DÜNYADA OLUP BİTENLER Bir atom bombasının infilakı Zehirli hırsızlık yapan — zencilerin idamını mümkün kılıyordu.. Eee, eşyası ça- hnan kadın da, "zenci bana bir yum- ruk vurdu, sonra eşyamı çaldı" de- mişti... Zavallı hırasın idamı için bu kadarı kâfiydi! W Doğu-Batı Hele şükür! eçen haftanın sonuna ğru, ve Batı arasında yıllardan beri süren silâhsızlanma nşmala- rında ilk defa olarak müsbet bir a- dım atıldı. Bu müsbet adımın sıya— set adamlarından gelmiyeceği aşi- kârdı. Nitekim Doğu ve Batı arasın- da ilk anlaşma ilim adamları tara- fından gerçekleştirildi. Cenevrede 51 gün süren üzake en sonra, ilim adamları, atom denemelerinin kontrolünün mümki olduğu neti- cesine vardılar. Gensı siyaset adam- larının bileceği bir işti. İsterlerse atom denemelerine son verirler, iste- mezlerse son veı'mezlerdı Maamafih, ili damlarıl! d netıceye sıyaset adamlarmm kulak vermeme- imkânsızdır. Hiçbir Amerikalı devlet adamı, teknisyenler "kontrol mümkün" dediği halde, bu lâfa aldı- rış etmeden denemelere devama ce- saret edemiyecektir. Nitekim ilim adamlarının kları netice açık- lanır açıklanmaz, Amerika bir yıl için atom denemelerini durdurmaya hazır olduğunu açıkladı. Amerikayı İngiltere takip etti. İki Batılı, dünya çapında bir kontrol sistemini ortaya koymak için Rusyayı 31 Ekimde New York'ta toplanacak bir konfe- ransa davet ettiler. Tabii ki iki Batılının bu kararı Fransanın hiç hoşuna gitmedi. Fran- 22 mantar! sa hâlen var kuvvetiyle kendi atom bombasını imâle çalışmaktadır. Bu sebeple denemelerin durdurulmasına yanaşmamaktadır. İkinci bir güçlük Bırleşmış Milletlerde kabul edilme- yen ve Amerikanın tanımadığı Kızıl Çının topraklarında kontrolun nasıl yuı'ııtulecegı meselesidir. Zira kont rol, bu mleketin topraklarında dinleme ıstasyonlarının tesisini ge- rektırmektedır Kızıl Çın elbette ki â benim mevcut olduğumu ta- nıyııı, sonra dinleme ıstasyonların— dan bahsedelim" diyecektir. Gelge- tanıma- lelim Amerika, Kızıl Çini maya azimlidir. Bu durumda “ya Ruslar denemelere Çin toprakların- da devam ederlerse" meselesi ortaya çıkmaktadır. En makül hâl çarı nin, İngiltere gıbı İ mevcut bir şeyi tanıması olduğunda şüphe yoktur. Ne e ki Amerikan sıyaset adamlan, adeta Çan Kay Şe- kin "beşinci kol"unu teşkil eden ve nüfuzlu senatör ve temsilcileri top- lıyan Çin tazyik grubuna düny sulhünün bahis konusu olduğu bir meselede bile karşı gelme e cesa- ret edememektedirler Batı Almanya Tyrannicide! Bizim Zaferin disiplinli demokrasi örneği olarak göst rmeyi âdet e- dindiği Batı Almanya, geçen hafta Hıtlere yapılan suıkast teşebbüsünün dördüncü yıldönümünü — kutladı. Bu gorulmemış yıldönümü, Irak ihti- lâlinden sonra Meternich sistemini ihyaya çalışanların yüreklerini hop- latacak bir kanunun kabulüne vesile oldu. Sosyal Demokrat Partisi baş- kan yardımcısı Carlo Sechmid'in te- şebl)ıısu ıızerıne çıkan kanunun mev- uu tyra cide" dir. Schmid, "ty- rannıcıde i şoyle tarif etmektedir: "Tyrannicide, ahlâk ve dinin yasak ettiği mânada bir öldürme değildir. Bir tirandan başka turlu kurtuluş yolu yoksa, onu öldürmek ahlaken caizdır hattâ ahlâki bir vazifedir.” Tabii ki Nuri Said rahmeti rah- mana kavuştuğundan beri her lâf- tan bir mâna çıkartan kuşkulu ga- zete, örnek demokrasinin kabul etti- ği bu yeni kanuna dokunmadı. O, Alman ordusunun atom sılahlarıyle teçhiz edilmesini önlemek maksadiy- le, Meclisin aldığı kararı bozmak için Sosyal Demokrat Partisinin giriştiği referandum teşebbüsünün Mahkemesi tarafından gayri sayılması ve sessiz sadasız bu hükme boyun eğ- mesinin hıkayesıyle meşguldü. Zafer bu kıssadan malüm hisseyi çıkartı- yordu.. Kıssadan hisse çıkartırken, meşhur gazete, mütadı üzere bazı u- fak tefek noktaları görmemezlikten gelmişti: Örnek demokraside her şey- den evvel İktidarın üstünde ve bita- railıgından kimsenin şikâyet etmedi- ği bir Anayasa Mahkemesi vardı. A- denauer Meclisteki ekseriyetine gu- enerek Sosyal Demokrat Partisi- nin referandum teşebbüsünü bir ka- nunla oldurmeye kalkışmamış, ken- dinin Üüstünde — bul Anayasa Mahkemesıne başvurmuştu Adena- uer hem dâvaca, kem hâkim olmayı aklına — getirmediği için Muhalefet partisi, şeriatın kestiği parmağın a- cımıyacağı düsturuna uymuştu, ayasa yri kanuni Muhalefet partisinin Conrad Adenauer Bu parmağı ancak şeriat Keser AKİS, 30 AĞUSTOS 1958