İKTİSADİ VE MALİ SAHADA B. M. M. Beyaz beyaz değildir! Geçen — haftanın ortasında B. M. nde Maliye Bakanı Hasan Polatkan, sekiz yıllık iktidar haya- tının belki de en müşkül saatlerini yaşadı. Sekiz senedir kredi genişle- mesinin — methiyesini ya mış, plân program lâflarına omuz silkmiş, de- falarca — devalüasyonun — aleyhinde konuşmuştu Şimdi bunun tam aksi bir siyasetin savunmasını yapmakla vazifelendirilmişti. Dün beyaz dedi- ğine bugün siyah dediğini farkettir- meden, siyahın beyaz — olduğunu göstermesi lâzımdı. Doğrusu bu zor ve nankör bir işti! Sebati Atama- nın mantık oyunları bile, siyahı be- yaz göstermeye kâfi gelmıyecektı Nitekim —Polatkan bir h ylı güç- lük çekti: Sekiz senedir "istikrar içinde gelişen bir ekonomi"den bah- setti. O halde yeni tedbırlere ne lü- lüzum var sualine maruz kalabilece- ğini aklına getırınce, kendı kendini düzeltti ve "esasen mustakar olan ekonomımıze yem hız vermek için" — tedbirler alındığını soyledı' Tabii ki bu cümlenin hiçbir manası yoktu. Bu durumda İktidara, "sizin zamanınızda şöyleydi, şımdı boyle 5 "vay yatırım istemiyorlar", "dış y diım almamızdan sevınmedınız mı" "tedbirleri beğenmiyor musunuz"" gibi lâf-ı güzaftan başka bir şey kal- madı. Dış yardımın hikâyesi de tedbir- ler gibi perişan bir şekilde anlatıldı: "Dostlar şimdiye kadar yatırımları Samet Ağaoğlu Kazdığı kuyuya düştü AKİS, 30 AĞUSTOS 1958 kes diyorlarmış, biz hayır cevabını veriyormuşuz, Bunun için yardım alınamamış.. Şimdi dostlar fikir de- ğıştırmışler eh biz de yardımı ka- bullenmişiz..." Sanki Avrupa İktisa- di Işbırlıgı Teşkilâtı, Para Fonu ve anın yayınladıkları tebliğleri Turkıyede okuyan hiçkimse mev- cut değildi. Dışışlerı ve Maliye Bakanının anlattığı, çocukların bile anla- mıyacağı bu hikâyenin Muhale- fet sözcüsü Aksal bir iki cümleyle yaldızını dökmekte güçlük çekmedi. Aksal, iktidarın takmaya çalıştığı çelmelere de, kendini hiç sıkmadan amansız tırpanlarla mukabele etme- sini bildi. Çetin bir ceviz ksal, o gün hakiketen — formun- daydı. Mevzuu didik didik ettiği belliydi. Dokümanlarla dolu dosyası- na ve notlarına bakmaya lüzum da- hi görmeden, tam bir çıkmazda bu- lunan iktisadi durumun — noksansız bir tablosunu yaptı, dış yardımın hangi şartlar içinde verildiğini an- lattı, alınan tedbirleri birer birer inceledi. Karanlıkta kalan noktala- rın aydınlatılması için hükümetten sayısız sual sordu. Cevap alamayın- ca suallerini tekrarladı. Fakat nafi- le.. Sualler cevapsız kaldı. İktidar cevap vermemek hususunda azimliy- di.. Sualleri cevaplandıramıyan İkti- dar, ufak tefek çelmelerle, — Aksalı hırpalamayı denedi. Fakat bu ayak oyunları tam bir hezimetle netice- lendi. İlk çelme, Sanayi Sayımına ismi- nibağlıy amet Ağaoğlundan geldi: Aksal, meşhur sanayi sayı- mı" tâbirini kullanmıştı. Ağaoğlu “meşhur" tâbirini beğenmedi ve "ni çin meşhur, tahrik mi ediyorsunuz ?" diyerek hatibin sözünü kesti. Gelge- lelim Aksal, sebepsiz yere Sanayi sayımının a bir sıfat taka- cak kimselerden değildi. Sebebini derhal izah etti: Ağaoğlu yalnız hu- susi sektör için 1957 yılı sanayi istih- sal heyetinin 14 milyar liraya ulaştı- %ınısoyluyordu Temmuz ayında nönüye cevap veren Polatkana göre devlet sektörü dahil 1957 istihsali 11 milyardı! Halbuki İstatistik Umum Müdürlüğünün her yıl yaptığı Sâna- yi anketindeki hesaplara dayanılır- sa, 1957 istihsali 7 milyar lira civa- rındaydı. Rakkamlar arasında kar- h dağlar vardı ve Sanayi sayımı işte bunun için meşhurdu. İş bununla da bitmiyordu. 1958 büt- çe mazbatasında evvelâ 1957 Sanayi sayımına dayanılarak, — sanayimizin kapasitesinin yüzde 42 altında ça- lıştığı yazılmıştı. Herhalde bu itiraf pek iyi karşılanmamış olacak ki, sonradan mazbataya bir ek konmak ihtiyacı duyulmuştu. Ekte, 1957 yı- lında yeni tesislerin ışletmeye açıl- ması ham madde ve işletme açıl- acağımız ıthalatının 1957 de artması Terfik İleri Deme olmaz olmaz.,. sebebiyle sanayimizin — birden, bire geliştiği yazılıydı' Aksal ha madde işletme malzemesi ithalâ- tının 1957 de nasıl arttığını tam an- latacakken, Bütçe — mazbatalarının müellifi Sebati Ataman dayanamadı, "İşte şımdı yakalandın" der gibi bir edayla, "ithalâttan bahset" diye ba- ğırmaya başladı. Aksal, 1957 de hanı madde ve işletme malzemesi ithalâ- tının hakikaten arttığını söyledi Yalnız bu artış Amerikanın hediyesi arpa, buğday vb. ıthalatının gayret- Hi —muhasebeciler sayesi madde ve yedek parça lıstesıne dahıl edilmesiyle mümkün olmuştu' 70 milyon lira tutarındaki buğ- day, işletme malzemesi sayılmıştı' Eee herşeyın kanatlandığı — Görül- memiş Kalkınma — diyarında insan makinesinin akar yakıtı olan buğ- day, ham madde sayılırsa ne olurdu sanki? Ama Aksal o fikirde degıldı "Işletme malzemesi buğdayın içine girmez. Arpa ham — madde Bugday yedek parça mıdır? du. Doğrusu bu İsmail Rüştü de çok oluyordu. Ona bir ders vermek için Ataman derhal dosyalarını karıştır- maya başladı. Fakat sevinci uzun sürmedi. Dosyasında, Buğdayın ye- dek parça, arpanın ham madde sa- yıldığını herhalde görmüş olacakki, bir daha bu muvzua dönmedi.. Sa- met Ağaoğlu da bundan sonra söze hiç karışmadı.. Ama İktidar sırala- rından çelme takmaya çalışanlar ek- sik olmadı: Aksal, Milli Korunma Ka nunu fiyaskosundan bahsediyordu. 1956 da "Fiyatlar düşecektir, dıger alacağımız tedbirlerle daha da düşe- cektir. Fiyatlar düşmiyecektir mal 15