dayiye muallim muavini olarak aldı. Antoine gittikten sonra Muhsin ve arkadaşları bir temsil heyeti kurdu- lar. Heyet Çürük Temel, Baykuş, Uçurum gibi piyesleri oynadı Birinci Dünya savaşı — esnasında orada gündüzleri sinema dyola- rında geceleri de "Lessing", "Deut- sches Künstler Theater" tiyatroları- nın sahnelerinde çalışıyordu. Bu su- retle tiyatroya dair teknik bilgisini bizzat çalışarak kazandı. Bu yüzden- dir ki, bundan bir kaç sene tepeden inme bir emirle Devlet Tı- yatroları Umum Müdürlüğünden ay- rıldığı zaman hiç de güçlük çekme- den bir tiyatronun başına geçebildi. Tiyatromuzun Meseleleri rdu Gerekırse eline - fırçayı lıp dek boyar, kostumlerın hazır- lanmasına yardım eder, yarlar, sahnenin ve kulısın en ufak teferruatına kadar bütün işlerini ya- pabilir. O tiyatro için — yetişmiştir. Nitekim bundan evvelsi tecrübede Küçük Sahne gibi daracık bir yerde bütün imkanlardan istifade — ederek sahneye başarılı oyunlar koyabilme- sinin bir sebebi de budur. Muhsin bu memlekette, mesleginden başka hiç bir şeye göz mış, nadir insan- lardan bırıdır Ertugrul Muhsin ne kendi işinden ba şkası a karışır, ne de başkasını kendi işine karıştırır İşine dışardan karışmak isteyenlerin, TİYATRO işini bozmak, istiyenlerin karşısına bir dev azametıyle dikilir ve bütün gayretiyle buna mani olmaya çalı- şır, eğer istedikleri olmazsa çeker gider. Onun tiyatro hususunda taviz verdiğini gören olmamıştır. Muhsin tiyatrosunu bir kutsal yer, bir sanat mabedi bilir, buraya — hürmetsizlik edenleri de hiç affetmez. Muhsin Almanyada kaldığı yılla- rın tek bir gününü bile boşa harca- mamış olarak yurda döndü, burada hemen piyesler tercume etti ve neye koydu. Sonra tekrar ya orada: rada, tirahat etmek üzere bir köye çekil- di. Bu köyde, "Cehennem", "Kasır- Muhsin Ertuğrul Hadisesinin Düşündürdükleri Genel Müdürün vazifesinden "af- fedilmesi" herkesi üzdü. Bu ü- züntünün memleket hesabına oldu- gu tekrarlanıyorsa da, dostlarının herşeyden evvel sevdikleri bir kim- senin böyle bir muameleye maruz kalmasına sınırlendıklerı muhak- kak. Halbuki Muhsin Ertuğrul, di- ni, ıdealı, aşkı ihtirası, bayatı her şeyi olan tiyatronun Türkiyeyi bir sanat sarmaşığı gibi sardıgını gör- dinmenin yükünden —kurtulmuştur. Bir tiyatro kurmanın ne demek ol- duğun! u işe giren bilir. Muhsin Ertugrul bir değil, birçok tiyatro- nun kurulmasını ve urulmuşlar da tülmesinin — yıpratıcı dagdagası ıçındeydı yarım asırlık tatilsiz hizmetin ağarttığı saçları- na ve zedelediği sıhhatine bakma- dan Anadolu yollarında dört dönü- yordu. Kendisinin bu hengâmeden çekp alınması şahsına hılınmeden yapılmış bir iyilik, sahici bir "af" Mânevi haz derseniz, " Muhsin Ertuğrulun en büyük meziyeti ve kuvveti bunun ımkanlarını her git- tiği yerde kendisinin hazırlaması- dır. Tiyatroya hizmet fırsatı ona başkaları tarafından verilmemiştir ki, başkaları tarafından geri alına- bilsin. Muhsin Ert grul, masallar- da her geçtıgı yolda ç men bıtıren insanlar gibi, her gittiği yerde yatro yaratmş ır. Görece ksınız, yine de yaratacak ve bu sihirli cülüğün heyecanından hiçbir zaman mahrum kalmayacaktır. Dostları- na düşen de ona bu yolda ellerin- den geldiği kadar yardımcı olmak- Durum memleket menfaatı ha— kımından — düşünülün manzara ba mbaşkadır Karşımızda şahıslarla ilgili her türlü görüşün va 0 AKİS, 30 AĞUSTOS 1958 dışında ve üstünde bir gerçek var Türk tiyatrosu kalkınıyor. Şimdi sorulacak sual şudur: Bu kalkın— ma devam edecek mi, etmeyecek mi? Meselenin karışık incelemelere ve uzun boylu "yeniden ele almış" lara boğulmasına lüzum yoktur. 1- şin esası gayet basit ve pratik iki noktada toplanmaktadır: 1) Bölge Tiyatrolarının kurul- ması ne olacaktır? Muhsin Ertuğ- rul vazifesinin son günlerinde Mer- sin tiyatrosunun açılış hazırlıkları- nı tamamlamıştı. Kayseri, Eskişe- hir, Edirne, Erzurum, Diyarbakır vesaire tiyatroları da sıradadır. Bu çalışmalar aynı hızla yürütülebile- cek mi ? 2) Türk tiyatrosunun dünya ortalamasını — tutturmak ve hattâ geç ek uzere bır hamle yapması için m mekanizması ha- zırdır. Tek eksıgının yerlı eser ol- duğu fikrinde tıyatroyla ilgili her- kes hırlş iş bulun Muhsi Ertuğrul ise bunu anlamakla, kal mamış, son yıllarda o eksiği de gi- İ alışmağa başlamıştı. Ünıversıtelerımızde tiyatro ensti- tüleri açılmasını bütün — prestijiyle desteklemesi ve Ankarada sırf yer- li piyeslerin temsili için bir yeni tiyatro açılmasını planlamakta ol- ması bu davranışının delillerinden- dir. Bu sene Devlet Tiyatrosu sah- nelerinden yerli oyunlarla Haldun Taner, Çe tın Altan ve Or- han Asenanın eserleriyle açıla- caktı. Şimdi tıyatromuzun doğu- şundaki sen safhanın da aşılması yolundaki hu gelışme devam ede- cek midir? Muhsin Ertuğrulun vazıfeden uzaklaştırılmasının ürk tiyatro- suna indirilmiş korkunç bır darbe olup olmayacagım tâyin edecek hu- s bu suallere müsbet cevap ve- rılıp verılemeyecegıd Refik ERDURAN Demin — bu işe herkes üzüldü de- dim ya, küçük bir istisnayı u- nutmuşum. İstanbul — gazetelerin- den birinin bir köşesine — tünemiş bir malüm zat vardır, allâmece ya- zılar yazmak gayretiyle sık sık gü- zel mizah örnekleri verir. Ciddiye alınmak için başvurduğu en büyük taktık devletı ıçerden dışarıdan teh- e sillerinin listesini elinde bulu k şahıs olduğunu ikide bir tekrarlamasıdır Bunu öyle ısrarla ve yüksekten atarak söyler ki, haz- retın elinden şu listeyi alıp çaresı— bakıvermek varken, devletin bu işlerle meşgul emniyet teşkilatına o kadar maaşı nasıl verdıgıne şaş mamak elden gelmez. Hazretin en büyük marifeti de insanların yırmı otuz yıl evvel, bambaşka bir siyasi iklim içinde ve çok yükseklerde e- sen ruzgarların tesiriyle söyledik- lerini o zamanlar kendisinin de aynı tarzda lâflar etmiş olduğuna hiç aldırmadan bugünkü — şartlar altında bir tehdit ve baskı vasıtası yapmağa kalkışmasıdır İşte bu Türk MücCarthy' sı yıllardır neden- se ihmal ettiği mühim bir vazifeyi, Muhsin Ertuğru lun işten alındıgı gun hatırl ermış, sabık enel üdürün dünya için ne tehlike oldugunu ümmet-i Mul mede açıklamıştır. Kendisinin bu hızmetının değeri büyüktür — ama hazret başka bir yoldan memleke- te daha da geniş, çapta faydalı ol- maktadır. Öbür memleketlerde in- sanlar gençlere, "Şakşakçılık etme- yin, kuvvetliye yaranmak — için kuvvetsize vurmayın filân diye u- zun uzun nasihat etmek Zzorunda- dırlar. Bizde ise bir adamı göste- rerek kısaca, "Böyle olmayın" de- mek imkânı var. Bu mânevi çökün- tü âbidesine bütün — aydınlarımız minnettar kalsalar, yeridir. 29