AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır?" Milletlerin iktisadi kalkınmasına sebep olan amilleri, ferdi ve iç- tımaı hayatın tekâmülünde aramak rekir. Asıl olan ferttir ötedenbe- rı fertler, herşeyden evvel yaşamak, hayatları ve idame ettırmek saadet ve refaha kavuş- mak enfaatlerini — temin gayesıyle de topluluk yaratm ak ih- tiyacını hissetmişler, yine bu men- faatlerini korumak, kudretli kıl- mak maddeten ve manen gelişmek için e dıiış bir düzen kura- çak şekılde teşkılatlanmışlardır İşte bu siyasi teşekküller, muhtelif cemiyetlerde, muhtelif — devirlerde, muhtelif şekillerde tezahür etmiş, değişikliklere sahne olmuş, tarihi tekâmül neticesi bugünkü şekilleri- ni almışlardır. Bu şekil değişiklik- leri, menfaat ayrılıkları kadar hür- riyet aşkının da birer tezahürüdür. O halde ıktısadı hayatı, siyasi te- şekküllerin tekamül, istikamet ve seyirleri içerisinde mütalâa etmek icap eder. Tabiat icabı, munhasıran irade sahibi olan fertler, tabiatın da birer mahsuludurler O halde tabiat içerisinde beraberliği düşünmek ve bu toplulukları da ta- bii addetmek iktiza eder. Tal bıı sa- iklerle hareket eden fertler, irade- leri sayesıudedır ki meni faatlerıuıu ancak çok cüzi bir kısmından, top- luluk adına ,yine kendi menfaatlerı- nin siyaneti uğruna feragat etmiyı katlanmışlardır Kendilerine b rak- mış oldukları bu menfaatler, ferdin hak ve hürriyetleridir. Topluluk a- dına terkedilen menfaatlerın gaye- si de, ferdin bu mevcut hak ve hür riyetlerini himaye ve gelıştırmektır Gelişme irade ve faaliyet serbestisi ile mümkündür. Ancak tam ve m lak serbestı, cemıyet hayatı ıle telif edilemiyeceği rtler menfaatlerinin bir kısmından top- luluk adına feragat etmişlerdir. İşte bu serbestiyi nizam altına alan hu- kuktur. İçtimai hayati tanzim eden hukuk, fertlerin menfaatleri ile o- nun ve nesillerinin yaşamasını temin edecek olan milletin menfaatlerini mümkün mertebe telife çalışır. Ga- yesı de bütün fertlerin ve nesilleri- nin, huzur ve sükün içinde yaşama- sını ve tekâmülünü temindir. O hal- de, iktisadi hayatı tanzim eden de tabiat ve hukuktur. İşte bir millet hayatında, tabif nizama uygun dü- (D 14 VET şecek olan mevzu kanunlardır ki ik- tisadi faaliyetleri geliştirir. Bu ge- lişme ile mebsuten seyir eden hu- kuk, fertlerin tekâmülünü ve dola- yısiyle iktisaden kalkınmasını in- ta ekâmül — düşünm: ve fikri serbesti içerisinde olur. Iusan düşünür, basit de olsa bir fikir sa- hibi olur. Tabiatın diğer canlıların- dan onu ayıran en mühim hususi- yette budur. Manevi bir varlık olan insanın ekmek ve su kadar, rahat ir döşek, bir müzik, bir şekil ve bir zevk ıhtıyacını tatmin de o derece tabii hakkıdır. Tali Ve- ya sosyal ihtiyaçlar şeklinde görü- nen bu ihtiyaçlar hattızatında, insa- nın dış âleme renk ve şekil verdiği manevi hayatının gıdasıdır. Fiziki ihtiyaçları kadar aslidir. Çobanın üttüğü bır suruyii düşünelim. Ori jinden yemiştir, gele_cek o nesilleri de sonsuza kadar ot yiye- cektir. İnsanı insan yapan, tefekkü- re sahip bir varlık oluşudur. Onu, iptidailikten ve monotonluktan kur- tarmış, medeniyete bürümüş olan da tefekkürdür. Bu tefekkürdür ki, içtimai hayata renk ve şekil vermiş- tir. Bu manevi haslet, tefekkür de- nilen mümbit vasıtadır ki, faaliyet- leri gelıştırmıştır Bu duyguyu İşli- yebilecek olan sosyal hayat, karşı- İıklı bir fikir tartışma ve mücadele- si, tenkid ve münakaşa hürriyetidir ki, yayılan fikirleri süzgeçten geçi- rir, ilme yol açar. Bu tabii mücade- le ve rekabeti mânalandıracak, ica- bında sınırlandıracak olan da ancak hukuk, adalettir. İşte bu hususiyet ve hürri Tiyete hurmet ve teşviktir ki tasam geliştirir. Bu ise gelecek nesillere tesir eder. Millet, maziyi ve geleceği de kaplıyan devamlı bir varlık hürriyetleri fertlerin nesillerinin olduğuna — göre, gelecek Tuna BAŞTUĞ de refah ve saadetlerinin temel taşıdır. Ve bu o kadar tabiidir. O halde bir milletin iktisaden kalkın- ması, fertlerin hürriyet içerisindeki faalıyet ve tekâmüllerinde münde- miçtir. Bundan dolayıdır ki içtimai, siyasi ve İktisadi hayatı mevcut hürriyet içinde, tabii düzene istina- den teşkilâtlandırmak icap eder. Şu halde, iktisadi kalkınma, demokrasi içinde olmalıdır. Istılah olarak, hal- kın kendi kendisini idare etmesi de- mek olan demokrasi, bunun tabii neticesi olarak çoğunluğun azınlığın huk kuna da riayet etmesi demek- . Onun için bugün bir hukuk dev- letınden bahsedilir. Demokrasi, yal- nız ne bir siyasi hürriyet yani, halis hakimiyeti veya çoğunluğun iktida- rı ve bir seçim sistemi ve ne de yal- nızca eşitliktir. Bu gün için bunla- rın yanında demokrasiyi, aynı za- manda mukaddes bir varlık olan in- sanın maddi ve manevi mevcut bü- tün hak ve hürriyetlerine saygı gös terecek ve bunları temina altına almayı ve geliştirmeyi gaye edine- cek olan iktidarı, kendi iradi ser- bestisine istinaden seçmesine imkân verecek bir rejim olarak tavsif et- mek, ferdin maddeten ve manen ge- lişmesi için yerinde düşmektedir. 0 halde kısaca, demokrasi, aynı za- anda hürriyet daha doğrusu fer- dın hürriyeti anlamını tazammum eder. Garb demokrasisi diye adlan- dırılan rejimi tatbik eden devletler, bugün artık gaye olan mutlak ve ıdeal hurrıyete erışebılecek en kes- tirme ve yegâne yolun mevcut hür- riyetlerden ılerlemek olduğuna i- nanmışlardır. İşte milletleri iktisat ri ve iradi serbestileri içerisindeki faaliyet ve tekâmülleridir. Faaliyet- leri çerçevel yec ek olan da ancak İktisat ilmi ışıgı altında ihdas olu- nan mevzuattır. Bu tekâmüldür ki, milletlerin iktisaden kalkınmasını ıntaç eder. Tocgueville'in dediği gı- , “hiç bir r şey hürriyet kadar reketlı olamaz." O halde mılletlerın iktisadi kalkınmasına amil fertlerin, subjektif bakımdan hu- dutsuz bulunan Ihtıyaçları ile, bu ih- tiyaçları giderecek mahdut vasıta- lar arasındaki nisbetsizliği mümkün mertebe azaltacak olan bır mılletın iktisadi faaliyetleri, bu reket li vasıta (hürriyet) ıçınde olmalı- AKİS, 30 AĞUSTOS 1958