DÜNYADA OLUP BİTENLER diktatörlerin dostu gözükmekten bi- raz çekinmekteydi. Meselâ. Dominik Cumhuriyetindeki diktatör Trujillo, Kübayı istilâya karar verse, Ameri- ka böyle bir hareketi desteklemek yoluna gitmiyecektir. Bu bakımdan, iş ve ticaret muhitlerinin tutumları- na karşılık, resmi makamlarla halk efkârında başlayan uyanıklık — hayli ümit vericidir. Başkan Eisenhovver, Castro aleyhindeki komünistlik id- dialarını ciddiye almamıştır. New York Times gazetesi de, bu mevzu- daki eski tutumunu bırakmış, gayet makül ve yerinde yazılar yazmaga başlamıştır. Gazeteye göre. "Fi Castro'ya karşı ileri sürülen ıtham— lar, Kübada Amerikaya karşı tarih- te misli görülmemiş bir kırgın- lık yaratmıştır. Kübalı idarecile- rin gururu o kadar yüksektir ki. ko- münizm aleyhındekı duygularının de- rinliğine rağmen, bunları açıkça i- fade etmek ve böylece sanki Ameri- kan tazyikine boyun eğmiş gibi gö- zükmek istemiyeceklerdir. — Castro'- nun halk nazarındaki sevgisi, kudre- ti o derece muazzamdır ve uzun müd- det iş başında kalması o derece kuv- vetle muhtemeldir ki, kendisine kar- şı uzun vadeli bir politika gütmek realizmin icabıdır. Dr. Castro ve et- rafındaki Kübalılar, giriştikleri hare- ketin yalnız Küba bakımından değil, bütün Lâtin Amerika bakımından da istikbali temsil ettiğine inanmak- tadırlar. Pidel'in sesi, zamanımızda- ki kızgın delikanlıların sesidir". Sarsılmayan adam G eçen hafta sonunda Bağdat Rad- yosundan konuşan — Başbakan Abdülkerim. Kasımın sesi hiddetten titriyordu. General, "halk düşmanla- rım bizzat cezalandırmak hevesine kapılanlar var; halbuki kimin halk düşmanı oldugunu takdir etmek hak- kı sokaklardaki — kalabalığa bırakıl- mamıştır; ica'beden tedbirleri almak memleketteki resmi makamların va- zifesidir” diyordu. 14 Temmuz 1958 kahramanı, İhtilâlden tam bir yıl son- rak, Irak şehırlerını tekrar kana. bula- yan hâdiseler yüzünden bu şekilde konuşmağa mecbur kalmıştı. "Sokak- lardaki kalabalık"tan kastettiği de, her fırsattan faydalanarak — memle- kette kar:ş klik çıkarmağa uğraşan komünist unsurlardı. Nuri' Sait idaresine karşı başarı- lan ayaklanmada mühim rol oyn yan komünistlerle — Abdülkerim Ka- şım hükümetinin münasebetleri, daha başlangıçtan beri gayet nazık bir muvâzeneye dayanmaktaydı. İhtilâl- ci general, bu unsurların memlekette- ki . kuvvetlerini ve ayaklanmadaki faal rollerini iyi bildiği için, genç cumhuriyetin istikbali bakımından arzettikleri tehlıkeye rağmen, ken- dileriyle iyi geçinmeğe bilhassa dik- kât etmişti. Komünisetler de yeni ku- rulan rejime karşı açıkça cephe al- mak' şöyle dursun, bilâkis bu rejimin 24 en hararetli taraftan kesilmişler, a- leyhteki en küçük bir kıpırdanma kar- şısında ortalığı velveleye — boğmağa başlamışlardı. General Kasımla solcu unsurlar arasındaki bu fiili yakınlık Kahire ve Şam radyolarından Bağ- da ta karşı ateş püsküren Nâsırcı pro- pagandanın işini son derece kolaylaş- tırmıştı. Birleşik Aran Cumhuriyeti- nin yorulmak nedir bilmeyen sözcüle- ri, mütemadiyen, İIrak başbakanının ateşle oynadığını, komünistlere mü- samahakâr davranmakla memleketi- ni felâkete sürüklemekte olduğunu söyleyip durmuşlardı. Bu bakımdan son Kerkük hâdiseleri, bu Nâsırcı propagandacılar için bul maz bir nimet oldu. Kahire ve Şam radyoları, Irakın kuzey bölgelerinde ve güney- deki bazı şehirlerde olup bitenleri bi- re bin katarak anlatmakta âdeta bir- birleriyle yarış ettiler. Tabii, bütün konuşmalarda tekrarlanan tema, "bu- nun böyle olacağını biz dememiş, miy- dik; Nasırın gösterdiği yoldan git- meyenlerın sonu işte budur" şeklin- deydi. Bir bakıma, 14 Temmuz İhtilâli- nin yıldonumunde ve onu takip eden yedi sek z gün içinde Irakta olup bi- tenler hakikaten endişe — vericiydi. Kerkükte, aralarına İkinci Tugay mensuplarınm da katıldığı bir komü- nist kalabalığı, "halk düşmanı, mür- teci bozguncu" olarak ilân edilen ba- zı kimseleri yakalamışlar, birçoğunu sokaklarda sürükliyerek öldürmüş- lerdi. Komünistlerle eskiden beri hiç de iyi olmıyan Kerküklü Türkler-Dış- işleri Bakanlığının hafta sonunda An- karada yayınladığı tebliğde de be- lirttiği gibi en fazla Zzayiat veren gruptu. Solcu unsurlar bununla da kalmamışlar, Kerkükte, olup bitenle- ri rejim duşmanlarının bir tertıbı O- larak göstermek — suretiyle. "Irakın başka şehirlerinde de nümayişlere gi- rişmişlerdi. Bağdattan Beyruta gelen yabancı müşahitler, bütün bu hâdise- ler sırasında Öölenlerin" sayısını 50-60 civarında tahmin etmekteydiler. Hal- buki, Birleşik Arap Cumhuriyetinin radyoları 000 kişiden bahsetmekteydi. Maksat aşikârdı: Nasırdan ayrı bir yol takip eden Iraktaki rejimin sal- lanmakta olduğu ve yakında komü- nistlerin tazyiki altında — yıkılacağı intibar uyandırılmağa çalışılıyordu akat. General Kasımın rejimi bu sı imtihanı da muvaffakiyetle atlatmış ve Iraka yeni bir veçhe vermeğe ça- lışan adam sarsılmadan yine iş başın- daydı. Hafta sonunda Bağdattan ge- len haberler, memlekette sükünun ta- mamen geri geldiğini ve hükümetin heryerde duruma hâkim olduğunu göstermekteydi. Yürüyen kervan Diş kaynaklardan aleyhine esen şid- detli Ppropaganda — rüzgârlarına rağmen. General Kasım Irakın içti- mai çehresini hızla değiştirmeğe de- vam etmektedir. Devlet dairelerinde yapılan temizlikten ve Nuri Sait za- manından kalma suııstımallerın a- yıklanmasından sonra, şimdi de sıra Iraktaki derebeylıklerı tasfıyeye gel- miştir. — İhtilâlin ilk yıldönümünden nemiz bir. hafta sonra, toprak refor- mu kanununun tatbikatına geçilmiş ve topraksız çiftçilere ilk toprak da- ğıtımı yapılmıştır. Vaktiyle bir tek kimsenin mülkiyetinde bulunan 10.000 dönümlük bir arazi, —devlet eliyle 1200 çiftçi ailesi arasında paylaştı- rılmış, böylece Irakın içtimai bünye- sindeki yaraları temizlemek yolunda esaslı bir adım daha atılmıştır Ku- zeydeki karışıklıklara rağmen, hu gibi işlere ne kadar ehemmiyet ver- i göstermek isteyen Başbakan, Bağdatin 45 kilometre guneyındekı Lâtifiye bölgesine gitmiş ve ilk on köylü ailesinin tapularını bizzat da- ğıtmıştır Kasım, dış siyasetteki rına ve iç siyasetteki tereddütlerine rağmen, İrakı içtimai bakımdan yük- seltmek için gece gündüz çalışan bir adam olarak geniş halk kütlelerinin itimadını kazanmıştır. Bu İtimat de- vam ettikçe, başında bulundugu re- jimin sokak kavgaları yüzünden yı- kılması elbette beklenemezdi. bocalamala- Yunanistan Politikacı Grivas T ürk ve Yunan eksperlerinin, baş- bakanlar ve dışişleri bakanların- dan sonra iki memleket arasındaki dostluğu tamire çalıştıkları şu gün- lerde EOKA lideri Grivas, — general üniforması, Kıbrıs leJandı ve gayri memnunlar sayesinde iktidara — gel- menin yollama aramaktadır. İlk günlerde "politika — yapmıyacağım" diyen 6 evlik general geçen hafta İ "milletin davetine ica- bet edeceğim cevabını vermiştir. Bundan başka, çiçeği "burnunda poli— tikacı "kendisini görmek isteyen "de- legasyonları ve milletvekillerini ka- bul maksadıyla" — Atinada bir büro açmıştır. Grivas'ı politikaya kendi ihtirası kadar, son seçimlerde hezimete uğ- rayan sağcı partiler itmektedir. De- magoji içinde bocalayarı bu çevreler, sonbahara kadar'bir "Milli Toplama Cephesi" teşkil etme kararandadırlar. Kabinede bir koltuk istedikleri halde alamıyan radikal — milletvekillerinin, emekli subayların, hattâ — muva zzaf subayların, sağcıların cepheye katı- lacakları umulmaktadır. Cepheye bir de bayrak lâzımdır. Bayrak olarak, bir Hollywood şirketiyle "Kıbrıs Kahramanlıkları" başrolü oynamayı kabullenen Grivas seçilmiştir. Mareşal Papagos'un mu- vaffakıyetınden ümide kapılan Gri- vas'ın politik müşterileri, Grivas sa- yesinde iktidarı ele geçireceklerinden emindirler. Yunan halkının "Milli Kahraman, Allâhın gönderdiği adam" propagandasına Zzaafı olduğunu bi- lenler, böyle birşeyi imkânsız saya- mamaktadırlar. Grivas, iktidara gelirse. Yunanis- tanın Batıyla münasebetleri ve ye- şertilmeye çalışılan Türk - Yunan dostluğu büyük bir darbe yiyecektir. AKİS, 28 TEMMUZ 1959