YURTTA OLUP BİTENLER nından bir gün evvel İktidar - Mu- halefet çatışmasını seyretmek üzere Büyük Meclise gidenler orada bir Sürprizle karşılaştılar. Mali mesele- leri sükünetle, hatta pasif kalarak ve kılıcını asla kınından çıkarmak- sızın münakaşa edeceği sanılan İs- mail Rüştü Aksal, bilhassa — Fatin Rüştü Zorlunun müzakereleri içine soktuğu şekil karşısında bambaşka bir adam kesildi ve gene İsmet Ino nü nün tabiriyle "aslanlar gibi çar- pıştı". Eski Maliye Bakanı — evvelâ karşısına çıkan Dışişleri Bakanıyla Maliye Bakanını hakladıktan sonra Başbakanı Meclis salonuna gelmeye, kendisine cevap vermeye böylece D. P. yi sıkışık halden kurtarmaya mecbur etti. Fakat bizzat — Başba- kan, konuşma rahatlığı bakımmdan iyi bir gününde olmasına — rağmı Bakanlarının akıbetine ugramaktan kurtulamadı. O kadar ki, sinirli e- da ile girdiği salondan İsmail Rü tü Aksal ilk cevapları yapıştırır ya— pıştırmaz aynı sinirlilik içinde çıkıp gitti ve eski Maliye Bakanının söz- lerini yukardaki odada hoparlörden dinledi. İşin mühim tarafı şuydu: — Eski Maliye Bakanını dinleyen — sadece Başbakan olmadı. izü müteca- P. milletvekili İsmail Rüştü Aksalın son derece sert, ama keli- meleri o kadar iyi seçılmış, üstelik seviyesi yüksek konuşmasını hakiki bir alâkayla takip etti ve bir çok D. P. milletvekili tasvibini belli etmek- ten çekinme gösterdi ki, Büyük Mecliste hakiki başarı ka- zanmanın yolu münakaşaların istika- metini değiştirmek değildir. Hele şahısları ele almak hiç degıldır. Ni- tekim İsmail Rüştü Aksal hiç kim- senin şahsından bahsetmeksizin D. P. politikasının sekiz senede Türki- b ve gösterdiği deliller karşısında ik- na olmayan çıkmadı. Mevcut "Siya- si ekin" in aleyhinde aldığı vaziyet kuvvetli oldu. Zaten eski Maliye Ba- kanının çok iyi hazırlanmış bulun- uğu, mevzuuna hâkim olduğu der- hal anlaşıldı. Dosyasındaki vesika- lardan bazılarını okumasına dahi lü- zum kalmaksızın, Same gaoğlu veya Tevfik İleri gibi kendisine laf atanlar, aldıkları cevap karşısında ya ezilip ters yüzü döndüler, ya da bir daha lâf atmaya yanaşmadılar. Böylece, peçen haftanın sonun- daki Meclis müzakeresinin en müs- bet neticesi hakikaten yüksek çapta bir siyaset adamını siyaset hayatı- mıza kazandırması oldu. Bilinen bil- bilinmeyen mücadele adamlı- ğına ekleyen İsmail Rüştü — Aksal, âdeta herkesin şaşkın bakışları al- tında, karsısına çıkan bütün İktidar hatiplerini teker teker tuşa getirdi. Demokrasi Gökler gürledi... Geçen haftanın sonunda perşembe günü, C. H. P. Meclis Grubu Bag- 7 Durmadan konuşan radyo D. P. nin son silahı kan vekili Faik Ahmet Barutçu Mec- liste kürsüye çıktığında vakit gece yarısına geliyordu. Celse mutad veç- hile saat 15'de açılmıştı ve fasılasız devam etmişti. Faik Ahmet Barutçu dış politika ve mali politikadan son- ra iç politikanın da görüşülmesini millet huzurunda İktidardan talep etti. Barutçu ile Başkanlık makamı- nı o sırada işgal eden Agâh Erozan arasında tüzük hükümleri mevzuun- da bir tartışma cereyan etti. C.H.P. Meclis Grubu Başkan vekiline göre, madeni ki Meclis P. Grubunun daveti üzerine toplanmıştı gerekirdi ki Grubun —görüşülmesini istediği mevzular Meclise gündem olsun. Bu— na mukabil Agâh Erozan, o sabah Meclis İçtüzüğünü yeniden tetkik et- miş olmanın hafızasına verdiği par- laklıkla ezberden maddeler, — notlar okudu, eski müzakere zabıtlarından cümleler, sayfalar söyledi ye Barut- çunun teklifinin mevcut nizam için- de imkânsız bulunduğunu ispata ça- lıştı. Tabii Agâh Erozanım izahları ne kadar kanuni olursa olsun tat- minkâr olmaktan uzak kaldı, — zira hiç kimse Meclisi toplantıya çağı- ran C. ye Meclisi niçin topla- dığını açıklaması için söz vermeme- nin faziletini anlamadı. Fakat Baş- anlık divanının, karakuşi — hareket etmediğini belirtmek yolunda — gay- ret gösterdiği, haklı duruma geçme- ye çalıştığı da hiç kimsenin gözün- den kaçmadı. Zaten celsenin başın- da da, Başkanlık makamını işgal e- den Refik Koraltan açılış sırasında Muhalefetten gelen söz taleplerini i- şitmemeyi tercih etmekle — beraber, gürültüyle mücadele faslında olduk- ça tarafsız davranmıştı. ek- lendıgı ve ümit edildiği kadar de- ğil. Böylece, Meclisin son fevkalâ- de toplantısı bir evvelki toplantısın- dan başka bir hava içinde cereyan etti. Sürpriz parti Yalnız celse açılırken — Başkanın usul hakkında kendisine ait ol- n bir takdir hakkı kullanması Ve selâhiyeti yokken Barutçunun o mevzudaki söz talebini — bir takdir hakkı ileri sürerek reddetmesi derece fena karşılandı. Refik Koral- tan Meclisin gündemsiz toplandığı yolunda bir iddia ortaya atarak gün- dem olmadığına göre usulün de ba- his mevzuu bulunamayacağını her- kesin hayret dolu nazarları arasın- da ifade Zaten toplantı gününe tekaddüm eden günleri C. H. P. toplantıda- ne olup bıtecegını tahmin etmeye çalış- makla geçirmiş, bütün — istihbarat kaynaklarını seferber etmiş, — istih- baratın bittiği noktada falcılığa gi- rişmişti. Çarşamba günü Grup ken- di arasında toplanmış, taktiğini ka- rarlaştırmıştı. O gece İsmet İnönü ve arkadaşları kendi aralarında da- ha mahdut seviyede bir başka top- lantı yaparak karşı taraftan gelen haberleri kıymetlendirmişler, ted- birler düşünmüşlerdi. Barutçu yal- nız Muhalefetın değil, — milletin bir şikâyetini dile getirmişti. — Kanuni sayıda milletvekili Meclisi toplantı- ya çağırıyordu, fak Başkan bu milletvekillerinin temsılcisini çağırıp ta toplantının nasıl cereyan edeceği hususunu görüşmüyordu. Muhalefet mutlaka sürprizle karşı karşıya bı- rakılıyor, bir tarafın ne olacağını bilip öteki tarafın bilmemesi İktidar lehinde kâr sayılıyordu. Ama bu, müzakerelerin havası üzerinde son derece menfi rol oynuyor sinirleri baştan geriyordu. Geçen — haftanın sonunda Faik Ahmet Barutçu arka- AKİS 30 AĞUSTOS 1958