lerde iktidar değişikliğini bugünden hazırlamaları — gerekiyordu. — Başka çare . İki haftalık bekleyiş temsilcileri yurdun muhtelif taraflarına dagılırken bu hafta İsmet İnönü Heybeliadada denize giriyor ve bol bol okuyor dü- şünüyordu. Muhalefet partisi iki haftalık bir intizar devresine girmi- şe benziyordu. Eylülün başında Parti Meclisi İstanbulda toplanacak- tı. İki haftalık hâdiseler karşısında partinin görüşünün o zaman açık- lanması uygun düşecekti. Tabii, ara- da fevkalâde bir hâdise olmazsa. O takdirde C .- yeniden harekete geçecek ve goruşunu bildirecekti. D. P. Sırça köşkten sesler u haftanın başında pazar günü Ankarada — gazeteciler — oldukça hararetli bir gün geçirdiler. He muvafık hem muhalif — muhabirler . nin devam etmekte olan ocak kongrelerine gittiler ve delegeleri dinlediler. Pazartesi günü aynı ha- ber Zaferde ve Ulusta iki zıt baş- lıkla çıktı. Zafere göre "tesanüt ha- vası içinde" cereyan eden kongre- lerde Muhalefete hücum — edilmişti. Ulusa göre ise D. P. liler "Dert çok, fakat derman olacak yok" demişler- di, İktidara ve Belediyeye — çatmış- lardı. İşin garip tarafı şuydu ki, ha- berlerin ikisi de doğruydu. Hakikaten bir kaç haftadır her pazar yapıldığı gıbı bu hafta pazar günü de Ankarada akla- rında kongreler devam etti. Kongre— ler Genel Merkezin bır tamimi üze- rine başlamıştı. Ankara D. P. nin ü kongresi yapmadığı yerlerden bi- ridir ve teşkilâtın şikâyetleri üzeri- ne hazırlıklara girişilmiştir. — Şimdi ocaklardan buca bucaklardan ilçelere, ilçelerden de ile delegeler seçilecek ve bu delegeler Ankara- daki muvakkat D. P. İdare Kurulu- nun yerine daimisini getireceklerdir. Kongrelerde iki sınıf — sözcünün konuştuğu görüldü. Halkın içinden gelenler herkes gibi feryat ettiler ve İktidarı da, Belediyeyi de şiddet- le tenkid ettiler, derman olacak a- dam aradılar. Buna mukabil kon- grelere yüksek kademeler tarafın- dan gönderilen temsilciler - tesanüt havasının şampıyonlugunu yaptılar ve şikâyetlere hak verir görünmek- le beraber kabahati mutad veçhile Muhalefete yüklediler. Bu Muhalefet rahat vermiyordu, bu — Muhalefetle çalışılmazdı, bu Muhalefet nankör- dü. C. H. P. den en fazla şikâyeti bu hafta, eski C. H. P. li Kars mil- letvekili Abbas Çetin Yenidoğan 0- cağı kongresinde yaptı. Fakat toplantılarda — bulunanlar kongrelerde canlı bir hava bulama- dılar. Bir defa toplantılara karşı bü- yük alâka yoktu. İkincisi, 1946'nın o heyecanlı ruhu sanki D. P. kongre- lerinden C. H. P. kongrelerine ta- şınmıştı. Üçüncüsü, D. P. Meclis AKİS 30 AĞUSTOS 1958 Grubunda milletvekillerinin Iktıdarı ciddiyetle murakabe etmemeleri teş- kilâtın umıtsızlıgıne sebep oluyor— du. D. P. Meclis Grubunda tenkid yapacak diye bilinenler ya toplan- tılara geliniyorlardı. Kemal Özçoban gibi, ya da tasvip etmedikleri sanı- lan bir takım tebliğlerin altına im- zalarını basıp bunların ittifakla çık- malarına göz yumuyorlardı. Prof. sman Turan gibi. Halbuki şiddet şarkısı söyleyen tebliğlerde ittifak- tan değil, ekseriyetten bahsedilmesi dahi vatandaşın huzurunu arttırı- yordu ve Meclis Grubunun iş başın- da bulunduğu hissini D. P. li lerde arttırıyor, onları da kendi çapların- da murakabeye teşvik ediyordu. Yangınlar Gizlilik merakı Bu — haftanın ortasında — çarşamba günü daha ortalığın yeni yeni ar YURTTIA OLUP BİTENLER meydanına inmişti. Şayet uçak mey- dana inmekte iki dakika daha ge- cikse belki de geri dönmek zorunda kalacaktı. Zira Bursa hava alanın- da pist ışıkları yoktu ve uçakların bu meydana karanlıkta inip kalk- maları mümkün değildi. Menderesin meydanda sadece Va- li Çağlıyangil, D. P. İl Başkanı Hay- ri Terzioğlu ve Emniyet Müdürü ta- rafından karşılanışı akla derhal çe- şitli ihtimaller getirdi. Demek Men- deres Bursaya gelışının duyulması- nı istemiyordu. Günün son dakika- larını seçişteki maksat buydu. i, Menderesin Bursaya geleceği, şehirdeki D. P. milletvekillerine ve hattâ Devlet Bakanı Samet Ağaoğ- luna bile duyurulmamıştı. Zira pek çok milletvekili ve Ağaoğlu o gün Bursadan (hem de binbir güçlükle bilet bulunmasına Trağmen) ayrıl- mışlardı. Menderesin uçaktan indiği saatte Bursada olanlar ise, o saat- D. P. nin son kongrelerinden biri tenefjüs! uni ğarmağa başladıgı saatlerde. Bursa Valilik konağında bir hareket ve canlılık gorenler hayret ettiler. Zi- ra hemen bütün Bursalılar bilirler- di ki, Vali İhsan Sabri Cağlayangil erken — kalkmaktan hiç hoşlanmaz. Hele böyle sabahın alaca karanlığın- da. Ancak biraz sonra Vah konağı- nın kapısına yanaşan makam ara- basına binenlerden birinin — Adnan Menderes olduğunu görenler, Çağla- yangilin neden bu kadar erken u- yandığını anladılar. kat bu sefer eni bir merak ortalığı kapladı. Menderes Bursaya ne zaman gel- mişti ve böyle şafakla beraber ne- reye gidiyordu? Bir kaç saat sonra, — zihinlerde çengellenen bu istifhamlar çözüldü. Kulaktan kulağa yayılan bir haber Menderesin ne zaman geldiğini ve böyle sabah karanlığında gittiğini herkese öğretti. bir akşam evvel saat tam 19.20 de -güneşin batmasına iki dakika ka- la- asker! bir uçakla Bursa — hava te Çelik Palasta yemek masasının basındaydılar ve hiçbirinin Başba- kanın geldiğinden haberi yoktu ubuk tipi askeri uçaktan inen Menderesi, meydanda karşılayanlar arasında -tesadüfen- iki gazeteci ile bir de fotoğrafçı vardı. Geniş çizgili siyah bir elbise giymiş olan Mende- res uçaktan inince, — Vali — ilerleyip elini öpmek istedi. Ama — Başbakan buna müsaade etmedi ve Valinin eli- ni sıkmakla yetindi. Uçaktan Men- deresin arkasından sırasıyla İktida- rın gayri resmi basın müşaviri Safa Kılıçlıoğlu, onu takiben de — Hasan Polatkan ve Server Somuncuoğlu i- le Başbakanlık Hususi Kalem Mü- dürü Muzaffer Ersü indiler. " Menderes, beşuş bir çehre ile karşılayıcılarının teker teker elleri- ni sıktı. O kadar ki, uçag merdi- ven getirenlerin dahi — "nasılsınız?" diye hatırını sormağı ihmal etmedi. Sonra da Valiye hitaben: "Doğru si- zin eve gidiyoruz, değil mi?" diye sordu ve Valinin arabasına — doğru 9