DÜNYADA OLUP BİTENLER Doğu - Batı Cesaret Aşısı (Kapaktakı' adam) G hafta sonunda Batı Berlin- dekı Tempelhof hava meydanına toplanan binlerce Alman, Amerikan Hava Kuvvetlerine ait muazzam jet uçağından inen uzun boylu adamı acı- yarak seyrettiler. Gelen, Amerikan Dışişleri Bakam Christian Herter'di. Artiritis hastalığından muzdarip o- lan Bakan, koltuk değneklerine yas- lanarak yürüyordu ve Cenevrede haf- talardan beri sürüp gelen konferansın yorgunluğunu — yüzünden mumkundu Fakat, bütün bunlara rağmen, Herter, Doğu-Batı müzake- relerinin bu safhasında, Berline kadar gelmeyi lüzumlu saymıştı. İlk bakış- ta, bu ziyaret, sâdece bir merasimle alâkalı zannedilebilirdi. Hakikaten, o gun Batı Bellinde büyük bir caddeye "Jhon Poster Dulles Strasse" adı ve- rilecekti ve eski bakanın yerine geç- miş insan sıfatıyla Christian Herter'- in de bu merasimde bulunması kadar tabii bir şey olamazdı. Fakat, Herter akımından, bu ziyaret çok daha faz- la şeyifade ediyordu. Almanlar, Ce- nevredeki görüşmeler sırasında Ba- tıkların Sovyetlere karşı pek tâvizkâr davrandıklarmı sezmişler ve bir harp korkusu yüzünden e sonunda Berlinin de feda edilebileceğinden şüp- helenmeğe başlamışlardı! İşte. Ameri- kan Dışişleri Bakam, hasta hâliyle oralara kadar gelmekle Batının Ber- linden ayrılmamak azmini ifade et- mek istiyor ve Almanlara biraz daha cesaret aşılamak maksadım güdüyo -. Berlinin sosyalist belediye başka— n1 Wılly B andt'ın sözlerine bakılır- "bu ziyaret maksadına tam mâna- sıyle erışmış sayılabilir, çünkü yavaş yavaş Ruslara terkedikliklerini zan- neden Batı Berlinlilerin azmi tam za- manında yeniden tazelenmiştir." Cenevredeki son hafta Herter'in Cenevrede geçirdiği son hafta da önceki haftalardan pek farklı olmadı. Milletler Sarayında ya- pılan resmi ve aleni toplantılara ilâve- ten, zaman zaman hususi toplantılar da yapmak icabetti ve birlikte, yenen yemekler sırasında nazik pazarlıklara girişildi. Meselâ, geçen haftanın son günü, Batılı dışışlerı bakanlarıyla Sovyetler dışışlerı bakanı Gromyko öğle yemeğini Herter'in Vıllasında ye- diler ve aralarında görüştüler. Baş- ka zamanlarda saatlerce süren böyle bir yemek, o gün müzakerelere daha fazla vakit bırakabilmek arzusuyla pek kısa kesildi. Yemeğe 12.20 de oturuldu ye sofradan 13 te kalkılarak salonda görüşmelere başlandı. O gün- kü konuşmalar saat 15 e kadar sürdü. Her iki taraf da görüşlerinde tekrar İsrar ettiler, verebilecekleri azami tâ- vizlerin hududunu gösterdiler. Geçen hafta içindeki başka toplantılara ba- bu son toplantıda hiç değilse 20 bir arpa boyu yol gidildiğini söylemek mümkündü, çünkü toplantıdan sonra yapılan basın toplantılanndaki sözle- re göre "görüşler arasında bir yak- laşma müşahede edilmişti ve şimdilik konferansı sona erdirmek bahis mev- zuu değildi". Halbuki, hafta ortasın- da, iki tarafın teklifleri arasındaki alıklık o hâle gelmişti ki, tam bir fi- yaskodan bahsedilmeğe — başlanmış, konferansın neticesiz dağılacağı ileri sürülmüştü. Diplomatik spor harbi aziranın 20 sinda Cenevre konfe- ransına üç haftalık bir ara verildi; ği zaman her iki tarafın da durumları aşağı yukarı nihai tâviz noktalarına yaklaşmış bulunuyordu. Batılılar Almanyamn — geleceğini hemen bir hâl çaresine bağlamak hu- susunda pek bir şey elde edemiyecek- lerini görünce, hiç olmazsa Berlin mevzuunda geçıcı bir anlaşmaya var- mak ve siyasi gerginliği azaltmak maksadını gütmüşlerdi. Berlin buh- ranı bir defa yatıştırıldıktan sonra yaratılacak sakin hava içerisinde u- zun vadeli Almanya meselelerini gö- rüşmek dalla kolaylaşacaktı. Batılı- ların böyle geçici bir uzlaşmaya var- mak hususunda razı olabilecekleri tâvizler, Berlindeki Batılı garnizonun mevcudunu azaltmak ve propaganda faaliyetlerine son vermekten ibaretti. Buna mukabil de Sovyetlerden, Batı- cıların Berline giriş çıkışlarının tahdit edilmiyeceği huhusunda teminat isti- yorlardı Sovyetlere gelince, Moskova, üç Batılı devletin eninde sonunda Şerlin- den çıkmalarının zaruri olduğunu id- [_İ_Bı dia etmekteydi. Başlangıçta, şehrin terkedilmesi için 18 aylık bir müh- letten bahseden Sovyetler, sonra- dan, Batılı garnizonun udu zaltılırsa, propaganda — faaliyetlerine son verilirse ve nihayet Almanyamn geleceğini kararlaştıracak muhtelit ir Alman komitesi kurulursa, 18 a- yın sonunda zecri tedbirlere başvur- mayacaklarını bildirmişlerdir. Batılılar, her ne şekilde olursa ol- sun, bir mühletten bahsedilmesini ül- timatom mahiyetinde telâkki ediyor- lar ve bu şartlar altında görüşmelere devam etmeyi imkânsız buluyorlardı. Konferans, böyle bir hava içinde ta- til devresine girdi. Bütün bakanlar — memleketlerine dönüp biraz dinlendikten sonra, Ce- nevrede tekrar bir araya gelındıgı Za- man, karşılıklı siper harbi aynı ya- Vaşlık ve yeknesaklıkla başladı. Müh- let meselesinde — Sovyetlerin tutumu. biraz yumuşamıştı ama, bu defa da Dogu Almanya temsilcilerinin presti- ji meselesi ortaya çıkmıştı. Gromy- ko, Doğu Almanyalılar da katılma- dıkça gizli toplantı yapmanın mânâ- sız olduğunu iddia etmiş, başlangıçta dört gün müddetle aleni toplantılar- dan başkasına yanaşmamıştı. Sonra- dan böyle bir tutumdan bir şey elde edemediğini gören Gromyko, Doğu Almanyalılar olmadan da dortlu giz- li toplantılar yapmağa razı olmuş, fakat bu defa kurulacak muhtelit Al- man komitesinde Doğu —Almanya Cumhuriyetine ayrılan — kontenjanı münakaşa mevzuu hâline getirmişti. Sovyet görüşüne göre, Almanyanın birleştirilmesi için uzun — vadeli ted- birler bulmak üzere kurulacak olan Herter ailesi Kum gibi!. AKİS, 28 TEMMUZ 1959