" dedi. Başta şef Şim- şek olmak üzere bütün orkestra üye- leri, kendilerine ödenen maaşlarda, milyonlarca Türk — vatandaşının bir hissesi olduğuna inanıyorlar ve bu- nun karşılığını odemek istiyorlardı. Hikmet Şimşek, "sırf kendi, mevcu- diyetimizi muhafaza etmek gibi e- goistçe denebilecek bir maksatla ha- reket etsek bile, taşraya batı musi- kisini götürmiye mecburuz" diyor- du.