SPOR kendine olan güveni kalıyor demektir. Bobet şöyle yazıyor: "Dikkat e- din." İçinizdeki şeytan sizi yemesin.. Koyudan başka bir şey düşünmeyin sonra kendınızı bir hendekte bulursu- nNUZ.. İlk büyük yarış Bobet’nin kitabının uyandırdığı a- lakanın en güzel misali L'Express gazetesinde görülebilir. Ciddiyeti ile tanınan bu haftalık, son sayılarından birinin iki büyük sayfasını Louison'un kitabından bir bölüme hasretmiştir. Bobet'nin kaleminden çıkmış olan bu yazı, kazanılan ilk büyük yarışın hi- kâyesidir. Evet, Çı kış" yazısının asılı olduğu yerden "Bitiş" yazılı nok- taya kadar olup bitenlerin bütün te- ferruatı yazının içinde mevcuttur ve gazete bunun "en iyi macera hikâye- lerinden daha heyecanlı" olduğuna kanidi. Bu ilk büyük yarışın 1955 Fransa' Turu olduğunu kaydetmeye 'bilmem lüzum var mıdır? Bobet, Turun bir bütün olduğunu söylemektedir. He- saplı harekat etmek gerektıgını iza- ha çalışmaktadır. İnsan güç ve taka- tinin 10 bin kilometrelik bir yarışta elbette zaman zaman acık ve fire ve- receğinin göz önünde tutulması ge- rektiği izah edilmektedir. Turun bi- rincilikle bitirilmesinde iç duygula- rın da söz sahihi olduğu anlatılmak- tadır Yazıda kaç kere kendi kendine "Dayan Bobet!. Haydi daha çabuk, daha çabuk" dıye cesaret verdiği iti- raf edilmekledir Paha sonra zaferin ve güzel şey- lerin geldıgını kaydeden — Louison Bobat'ye göre, Fransa Turu bir cesa- ret, bır itimat ve bir iman işidir. Fenerbahçe Kadirşinaslık!. eçen haftanın transfer haberleri arasında Türk — futbolunun iki şöhretli ismi sık sık gazete sütunla- rında ver aldı. Bunlardan biri Adalet kulübünden bonservisini alan Selâ- hattin Torkaldı. 8 sene evvel Osman Kavrakoğro kulüp reisliği yaptığı sı- rada, onunla çatışmış ve Fenerbahçe- den ayrılmıştı Kendisine şöhret u- fuklarını açan sarı-lacivertli camia- dan ayrıldığı için pişmandı. 38 yasın- daki adamın tek arzusu futbole Fe- nerbahçe kulübünün bir futbolcusu olarak veda etmekti. Transfer ücreti istemiyor, maaş istemiyor "Sadece Fenerbahçe olsun, bu bana yeter" di- yordu. Diğer sporcu Beykozlu Mehmet Ali Hastı. 1966 senesinde başarı ile sona eren Rusya turnesinde Fener- bahçeye son defa kaptanlık etmişti. Tam 10 sene sarı-lacivertli kulübe hizmet etmiş, parlak zamanlarında kendisine yapılan transfer teklifleri- ni sarı-lâcivertli renkler için reddet- mişti. Ama, Mehmet Âlinin kaybı sa- dece para ve şöhret değildi. Fenerbah- 34 çerin çok sıkıntılı günler geçirdiği bir devirde büyük rakıplere karşı ta- kımında yer alabilmek için tahsilin- den vazgeçmişti. O da futbol hayatı Fenerbahçede bitsin istiyordu.. Meh- met Ali hisli, içli ve örnek bir Fener- bahçeliydi. Fenerbahçe idare heyeti gazete sütunlarından kendisine intikal eden teklifler hakkında bir karara varmak üzere, geçen haftanın ortasında mü- him bır toplant:ya çağırıldı. Fener- bahçe kulübünde sadece kredi dağıtan bir bankanın küçük çapta bir ajansı vazifesini gören büyük tüccar Raif Dinçkök Selâhattinin, sporda politi- kadan şiddetle nefret eden Dr. İsmet Uluğ da Mehmet Alinin kulübe alın- malarını teklif edeceklerdi. Reis Agâh Erozanın hazır bulun- madığı toplantıda ilk teklifi Raif Mehmet Ali Has Mükâfatını — gördü Dinçkök ileri sürdü ve Selâhattin Torkalın Fenerbahçeye transferinin lüzumu üzerinde konuştu. Teklif kı- sa zamanda müzakere ve kabul edil- mişti. Selâhattin efendi, dürüst ve hâlâ kendisinden istifade edilecek bır sporcuydu. Ama. onun en büyük vantajı, itiraf yerınde olur kı Raıf Dinçkök gibi hatırlı bir şahsiyet tara- fından müdafaa edilmiş bulunmağıy- 1. Biraz sonra da Umumi Kaptan Dr. Uluğ, Mehmet Aliye dair teklifi- ni, açıkladı. Sarı - Lacivertli Kulübün bu en sevilen adamı. "Mehmet Aliyi Fenerbahçeye alalım, kulübümüz ona bu kadirşinaslığı gostermelıdır di- yordu. Uluğ sözlerini henüz bitirme- mişti ki bazı gazetecilerin kendisin- den Sam mca diye bahsettikleri Müslim — Bağcılar ayağa kalktı ve Mehmet Aliyi yerden yere vurdu. Ku- lübe bol bol borç veren ve hayatında topa ayağını surmemış, hıç bir spor yapmamış olan Mehmet Ali Fenerbahçeye ler etmişti" İdarecilere senelerce kan kusturan bu futbolcunun artı e- nerbahçede işi olmamalıydı. dönüşünde satışa çıkarılmış ve ku- lüple ilişiği kesilmişti. Hülâsa Bağ- cılar, Mehmet Aliyi idarecilerin gö- zünde bir "Fenerbahçe haini” haline sokabilmek için ne yapmak lazımsa onu yapıyordu. Rusya dönüşü ve on- dan evvelki hâdiselerden haberdar ol- mıyan idarecilerin ekseriyeti de -zira o zaman bugünkü idare heyetinden sadece Müslim. Bağcılar idare heye- tindeydi- "Vay vay şu hıslı nünde gezen Mehm ne kötülükler etmış Uluğun teklifini reddettiler. rardan en çok üzüntü duyan elbette teklif sahibiydi. Hatıralar albuki Fenerbahçenin şu son on yıllık hesabını bilenler için durum tamamen Müslim Bağcıların aleyhi- neydi. Evet. herkes Mehmet Alinin Müslim Bağcıların tazyikiyle Fener- bahçeden ayrıldığını ve satışa çıka- rıldığını bu idareci kulübüne dönmek isteyen bir futbolcu hakkında daha mutedil bir tez üze- i , yaş meselesini teklifin reddi için kalkan yapmalıydı. Çünkü 1952-53 senesinde bugünkü Mehmet Ali ile Lefterin aynı idarecinin eliy- le Adalet kulübüne götürüldüğü ha- tırlanıyordu İdare yetıne girmedi- ği için Adalet kulübüyle iş birliği ya- pan ve Fenerbahceyi ikinci kümeye düşüreceğini ilân eden Bağcılardı. A- dalet kulübünün Balattaki Lokalinde Mehmet Ali ile Leftere Fenerbahçe- den ayrılıp. Adalete girmelerini teklif eden Atıf İlmen değil, Müslim Bağ- Hâdiseler, başına günlerce mevzu olmuş ve bu idarecinin gayre- tiyle Adalete transfer edilmek istenen Lefter ve Mehmet Ali bir yaz günü Adalet formasıyla Bursada maça çı- karılmış ve ikisi de Bursalı Fenerbah- çelilerin taş yağmuruna tutulmuştu. Şimdi seneler geçmiş, Adaletin o günkü tekliflerini reddederek Fener- bahçede kalmaya karar veren Meh- met Ali tam 4 sene sonra kınlan pres- tijinin iadesi için müracaat ettiği sa- rı-lâcivertli kulübün kapılarının yü- züne kapandıgını görmüştü. Mehmet Aliyi üzen buydu. Aleyhındekı kam- panyanın şam pıyonlu Müslim Bağcıların yapmasını aklı almıyordu Fenerbahçe takımında oynadığı müddetçe faydalı olmaya çalışmış, omuzlarda, taşınmış, altın — göller atmış Bir Mehmet Alinin yuzune şim- di kapılar kapanmalı mıydı ? AKİS, 28 TEMMUZ 1959