karşılaştılar: Dün yılın en sıcak gü- nünü yaşadık. Boğucu sıcaklar devam ediyor. Halk plajlara, mesire yerleri- ne taşındı. Vvs. vs. Gazetelerin muayyen zamanlarda muayyen mevzuları vardır. Kış ba- şında odun kömür fiyatlarından ve kıtlığından bahsedilir. Kış ilerledik- çe yılın en soğuk günleri üzerinde bir eksiltmeye girilir. Sonra bahar gelir. Baharda gazete —sütunlarını süsleyen haberler arasında dalları basan çiçekler yer alır. Yaz başlan- gıci bilhassa Istanbul gazeteleri için, Ahırkapı açıklarında — denize girip boğulanların haberleri ile gelir. Bunu plâjlardaki izdiham ve — boğucu sı- caklar takip eder. Tabii bu arada patlıcan mevsimi ile birlikte - boy gösteren yangınlar da haberlerin garnitürü olarak gene birinci sayfa- larda yer tutar. Durum bu geçen yıllarınkinden farklı Ancak şu son bir hafta, bu mevzulara olağanüstü bir alâka cel- betti. Patlıcan mevsimi ile birlikte yangınlar başlamıştı ama bu yangın- lar geçen senelerdekileri gölgede bı- rakan muazzam yangınlardı. Bir ge- cede Bursada koca bir ticaret site- sinin yok olması gazete sütunlarında en yürek kabartıcı resimlerle haber veriliyordu. Anadolunun dört bir kö- şesinde, kazara orman kalmış yer- lerdeki yangınlar ortalığı bir cehen- neme çevirmişti. Meselâ sadece Ege bölgesinden bir günde otuz orman yangını haberi birden geliyordu. Sa- dece İzmir civarında yirmi yangın birden çıkıyordu. Torbalıda üç Sefe- rihisarda iki, Selçukta dört, merkez- de bir orman tutuşmuş cayır cayır yanıyordu ve bunları söndürmek için eldeki mükellefler. Orman Koruma memurları ve civar koyluler yetme- diği için askeri birlikler yardıma çağrılıyordu. Gene ayni günlerdeki gazete haberleri Aarasında Antalya cıvarındakı Manavgat Ormanlarının tutuştuğu, İzmit civarındaki funda- lıkların yandığı haberleri yer alıyor- du. Anadolunun bilhassa batı bölge- leri üzerinden geçen uçakların, ya- nan bir orman görmedikleri gün ol- muyordu. Gazetelerde orman yan- gınlarının — sayıs her gün biraz daha kabardıgı haberlerı çogalırken ortaya yeni bir mevzu çıktı. beylik hadıselerden sıcaklar Türkiyeyi kaplamıştı. Ama bu sefer sıcaklar öyle geçen — yıllardaki gibi sadece boğucu, sadece taciz edici de- ğildi. Geçen yıllara nazaran bu sene gazetelerin girdikleri açık — artırma çok daha başka türlü cereyan edi- yordu. Meselâ İstanbul geçen hafta- nın sonunda 1911 yılından beri tes- bit edilmiş sıcakların en yükseği ile cayır cayır kavruluyordu. Suhunet gölgede 41 dereceye kadar çıkmıştı. İmarzede İstanbul böyle bir sıcağı bunca senedir ne görmüş ne de duy- muştu. Bundan 47 yıl evvel kurulan Yeşilköy Meteoroloji istasyonu men- supları bunca yıl içinde kaydettikle- ri en yüksek sıcaklığın 1945 Ağusto- AKİS, 30 AĞUSTOS 1958 sunun sonlarında olduğunu ve 40.6 dereceyi bulduğunu — söylüyorlardı. Bu sene ise, bu haftanın başlarında bu rekor egale ve ge yılların sıcaklıkları unutuluvermişti Sıcaklar öyle sadece İstanbula ve civarına da has değildi. Bütün Tür- kiye geçen yıllara gore inanılmıya- cak kadar fazla bir hararet altında kalmıştı. İzmirde 45 Adanada 46 de- recelik suhunetler tesbit ediliyordu. Hele Antalyada bir ara, hemen ci- var ormanlardan birinde çıkan bir yangının da tesiri ile gölgede hara- ret 45, güneşte ise 82 dereceyi bul- muştu. İzmir ve civarında harare- tin güneşte 75 dereceye çıkması ya- rım asırdır duyulup işitilmiş şey de- ğildi ama, bu da bu yazın son gün- lerinin bir azizliği olarak gerçek ha- line geliverdi. YURTTA OLUP BİTENLER şiddetlenerek bir kere daha ortalar- da dolaşmağa başladı. Maeselâ İs- tanbuldâ Fatih, Aksaray, Yedikule gibi semtler günlerce musluklardan akan su yüzüne hasret kalıp kerbelâ- ya döndüler. Hemen herkesin üzeri- ne, çöken sıcaktan doğma halsizlik, şehir sokaklarını pislikten ve çöp- lerden geçilmez bir hale koydu. Or- talık toz ve toprağa bulandı. da, mesire yerlerinde yıllardır de- vam edip giden bakımsızlık, — başı boşluk, kontrolsüzlük iyiden iyiye gemi azıya aldı. Meşrubat satan seyyar esnaf meşrubat yerine sade suyu meşrubat fiyatına satmağa başladı. Vapurlar, trenler, — otobüs- ler ve dolmuşlar birer fin hamamına döndüler. Her ne kadar sıcaklık re- korunun kırıldığı cumartesi pazar tatil günlerinin sonunda sadece is Gölgede 40 dereceyi gösteren termometre Bu işe o da şaştı! Sıcağın gerisi stanbulda 47 senedir, Ege bölge- i yarım asırdır görülmeyen sıcaklar elbetteki beraberinde bir takım aksaklıklar da getirecekti. Ni- tekim getirdi de. Hemen bütün büyük şehirlerde en ufak bir tabiat azizliği karşısında aksayan beledi hizmetler, "Gorul miş Kalkınma" diyarında- ki Gorulmemış Sıcaklar"dan sonra bermutad bir kere daha aksadı. An— karada, İstanbulda, Izmırde Adan da, Eskı ehirde sıcak hayalarda se- rinlemek için buz arayanlar dükkân- larda "buz kalmadı, — tabelâlarından başka bir şey bulamaz oldular. Bira, şişe suyu gibi şeyler adeta birer ka- a borsa metaı haline geldi. Hemen her büyük şehrimizin bir türlü halle- dilememiş olan s rdi de, her yaz olduğu gibi fakat bu sefer misliyle tanbul içinde üçyüz bin kişinin say- fiyelere taşındığı ilân — edildiyse de, bu üçyüz bin kişinin o gunlerde o Vasıtalar içinde — çektiği cehennem azabına aldıran bile olmadı! İstan- bulda banliyö trenlerinin bir günde 210 bin kişi taşıdığı, vapur seferle- rinin 110 bin kişi ile yapıldığı ve bir rekor kırıldığı ilân edildi. Tabii sı- caklık rekorunun kırıldığı bu gün- ler içinde plajlarda boğulma, gazi- nolarda kazıklanma, zabıta vakala- rında da artma rekorları kırıldı. Memleketin dört bir köşesi "Gö- rülmemiş sıcak" haberleri ile çalka- lanıyordu. Meteoroloji istasyonlarında çalışanlar hemen ardsız arasız çalan telefonlara — cevap — yetiştirmekten helak oldular. Herkesin sorduğu su- al aynıydı: Bir soğuk hava dalgası gelecek deniyordu. Acaba bu ne za-